Savaþ, politikanýn yoðunlaþmýþ halidir. Politik uðraþla ya da politik hamlelerle varýlmasý yýllar sürecek menzillere savaþ ile birkaç ayda ulaþýlýr. Savaþta diplomasinin dolambaçlý, ikiyüzlü dili de yoktur; kesindir söylenen, savaþ diplomasisi de genel stratejinin taktik evreleri için devreye girer.
Savaþ korkunç ve insanlýk dýþýdýr; insana ait bir þey yoktur savaþ sürecinde ama silahlarýn kaldýrdýðý toz-duman arasýndan her þey, normal zamanlara göre, daha net gözükür. Savaþýn dünyasý siyah ve beyazdýr; gri yoktur, gri belirsizlik anlamýna geldiði için gri olan her þey iki taraf için de düþmandýr ve bütün büyük savaþ süreçlerinde gri olanlar ilk kaybedenlerdir aslýnda.
Yeni paylaþým savaþý
Þunu artýk kabul edelim; Ortadoðu’dan baþlayan yeni bir paylaþým savaþýnýn içindeyiz. Bu savaþýn kendine özgü ordularý, stratejileri, taktik evreleri ve ekonomisi var.
Geçen gün IÞÝD, Kobane’ye saldýrýrken haber ajanslarý, kentin kenar mahallelerine yaklaþan IÞÝD tanklarýndan açýlan ateþi, fotoðraf ve video olarak dünyaya servis ediyordu. Peki IÞÝD’a karþý savaþtýðýný iddia eden ABD ya da koalisyon uçaklarý, saatlerce ayný bölgede konuþlu ve ateþ halindeki bu tanklarý neden vurmadý? Ýþte bu soru çok önemlidir ama dahasý var; geçen pazartesi günü ABD savaþ uçaklarý, IÞÝD’ý vurmak bahanesiyle, Telabyad’daki petrol ve enerji tesislerini yerle bir etti.
Þimdi ABD þunu çok iyi biliyor; IÞÝD ne geleneksel düzenli ordu ne de geleneksel bir gerilla örgütlenmesi; bu yapý, patronunun kendisine gösterdiði hedeflere saldýran ve ele geçirdiðinde elinde tutabildiði kadar tutan ama hedefi -bu hedef bir kasaba, bir tesis vb olabilir- elinde tuttuðu sürede moral ve fiziki olarak yok eden paramiliter bir örgüt. IÞÝD, yerel dinamiklerden tabii ki güç alýyor ama yerele oturmuyor, tam aksine oraya aykýrý. IÞÝD’ýn lider kadrosunun çoðunu Saddam ordusunun üst düzey komutanlarý oluþturuyor. Bu unsurlar, ABD iþgali zamanýnda, büyük ihtimalle iþbirliði yapan dejenere ve ele geçirilmiþ kiþilikler. Yani böyle bir yapý, bir enerji tesisini ele geçirirse orayý imha edecektir kýsa sürede; orayý iktisadi olarak uzun süre kullanamaz. ABD uçaklarýnýn, IÞÝD’ýn elinde diye bir enerji tesisini yok etmesi aptallýk deðilse þu: ABD ve IÞÝD’ýn Irak ve Suriye coðrafyasýndaki iþlevi ve görevi ayný.
Joe Biden ne söylüyor?
Dün Cumhurbaþkaný Erdoðan, ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’in Türkiye ve kendisi hakkýnda ipe-sapa gelmez konuþmalarýna cevap verdi. Biden, çok bilinen bir dezenformasyonu tekrar etmiþ; “Türkiye, IÞÝD’a yardým ediyor.”
Bu, bizim yukarýda deðindiðimiz savaþ diplomasisidir ve alçaklýkla ayný düzeydedir. Nazi Almanyasý’nýn Joseph Goebbels’le geliþtirdiði yalan üzerine kurulu bir diplomasidir bu; bunun Freud’cu psikanalizde karþýlýðý vardýr ve yansýtma diye geçer. Bu anlamda Goebbels, bunu zaten bilimsel olarak da biliyordu. Kendisinin yaptýðýný saklamak için karþýsýndakinin bunu yaptýðýný savunmak ve bunu neredeyse sonsuz tekrar etmek. Yani Goebbels, Freud’cu yansýtma mekanizmasýna sürekli yalan müessesesini ekleyerek bunu bir savaþ diplomasisi haline dönüþtürmüþtür. Tabii Freud’a Nazi katkýsýdýr (!) ama bu Nazi katkýsýný þimdi ABD Baþkan Yardýmcýsý Biden kullanýyor.
