Göreceksiniz, Büyükanıt paşa muhtırayı savunacak!

AK Parti 2002 seçimlerinde ezici bir çoğunlukla hükümet olmuş fakat tam anlamıyla iktidar olması ancak 2010 referandumuyla gerçekleşmiştir. 

2010 yılında yapılan anayasa değişiklikleri ile ülkeye hâkim vesayet sistemi büyük oranda sona ermiş ve milli irade vesayet sistemine ağır basmıştır.

Evet, AK Parti döneminin bu ülkeye en büyük hizmeti vesayet sistemine son vermiş olmasıdır.

***

Vesayet sisteminin AK Parti dönemindeki en bariz tezahürü  e-muhtıra diye bilinen 27 Nisan 2007 tarihinde gece yarısı genelkurmay internet sitesine düşen yazıdır.

Bu yazı kelimenin tam anlamıyla askerin hükümete verdiği bir muhtıradır.

Laiklik elden gidiyor temalı muhtırada Kuran kursları, başörtüsü, çocukların ilahi okumaları, kadınlara verilen vaazlar ve benzeri sıradan insan hakları odaklı bazı faaliyetler gerekçe gösterilerek hükümet alenen tehdit edilmiştir.

Mecliste çoğunluğu bulunan AK Parti’nin cumhurbaşkanı seçmesi engellenmek istenmiştir.

Bu muhtıra sonunda Anayasa Mahkemesi o malum 367 ucube kararıyla vesayet sistemine destek vermiştir.

***

Bu muhtıra milli irade ile bir türlü barışamamış ve demokrasiyi bir türlü içselleştirememiş çevreler tarafından sevinçle karşılandı. Özellikle CHP adeta bayram yaptı.

CHP Genel başkan Yardımcısı Onur Öymen “Genelkurmay’ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız.” diyerek bu antidemokratik duruşa sahip çıkmıştır.

***

Bu antidemokratik çıkışa karşı hükümet ertesi gün gereken demokratik cevabı vermiş erken seçim kararı alarak milli iradenin hakemliğine başvurmuştur.

Bu arada cumhurbaşkanı seçme yetkisini meclisten alarak doğrudan halka veren bir anayasa değişikliği yapılmış ve vesayet sisteminin  milli irade önündeki engeli yine demokratik bir yöntemle aşılmıştır.

***

27 Nisan’daki  bu muhtıraya millet 2007 seçimlerinde AK Parti’ye yüzde 47 oy desteğiyle cevap vermiştir.

Halk iradesine sahip çıkmış ve vesayet sistemini sandıkta reddetmiştir.

Hükümetin cesareti ve halkın desteği vesayet sistemine bel bağlayanların ümitlerini tamamıyla kırmış ve neticeye istemeseler de razı olmuşlardır.

Hele 2010 anayasa değişikliğinin halk tarafından referandumda kabul edilmesi vesayet sistemini iyice geriletmiştir.

***

Bu bağlamda şunu söylemekte fayda vardır diye düşünüyorum. Bizdeki darbeciler her ne kadar anti demokratik yollara tevessül etseler de yaptıkları her işi bir yasal kılıf ile yapmaya özen göstermişlerdir. Hazırladıkları anayasa ve yasalarla kendilerine yasal zemin hazırlamışlardır. Kan dökmekten kaçınmışlardır!

27 Nisan muhtırasını verenler bile, “Kanunlarla verilmiş açık görevleri eksiksiz yerine getirme” gerekçesine sığınmışlardır.

Anayasa ve kanunlar değişince de  itiraz etmemişler aksine yasal düzenlemelere uyum sağlamışlardır.

Yeter ki milli iradeyi temsil edenler milletin verdiği yetkiyi kullanmasını bilsinler.

***

2009 yılında bir tv programında dönemin genelkurmay başkanı olan Büyükanıt o muhtırayı kendisinin kaleme aldığını söylemişti.

Bugünlerde Büyükanıt’ın  muhtıra sebebiyle ifadesinin alınacağı haberlerini gazetelerden okuduk.

Göreceksiniz paşa aynen muhtırada, “ Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir.” yazdığı gibi savunmasında da kanunlara uygun hareket ettiğini söyleyecektir.

Haklıdır da. O anayasa ile o kanunlarla asker de başkası da durumdan vazife çıkarmaktan imtina etmez.

***

Evet AK Parti bu ülkeye en büyük hizmeti demokratikleşme yolunda attığı adımlarla yapmıştır.

Vesayet sistemini büyük oranda ortadan kaldırmıştır ama mevcut anayasa yürürlükte olduğu sürece hele de o başlangıç bölümü ve ilk dört madde öyle durduğu sürece durumdan vazife çıkaranlar eksik olmayacaktır.

Hukuk devleti diyerek antidemokratik kanunlara meşruiyet veren değil, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı devlet diyerek anti demokratik kanunları da işlemez hale getirecek bir anayasaya ihtiyaç var.