Bir müze açýlýþý anlatacaðým size, ama ne müze açýlýþý! Son on yýlda Avrupa’daki en önemli siyasi söylevlerden birine sahne oldu! Ekonomik kaygýlarýn siyaseti yönlendirip ilkelerden saptýrmasýna kapý açan, solu da saðý da faþizanlaþan, git gide bir kapalý devre haline gelme tehlikesi taþýyan Avrupa’da yanký bulan bir ses oldu. Yazým Dünya Göçmenler Günü’ne denk gelince “Darýsý baþýmýza” dileðiyle bu ilginç açýlýþý anlatmak þart oldu.
Fransa Cumhurbaþkaný François Hollande önceki gün Paris’teki Göç Tarihi Müzesi’nde yaptýðý tutkulu ve uzun açýlýþ konuþmasýnda tüm göçmenleri kucakladý ve kutladý! France24 televizyon kanalýnýn canlý yayýnýnda rastlantý sonucu dinlediðim bu konuþmanýn içeriði son derece cesurdu:
“Yabancýlar her daim ayný kötü amaçlarla suçlanýr - Fransýzlarýn iþlerini çalmaya gelmiþlerdir, sosyal haklardan yarar saðlamaya gelmiþlerdir, oysa en titiz araþtýrmalar bile kamuya aldýklarýndan daha fazla katkýda bulunduklarýný gösteriyor” dedi. Dörtte biri göçmen kökenli olan ve sömürgeci geçmiþiyle hesaplaþan Fransa’nýn lideri sýfatýyla ýrkçýlýðý lanetledi, siyasi rakipleri olan sað partilerin özellikle de Ulusal Cephe’nin yaydýðý “korku söylemi”ne karþý uyarýda bulundu. Korku tacirlerine, felaket tellallarýna kulak asýlmamasýný istedi. AB sýnýrlarýný belirleyen Schengen’den çýkmak, göçmen giriþini yasaklamak, göçmenleri, özellikle de Müslüman olanlarý sýnýr dýþý etmek isteyen muhalefete meydan okudu, Fransa’nýn geleceðini entegrasyonun belirleyeceðini söyledi. Hollande, Cezayir’e yaptýðý resmi gezide de ülkesinin sömürgeci geçmiþinden dolayý özür dilemiþ ve Fransa siyasetinde bir tabuyu daha yýkmýþtý.
Ülkemizdeki Suriyeli sýðýnmacýlara duyulan zenofobiyi hatýrladým, utandým. Fransýz Ulusal Cephe’sinin “koyu renk tenli Müslümanlar ulusumuzu bozacak” söyleminden farksýz yaklaþýmýmýzdan utandým.
Bu “müze açýlýþý” daha baþtan merakýmý çekti. Çünkü 2007 yýlýndan beri açýk bulunuyor! Chirac’ýn Cumhurbaþkanlýðý Sosyalist Parti’den Lionel Jospin’in Baþbakanlýðý döneminde baþlanan bir proje olan Le Palais de la Porte doree’deki (Altýn Kapý Sarayý) Göç Tarihi Müzesi’nin bitiþi ve açýlýþý Nicolas Sarkozy dönemine denk geldi. Ancak Baþkan Sarkozy, göç karþýtý politikalarý nedeniyle 200 yýllýk bir tarihi anlatan bu önemli müzenin açýlýþýný yapmak istemedi... Yakýnlarýný Fransa’ya getirmek isteyen göçmenlere DNA testi yapýlmasýný öngören uygulamalarda bulunan bir Göç ve Ulusal Kimlik Bakanlýðý kurdu. Müzenin yönetim kurulu üyelerinin çoðu, bu uygulamayý protesto etmek amacýyla istifa etti... 2009 yýlýnda, onun yerine Göç ve Ulusal Kimlik Bakaný Eric Besson “hafif bir açýlýþ”la geçiþtirme yoluna gitti. Ancak protestolara maruz kaldý. Bir yýl sonra patlak veren olaylarda bina, oturma ve çalýþma izni talep eden yüzlerce kaçak göçmen tarafýndan aylar boyunca iþgal edildi. Sonunda polis zoruyla çýkartýldýlar.
Mekanýn tarihi de siyasi dönüþüm açýsýndan ayrýca önemli. 1931 yýlýnda sömürgelerden elde edilen zenginliðin ve sanat eserlerinin sergilenmesi için inþa edilen Le Palais de la Porte doree 1935’e kadar Koloni Müzesi olarak iþlev gördü. 1950’lere kadar Deniz Aþýrý Fransa, 2003’e kadar da Afrika ve Okyanusya Eserleri Müzesi olarak kullanýldý. 2003’te ise Göç Tarihi Müzesi’ne dönüþtürülmesi için mevcut koleksiyonu Quai Branly’ye taþýndý.
Bugün ise Fransa’yý bugünkü Fransa yapan halkýn bileþenlerini, Beyaz Ruslardan ve Ermenilerden Afrika’nýn her köþesinden gelenlere kadar anlatan, geliþmeye ve yenilenmeye müsait bir kültür kurumuna dönüþtü. Özellikle öðrencilerin bu müzeyi gezmesi teþvik ediliyor. Koleksiyonunda ise bilgi, belge ve eserler kadar, aile albümlerinden bavullara kadar birçok kiþisel baðýþ da yer alýyor.