Gordimer’ýn beyazlýðý

Onlarýn kendilerine özgü bir kösnüllükle düþündükleri gibi dünya kötülüklerinin ve toplumsal sapmalarýn kýskanýlan bir voyeur’ü olmaya hiç niyetim yoktu. Ýçimi, daha önce sýk sýk olduðu gibi, bende budalaca bir baðýrma isteði uyandýran bir düþmanlýk, öfke ve kýrgýnlýk sarmýþtý: Ben yaþamak istiyordum! Ýster beyaz, ister kara, ister baþka renkten olsun, ben benim ilgimi çeken, beni eðlendiren insanlarla birlikte olmak istiyordum. Yaþantýma giren insanlarla olan iliþkimi, kadýn olsun erkek olsun, kendim düzenlemek istiyorum, ýrk ayrýmýnýn da politikanýn da caný cehenneme! Ben yaþamak istiyorum! Hepinizin caný cehenneme!”

“Baþka Dünyalar / A World of Strangers” (Can Yayýnlarý, Türkçesi Günseli Ýçöz) adlý romanýnda bu satýrlarý yazan Nadine Gordimer’ýn önceki gün, 90 yaþýnda kaybettik. Gordimer, 1991 Nobel Edebiyat Ödülü ve Man Booker Ödülü sahibi bir yazardý. Daha onlarca prestijli ödül kazanmýþtý ama daha da önemlisi insanlýk onurunu kazanmýþtý. Bu onuru doðuþtan geldiði gibi kabullenmeyip hak etme mücadelesine giriþmiþti. Ýnsanlara deðil söze hükmetmekti tercihi.

Nadine Gordimer, Güney Afrikalý bir beyazdý. Teni kara deðildi ama gözü karaydý... Doðup büyüdüðü ülkenin o iðrenç ýrkçý rejimi apartheid ile mücadele edecek kadar karaydý. Sahip olduðu ayrýcalýklarýn üstüne yatýp siyahlarý aþaðýlayarak konformist bir ömür geçirmedi. Kitaplarýnda ve eylemlerinde açýk açýk taraf oldu ve risk aldý. “Baþka Dünyalar”da çalýþmak için Güney Afrika’ya giden genç bir Ýngiliz erkeðinin gözünden Avrupa burjuvazisinin ‘Afrika kolonileri’ne bakýþýný ve Johannesburg’da resmi ýrk ayrýmýnýn toplumun gündelik hayatýndaki etkisini anlattý.

“Baþka Dünyalar”ýn yaný sýra en çok okunan ve yasaklanan kitabý “July’ýn Ýnsanlarý / July’s People” oldu... Þiddet dolu bir ayaklanmayla beyazlara apartheid uyguladýðý distopyayý anlatan bu roman otoritelerin þimþeklerini çekti. Gordimer’ýn baþka birçok kitabý çevrildi Türkçeye: “Yanýmda Kimse Yok / None to Accompany Me”, “Ayartma / The Pick Up”, “Oðlumun Öyküsü / My Son’s Story”, “Yaþamaya Bak / Get a Life”...

Gordimer, Güney Afrika’daki eþitlik ve demokrasi mücadelesine destek vermekle yetinmedi, ona katýldý. ANC - Afrika Ulusal Kongresi’ne üye oldu. Bu tarihi mücadeleyi dýþarýdan desteklemeyi ve / veya eleþtirmeyi yeterli bulmadýðýný içeriden çalýþmak gerektiðini söyleyerek... Yeri geldi ANC’nin aranan üyelerini evinde sakladý. Bir söyleþisinde “Apartheid kendisine karþý olan herkesten olaðanüstü yalancýlar yarattý,” dedi, polis sorgulamalarýndaki deneyimlerinden söz ederken.

Rejimin baský aracý olan polisin insan haklarýný hiçe sayan uygulamalarý daha küçük yaþta iz býraktý üzerinde. 30’lu yýllardaki içki yasaðý nedeniyle siyahlar evlerinde kaçak bira üretiyordu. Bir gece evlerini polis bastý. Anne babasý arama emri göstermeden evdeki hizmetkarýn odasýný alt üst eden, kadýncaðýzýn yataðýný ters çeviren polise direnmemiþti bile... Oysa ebeveynleri insan haklarýný savunan aktivistlerdi. Annesi yoksul siyah çocuklar için kreþ açmýþtý... Çünkü her ikisi de ayrýmcýlýk nedir biliyordu: Babasý Çarlýk Rusyasý döneminde Letonya’dan göç etmek zorunda kalmýþ bir Yahudi aileden geliyordu. Annesinin ailesi ise Ýngiltere’nin asimile edilmiþ Yahudi toplumundandý... Horlanmak, dýþlanmak, insanlýk dýþý muamele görmek nedir öðrenmiþlerdi atalarýndan.

Apartheid karþýtý mücadelenin yaný sýra Afrika kýtasýnýn büyük sorunlarýndan HIV/AIDS ile mücadeleye de aktif olarak katýldý Nadine Gordimer. Uluslararasý PEN örgütünün baþkan yardýmcýlýðýný yürüttüðü sýrada HIV/AIDS ile mücadeleye katkýda bulunmak için dünyanýn önde gelen yazarlarýnýn öykülerinden oluþan “Dile Kolay” baþlýklý derlemeyi yaptý.

Gordimer’ýn yazmaktan daha çok sevdiði þey okumaktý. Büyürken en sevdiði yer belediye kütüphanesiydi. Herhalde bulunmak istediði tek cennet, o büyük haz içinde kitap okuyabileceði bir sonsuzluk kütüphanesidir...