Gönül sınırlarımız, fiziki sınırların çok ötesindedir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni'ndeki konuşmasında, "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlandıramayız" dedi ya, Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan ne yazdı bakınız:

"Sevgili okurlarım, Recep Tayyip (Cumhurbaşkanına saygısızlık yapmayı edepsizlik görmüyor HG.) Türkiye Cumhuriyetini zan altında bırakacak tehlikeli sözler söylüyor. Irak'ı bilmem ama bunlar Türk ordusunu er veya geç, Suriye'ye sokup işgal ettirecekler, başımıza yeni belalar açacaklar..."

Çölaşan'ı ciddiye almaya gerek yok diyenler çıkabilir. Ancak bu şahıs; statükonun, başka bir ifade ile vesayet sisteminin ve o sistemin partisi CHP zihniyetinin tetikçilerinden biridir. Yeni nesiller bilemiyor olabilir ama 28 Şubat karabasanının gulyabanilerinden biri de buydu. O dönemin Aydın Doğan elindeki en etkili gazetesi Hürriyet'te, Doğan medya televizyonlarında millet ve millilik düşmanlığının önde gideniydi.

Hep etki ajanı gibi davrandı.

29 Ekim 2015'te, "şimdi cemaati savunma zamanı" başlıklı yazı yazdı.

Bu yazı yayınlanmadan önce Yargıtay kararıyla "cemaat", FETÖ adıyla ve TERÖR ÖRGÜTÜ olarak tescil edilmiş, MGK kararlarıyla da Kırmızı Kitap'a girmişti.

Daha bitmedi.

"Eskiden iktidarın tetikçisi ve taşeronu olan cemaatle kavgalı idik. Şimdi bunca haksızlığa uğrayınca onların yanında yer almak, onları savunmak durumunda kalıyoruz. Apo'nun uzantısı olan HDP'den nefret ederdik. Şimdi AKP'nin elinden iktidarı söküp alma görevi âdeta onlara verildi ve biz HDP'nin yüzde 10 barajını aşmasını dilemeye başladık!" diye yazan da Çölaşan'dı...

Emin Çölaşan Türkiye'de, milli ve yerli dirilişten, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, Cumhur İttifakından rahatsız olan kin ve nefret dolu bir kitlenin sözcüsüdür. CHP zihniyetinin sözcüsüdür.

Şahsı önemli değil, "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür" gür sesinden rahatsız olan, şu anda şok geçiren o hazımsız kitlenin telaş ve panik sarmalındaki ruh halini yansıtıyor.

Evet, Sayın Cumhurbaşkanı gür sesle şöyle söyledi:

"Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin km kare ile sınırlandıramayız. Türk milleti mukadderatından kaçamaz saklanamaz. Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetindeyiz."

Çölaşan'ın ve onun zihniyetinde olanların saptırdığı şu:

Erdoğan, topraklarımızı '782 bin km kare ile sınırlandıramayız' demiyor. Millet olarak ufkumuzu '782 bin km kare ile sınırlandıramayız' diyor.

Dün, Kahire'de 11'incisi düzenlenen Gelişen 8 Ülke (D-8) Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırırken Çölaşan gibi tetikçi zihniyetlerin, şom ağızların anlayacağı şekilde bir daha izah etti:

"Türkiye'nin gücünün ve etkinliğinin, bizdeki muhalefet dışında herkes farkında. Türkiye'nin diplomaside artan gücünü, uluslararası düşünce kuruluşlarından medyaya varıncaya kadar herkes yazıp çiziyor. Biz de gücümüzün ve etkinliğimizin farkındayız. Bu gücün kaynağı olan milletimize yaraşır biçimde hizmet etmenin derdindeyiz. Geçenlerde de söylediğim gibi Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Bizim topraklarımızı korumak, ülkemizi kalkındırmak, köklerimize tutunarak ileriye adımlar atmak gibi bir gayemiz var. Bunun yanında dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında durma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Türk beklenendir, sözü öylesine kurulmuş bir cümle değildir. Türkiye'nin gönül sınırları fiziki sınırlarının çok ötesindedir. Gittiğimiz her ülkede, ayak bastığımız her coğrafyada, bunu gördük..."

Neymiş; "Türkiye, Türkiye'den büyüktür" demek, "Türkiye'nin gönül sınırları, fiziki sınırlarının çok ötesindedir" demektir.

Türkiye Yüzyılı'ndan o kadar çok korkmayın.

Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Mardin'de ne dedi:

"CHP, Şam'daki dostlarını bir gecede kaybetmenin şokunu atlatamadı. CHP'de başkanlar değişse de cehalet, iş bilmezlik varlığını devam ettiriyor. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durarak tarihin de doğru tarafında biz yer aldık. Başka konularda da zaman bizi haklı çıkaracaktır."

Şok geçirenler! Kendinize mukayyet olun, o başka konularda bakalım ne yapacaksınız?