Göz kapanınca dünya kararmıyor

Bizimle ilgili hemen her gelişmenin, bir bize dönük yönü var, bir de başkalarına... Olayla ilgili gerçeği biz farklı, başkaları farklı algılayabiliyor... 

Sadece bireysel düzeyde böyle değil, ülkeler için de geçerli günümüzün önemli bir gerçeği bu...

Freedom House (FH) adlı Washington merkezli kuruluşun her yıl yayınladığı raporda Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında ‘özgür olmayan ülkeler’ sınıfına sokması olağanüstü tepki çekti. Günlerdir konuya ilişkin haberler çıkıyor, yorumlar yapılıyor. Böyle bir muameleye lâyık görülmek çoğumuz tarafından yadırgandı. Bir bakan, “Gazeteciler raporu reddetmeli” bile dedi.

Diyelim ki reddettik, sorun çözülmüş oluyor mu?

Kendimizi rahatlatmak bakımından bir yararı olacağı açık reddetmenin; ancak FH raporu gibi belgeler yalnızca bizi bize anlatmak için yayınlanmıyor... Bir tek Türkiye’yi mercek altına almıyor FH; yayınladıktan sonra raporda yazılanlar herkesin bilgisi dahiline giriyor...

Raporu reddetmemiz, dünyanın bir ucundan diğer ucuna, ülkemizin FH tarafından tanımlandığı gibi algılanmasını önlemiyor.

Tam tersine, bizden çıkan tepkiler, FH ve onun etkisinde kalanlar tarafından, bulgularının haklılığına gerekçe kabul ediliyorsa şaşmamalıyız...

Hiçbir gelişmeyi sadece kendimize dönük yüzüyle değerlendiremeyiz. Başkalarının olayı nasıl algıladığı da bizim derdimiz olmalı ve eğer bir şeyler yapmamız gerekiyorsa, duruma uygun bir dille bunu yerine getirmeliyiz.

Yalnız ülkemizde olan biten veya ülkemizle ilgili gelişmelerle de sınırlı değil bu durum...

‘Boko Haram’ sözcüklerini duydunuz mu? Bizim gazeteler ve televizyonlar fazlaca yer vermediği halde dünya medyasının yakından izlediği bir terör örgütü bu. Birdenbire çıktı ve Afrika’nın bir bölgesinde (Nijerya’nın kuzeyinde) arka arkaya eylemler yapmaya başladı. Şu günlerde, daha önce ailelerinden kopardığı 16-18 yaşları arasındaki 223 genç kıza ek olarak yeni 11 kız çocuğu kaçırmasıyla gündemde...

Kiliseleri bombalayan, Batı’yla irtibatlı hedeflere intihar saldırıları düzenleyen, amacı için Müslüman kanı dökmekten de kaçınmayan bir ‘İslâmcı’ örgüt... Bu yılın ilk üç ayında Boko Haram örgütü eylemlerinde hayatını kaybedenlerin sayısı 1500’ü geçti. Örgütün lideri yeni kaçırılan kızları ‘köle’ olarak pazarda satmaktan bahsediyor...

İsmi olan ‘Boko Haram’, yerel dilde, ‘Batılı olan her şey haram’ anlamına geliyormuş...

“Nijerya’da olanla bizim ne ilgimiz var?” sorusu eşliğinde bu gelişmeye omuz silkebiliriz... Fakat ben bir an durup üzerinde düşünmemizi tavsiye ediyorum. Sizin, benim mensup olmakla iftihar ettiğimiz bir inancın adına yapılıyor bu eylemler ve olayların dünya medyasına yansıma biçimi ‘Müslümanların vahşiliği’ görüntüsünü zihinlere nakşediyor.

Medyayı algı çalışması yüzünden suçlayabiliriz, ama ne fayda, sonuçta bizim inançlarımızı asla temsil etmeyen bir örgütün yaptıkları, sırf ismi ve iddiası ‘İslâmi’ diye, bizlerin paçalarımıza çamur olarak sıçrıyor...

Algı yönetimi dikkate almamız gereken bir günümüz gerçekliği...

Freedom House’ı kötüleyerek veya Boko Haram’ın yaptıklarını görmezden gelerek bir yere ulaşmamız mümkün değil. Gözünü kapatan dünyayı ancak kendisi için karartır.

Bunu anlamayan kaybeder; hem de büyük kaybeder...