‘Görmez’den gelmemek lazým!

Kurban Bayramý da geçti. Kimisi için kurban, kimisi için kaçan sýðýr, acemi celep, kimisi için gidiþte tatil ‘hulahup’u, dönüþte geleneksel ‘trafik yortusu’ þeklinde... Benim de hafsalamýn bir köþesinde, ki o köþeyi sýk sýk kullanýrým, gönlümle çok irtibatlýdýr, Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Arafat duasý kaldý. Gönle hitap eden bir iletiþim ustasýnýn dilinden halimizi yansýtan, vizyon sunan enfes bir ‘manifesto’ idi bu benim için. Hücrelerimde hissettim, tüm organellerim bayram etti. Gözümü kýrpmadan, nefesimi tutarcasýna dinledim. Ýþte dedim, müslümanlarýn birlik ve beraberliði. Farklý kulvarlarda da olsa dini deðerleri önemseyen Türk televizyonlarý (biri hariç) naklen veriyordu. O günden bugüne farklý þehirlerde oturan farklý kesim ve yapýdan çok sayýda insana ‘seyrettiniz mi’ diye sorduðumda benimkine benzer hazlar aldýklarýný öðrendim. O konuþma, lisansüstü çalýþmalarda ‘içerik, söylem ve retorik’ analizi yapýlmasý þart olan bir konuþma bence. Kendisine teþekkürden alacaklý olmak istemem doðrusu. Ülke müslümanlarýnýn birlik ve dayanýþmasý, dünya müslümanlarýyla diyaloðu açýsýndan fevkalade güzel mesajlar. Evrensel ve deruni. Çok ihtiyacýmýz varmýþ. Sonrasýnda ‘bir endiþe, bir de soru’ belirdi akýl köþemde. Bu ‘münevver’ insan gerçekten hayati ve bazýlarýnca istenmeyen konulara deðindi, yýpratýlmamalý ve sýký bir þekilde korunmalý. Diðer milli teþkilatýmýzýn baþýna neredeyse ödül konacak ya, iþte böylesi bir korumadan bahsediyorum.

Ýletiþimde Diyanet’in Sorumluluðu!

Soru ise ‘neden.’ Soru iþareti. Zira, ‘din’, siyaset, iletiþim, hatta spor gibi, insan adedince çok çeþitli renklere sokulmuþ, asýrlardan bu yana kavramsal kargaþalara neden olmuþ bir mevzu. Dünyaya geliþin ve buradan gidiþin anahtarý ‘din’de sýrlanmýþ ve bunu bulmasý gereken, bulduklarýný da öteye götürmekle mükellef olan da insan. Dünya sarayýnda, kainat sergisinde hem seyirci, hem taraftar, hem sevgili olan, hem imtihana tabi tutulan, hem de bunlarý verene teþekkür etmesi gereken de o. Hani markalarýn, teþkilatlarýn, organizasyonlarýn, mal ve hizmet üretenlerin hedefindeki varlýk. En azýndan benim anladýðým o. Dolayýsýyla, ‘diyanet’ iþi bilgi, birikim, farkýndalýk ve bütün bunlarýn ötesinde ‘sorumluluk’ gerektiren bir þey. Görmez de gördüðüm iþte bu sorumluluk, bu keyfiyet ve bu kifayet. Son derece soyut olarak algýladýðým bu mevzuda, diðer meslek/iþ gruplarýndan farklý olarak Diyanet Ýþleri Baþkaný’ný bir kanaat önderi, bir akademisyen olarak, ‘gerçek din kavramý’ için birikimi kültürel bir otoriteye kavuþturma imkanýna sahip bir konumda, en çok da ‘dijital bir kahraman’ görüyorum. Nedenini söyleyeceðim. Öncelikle, kendisine ‘diyanet iþleri’ çerçevesinde çok büyük iþ ve sorumluluk düþüyor. Ve soru da iþte tam da burada geliyor. Neden çerçeveyi biraz daha geniþletip, ‘algý otoritesi’ni hayata geçirmiyorsunuz? Oyuna dahil olmuyorsunuz? Herþeyden daha çok, hayati/memati bir mevzu olan ‘din ve çocuk’, ‘din ve geçlik’ konusunda  ve çaðýn gerektirdiði argümanlarla, yeni medyanýn silahlarýyla. Mevcut durumda üretilenler ‘Arafat’ projeksiyonuyla eþdeðer deðil maalesef.

Algý otoritesi derken þu. Özellikle çocuklar, genç yetiþkin nüfusumuz, dijital bu çaðda ‘gözden giren tüketim maddeleri’ ile çepeçevre sarýlmýþ. Heryerden inanýlmaz bir içerik bombardýmaný var ve seçici geçirgen olmasý gereken algý zarlarý, tamamen geçirgen olmuþ. Bilinçaltlarýna görsellik yoðun þýrýngalarla ‘dinden uzak baþka bir kültür’ enjekte ediliyor. Örneðin, çok tanrýlý, paganist anlayýþlara sahip içerikler ve dijital endüstri laboratuvarlarýnda üretilen fantastik virüslerle. Fantastik olana karþý olduðumdan deðil, bu tarz içeriklerin viral etkisinden bahsediyorum. Yazýk oluyor.

Stratejik içerik..

Algýlarýmýzý hedef alan bu kanonist yaklaþýmlara karþý, 2023 hedefini kendine belirlemiþ yeni Türkiye’de ‘dini’ ve ‘medeniyetimizi’, sahip olduðu o inanýlmaz içeriklerini baþýboþluktan kurtaracak adýmlarýn baþýnda gerçekten ‘algý otoritesini’ konsept olarak herþeyin  içine þýrýnga edebilecek bir ‘master planý’ sayýn Görmez’den bekliyorum. Dijital kahramanlýk burada devreye giriyor iþte. Çocuklarý ve ‘elin’ ‘young adult’ dediði genç yetiþkinlerimizi halihazýrda maruz kaldýklarý bu ‘algý savaþlarýnda’ yalnýz býrakmamalý. Ona her türlü desteði de içinde bulunduðumuz ‘algý sektörü’ olarak vermemiz çok da büyük bir beklenti deðil sanýrým. 

Sanalýn ve dijitalin faydalýsýný bulmak elimizde. Herkes bu iþte çoktan sorumlu. Unutmadan ekleyeyim, çocuklarýmýzda þimdiye kadar izlediklerinden ötürü o kadar derin bir ‘göz kalitesi’ ve yüksek ‘görsel seçiciliði/beklentisi’ oluþtu ki bunu ancak daha kaliteli ve konsept içinde bir ‘stratejik içerik’ planý ile aþabiliriz. Vakfe duasýnda dediði gibi sayýn baþkanýn ‘Kýzlarýmýzý ve oðullarýmýzý insafsýz ve iz’ansýz, ölçüsüz ve dengesiz, meyvesiz ve faydasýz sanal tutkularýn aðýna düþürme Allah’ým.’