Peki IÞÝD ve ABD’nin bugün Ortadoðu coðrafyasýndaki ortak amaçlarý nedir; sizi þu bayram günü sýkmayacaksa iþin biraz teorik kýsmýndan baþlayýp güncele gelelim:
Küresel ve bitmek bilmez bir olgu
Geleneksel olarak savaþ, ulus-devletler arasýndaki silahlý çatýþma olarak nitelendi þimdiye deðin. Ancak bugün hâkim ulus-devletler de dâhil bütün ulus-devletlerin egemenliðinin azalmasý ve bunun yerine yeni bir ulusüstü egemenlik biçimi olan küresel imparatorluðun ortaya çýkmasý ölçüsünde, savaþýn ve siyasal þiddetin koþullarý ve doðasý da zorunlu olarak deðiþiyor. Savaþ küresel ve bitmek bilmez bir olgu haline geliyor. (Hard, Negri; 2004,21) Bugün Asya’nýn ya da Afrika’nýn herhangi bir bölgesinde bir aþiret-kabile kavgasýnýn topyekûn bir iç savaþa dönüþmesi tam da budur. Buna baðlý olarak, baþta Ortadoðu olmak üzere, birinci savaþtan sonra emperyalizmin masa baþýnda yarattýðý ulus-devletlerin parçalanma süreçleri yeni bir savaþ tehdidi oluþturuyor. Ama bu savaþ tehdidi, bugün teknolojinin yatay yaygýnlaþmasý sonucu konvansiyonel silahlarla sýnýrlý olmuyor ve savaþ kendi yerel araçlarýný oluþturuyor. Ama bundan önce savaþ, kendi gerekçelerini de yine sistemin sakatlanmýþ, hasta toplumsal dinamiklerinden doðuruyor.
11 Eylül’den bugüne...
11 Eylül 2001 bize bunu gösterdi ve 11 Eylül yeni NATO konseptinin baþlangýç tarihidir. Yine Negri, 11 Eylül için þöyle der: “11 Eylül’deki saldýrýlar yeni bir savaþ çaðýný açtý; aynen 23 Mayýs 1618 tarihinde kutsal Roma Ýmparatorluðu’nun iki kral naibinin Prag’daki Hradcany Þatosu’nun penceresinden atýlmasýnýn Otuz Yýl Savaþlarý’ný ateþlemesi gibi.” Bu savaþ hali, kimi zaman dinler, mezhepler arasýnda, kimi zaman etnik gruplar arasýnda gibi gözükebilir ama hepsi daðýlmakta olan eski egemenliðin unsurlarý olarak yeni egemenlikten pay almak isteyen yapýlardýr ve bu savaþlarýn kökeni sýnýfsaldýr. Ýkinci savaþ sonrasý ABD’nin Ortadoðu’da oluþturduðu sistem bozulmasaydý Usame ortaya çýkmazdý ve 11 Eylül olmazdý. Eski ‘egemenliðin’ yeni savaþ makinesi olan IÞÝD da olmazdý.
IÞÝD sizin ‘malýnýz’
Yazýmýzýn baþýnda savaþ süreçlerinin, nihai çözümde saflarý açýkça belli ettiðini ve kaosu bitirme süreçleri olduðunu yazdýk. Evet, sonuçta bu oluyor; ABD hegemonyasýný eskisi gibi devam ettirmek isteyen ve sýrtýný sýnai-askeri geleneksel savaþ bloðuna dayayan sistemik yapý, neocon þefi Dick Chaney’den, sözüm ona ‘demokrat’ Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’e kadar tüm unsurlarýyla IÞÝD’ýn kendi çocuklarý olduðunu attýklarý her adýmda itiraf ediyorlar. Türkiye’nin, Musul ve Kerkük’ten baþlamak üzere, Irak ve Suriye coðrafyasýnda etkin olacak olmasý onlarýn tüylerini diken diken ediyor. Ama biz de hem onlarý hem de onlarýn Türkiye’deki iþbirlikçilerini olduðu gibi görüyoruz; savaþýn kanlý projektörleri, onlarý ortaya çýkarýyor ve tarihe, týpký Joseph Goebbels, Heinrich Himmler nasýl yazýldýysa, öyle yazýyor iþte...
Bayram barýþ getirsin...