Geride býraktýðýmýz haftaya damgasýný vuran tarihi seçimimiz ayný zamanda dünya gündeminin de ilk sýrasýndaydý.
Seçim sürecinde olduðu gibi seçimin ertesinde de uluslararasý basýn ayný tonda devam etti.
Batý basýnýnýn bizimle ilgili patolojik yaklaþýmýnýn bu son halkasý ayrý bir yazý konusu. Burada deðinmeyelim. Ama uluslararasý basýnýn asýl yoðunlaþmasý ve dert edinmesi gereken konu ise gerçek boyutlarýyla kendi kamuoylarýna yansýdý mý, orasý da þüpheli elbette.
Brüksel’de yapýlan ve altý aylýðýna birliðin dönem baþkanlýðýný Avusturya’nýn üstlendiði Avrupa Birliði (AB) zirvesinden bahsediyorum.
Zirvenin gündemi AB’yi uzun zamandýr sarsan “göç ve mülteciler” baþlýðýydý ve iki gün süren zirvenin sonunda AB, tam anlamýyla daðýlarak yeni bir noktaya gelmiþ oldu. AB’nin yýkýlýþ dönemi daha belirgin hale geldi.
Bunu ben söylemiyorum, bizzat AB üyesi ülkelerin asýl yükü sýrtlanan ama aslýnda sýrtlanmak istemeyen kesimi söylüyor. Ýtalyan ve Yunan yetkililerden son bir hafta içinde gelen açýklamalara bakacak olursak, “AB, bir yýl içinde daðýlabilir” ya da “AB ikiye bölündü.”
Göçmenlerle ilgili tam bir kördüðüm yaþayan birlik, Ýngiltere’nin ayrýlýþ süreci olan Brexit’i beklemeden kritik konularda havlu atacak gibi görünüyor.
Akdeniz’de batan, belki de batýrýlan teknelerdeki masum mültecilerin ahý tutuyor.
Mülteci meselesini adil ve vicdanlý bir þekilde çözmek yerine, kapýlarý nasýl daha sýký kapatacaklarýný tartýþýyorlar. Bir çözüm yolu da bulamýyorlar. Ýtirazlar, birliðin iþleyiþini kilitliyor.
Göçmen karþýtý politikalarda baþý çeken Avusturya þimdi dönem baþkanlýðýný aldý. Zaten kördüðümleþen mülteci meselesi bir altý ay daha AB’nin insanlýk karnesine kýrýk notlar ekleyecek gibi görünüyor.
Günün sonunda parçalanmýþ ve iþlevsizleþmiþ bir birlik görüntüsü ortaya çýkan ana resim oluyor.
Ve bu tabloda Türkiye, mülteciler konusunda izlediði politika ile, daðýlmakta olan birliðe tarihi bir ders veriyor.