Göç ülkesinin bir filmi bile yok!

2000’li yýllardan itibaren yakýn coðrafyasýndan göç alan ülkemizde tematik bir festivalde gösterilecek kayda deðer göç filmlerimiz yok. 

Türk sinemasýnýn en genç ama en önemli festivallerinden olmayý baþaran Suç Ve Ceza Filmleri Festivali 7 Kasým’da baþladý. Bu ülkenin festivallerinin aþama kaydedebilmesi için birbirlerinden farklýlaþabilmeleri ve kendi yapýlarýný kurabilmeleri gerekiyor. Suç Ve Ceza Filmleri festivali de bu anlamda önemli bir organizasyon. Tematik film festivalleri için örneklik teþkil eden festivalin bu yýlki konusu göç ve mülteciler. Akademik ve Film Programý Koordinatörü Bengi Semerci’nin “Mülteci bütün dünyaya gidebilir ama kendi evine giremez” cümlesi karþý karþýya olduðumuz dramý bütün açýklýðýyla ortaya seriyor. Bu kadar sýcak bir konuyla ilgili festival yapmanýn zorluklarýný soruyoruz söze baþlarken.

“Öncelikle biz düzenleyenler olarak ayaklarýmýz yere bassýn istedik, Türkiye’deki mülteci kamplarýný ziyaret ettik. Ýkincisi bütün taraflarý davet ettik. Mültecilerle, göçmenlerle ilgili Türkiye’deki tüm sivil toplum örgütlerini, Göçler Ýdaresi Daire Baþkanlýðý’ndan baþlayarak devlet ayaðýný, artý yurtdýþýnda çalýþan Birleþmiþ Milletler Göç Ýdaresi’ni davet ettik. Bulabildiðimiz kadarýyla kendi deneyimlerini anlatacak kiþileri, kendisi göçmen ve mülteci olan kiþileri bir araya getirmeye çalýþtýk” diye cevap veriyor Semerci. Zira, Suç ve Ceza Festivali’nin bildik sinema festivallerinden en temel farký, sadece film izlemek ve izletmek için sinemaseverleri bir araya getirmenin ötesinde sinema yoluyla belli konularda duyarlýlýk ve farkýndalýk saðlamak.

Adalet filmi diyoruz ama...

Türk sinemasýnda tematik filmlerin çok da fazla üretilmediði düþünüldüðünde ‘Suç ve Ceza’ temalý bir festivali sürdürmek de zorlaþýyor. Semerci de ayný dertten muzdarip:

“Adalet filmi istiyoruz” dediðimizde içinde mahkeme varsa, “Kanun namýna” diye baðýran bir jandarma, ya da polis varsa bunun adalet filmi olduðu düþünülüyor.” Oysa festivalin vurgulamak istediði adalet kavramýnýn kapsamý çok daha geniþ. “Elbette adalet saðlanýrken suç ve ceza kavramlarý olacak ama adalet sadece bunlardan ibaret deðil. 

Bu sene göç konusunda da yurtdýþýndan daha fazla dönüþ aldýklarýný kaydeden Semerci, “2000’li yýllardan itibaren yakýnlarýmýzdaki savaþ nedeniyle Irak’tan geldiler, Afganistan’dan geldiler, þimdi Suriye’den geliniyor. Buna raðmen bizim bu anlamda göç filmimiz hemen hemen yok. Biz göç deyince köyden kente sýrtýna yorganýný vurmuþ ekmek parasý peþinde koþan adamý anlýyoruz” diyerek sinemamýzýn bu alandaki üretimsizliðinden yakýnýyor. 

Suç ve Ceza Filmleri Festivali Koordinatörü  Bengi Semerci,  Türkiye’nin çevresinden göç alan bir ülke olmasýna raðmen, sinemamýzda göçmenlik konusuna eðilen yeterli yapýt olmadýðýný dile getiriyor. Bu manada film bulmakta zorlandýklarýný vurguluyor.