Parmaklarýmýzýn ucuna deðecek kadar yaklaþan olimpiyatlarý kaçýrmak üzücü. Yeryüzünde olimpiyat ruhunu temsil eden þehirler listesine tartýþmasýz girecek þehirlerden birisi olan Ýstanbul’a olimpiyat düzenlemek yakýþacaktý. Ýstanbul’un tarihinde eksik olan tek þey olimpiyattý, tamamlanacaktý.
Ne yazýk ki olamadý. “Yazýk” derken bunu kelimenin gerçek anlamýyla söylüyorum. Çünkü, Ýstanbul 2020’yi önce aldý, sonra kaybetti. 3 ay önce; yani henüz Gezi olaylarý yaþanmamýþken Ýstanbul, hem dünyanýn hem de olimpiyat komitesinin sevgilisiydi. Ýki kýtayý birleþtiren þehir hem varlýðýyla, hem de hazýrlýklarýyla 2020’ye doðru hýzla koþuyordu. Önceki gün fark yediði Tokyo’nun çok önünde ipi göðüslemeye doðru gidiyordu. Ki, malum olaylar baþladý...
Neler yaþandýðýný tekrarlamaya hacet yok. Türkiye’nin hak etmediði ne kadar görüntü varsa sergilendi; Vandalizm sokaklara taþtý ve kitlesel þiddet meþru bir yönteme dönüþtü.
Erdoðan’a zararý olacaksa...
Hepsinden önemlisi, bu ülkenin beyaz yakalý, iyi para kazanan, þöhretli isimleri eylemlerin etrafýna örülen þiddet kozasýndan memnun oldular. Uluslararasý baðlantýlarý sayesinde Gezi olaylarýndan maksimum faydayý elde etmeyi baþardýlar.
Nedir o maksimum fayda?
Türkiye’nin itibarsýzlaþtýrýlmasý, ekonomik istikrarsýzlýkla karþý karþýya kalmasý, dünya liginde gerilemesi ve bütün uluslararasý organizasyonlardan dýþlanmasý...
TayyipErdoðan ve hükümeti ancak bu yolla geriletilebilirdi.
En yakýn hedef de 2020 yýlý olimpiyat adaylýðýydý.
Ýþte o anda Türkiye, neredeyse garantilediði düzenleme hakkýný elinden kaçýrmaya baþladý. Birinci sýradan üçüncü sýraya; Tokya ve Madrid’in arkasýna kadar geriledi. Bütün komite üyesi ülkeler “Neler oluyor?” diyerek Türkiye’ye desteklerini ya çekmeye ya da gözden geçirmeye baþladýlar.
“Çapulcular” sorun deðildi ama “Beyaz yakalý Geziciler” düðmeye bastýlar. Uluslararasý medyada yayýnlanan ve Türkiye’nin bir korku devletine dönüþtüðünü anlatan ilanlar yayýnlandý. Yetmedi... Þehir Hareketleri ve Habitat Koalisyonu adýnda bir Gezi Parký hücresi Uluslararasý Olimpiyat Komitesi’ne bir mektup yazarak þunlarý söyledi: “Barýþ ve dostluk, olimpiyat idealleridir. Taksim’de polis bu ideallere biber gazý sýkýyor. Onun için de Türkiye, 2020 olimpiyatlarý listesinden derhal çýkarýlmalý. Aksi halde olimpiyatlar, kendi idealleriyle çeliþir...”
Ardýndan muazzam bir sosyal medya kampanyasý baþlatýldý.
Hükümet buna raðmen enerjisin toplayarak sürece yeniden baþladý. Hasar hýzla giderildi ve uzaklaþan ülkeler kazanýlmaya baþlandý. Üç hafta öncesine kadar Ýstanbul’un yeniden potaya girmesi saðlandý. Ama ne yazýk ki bazý ülkeler çoktan kaybedilmiþti... Bazý hasarlar telafi edilemez þekilde iz býrakmýþtý.
Nitekim önceki akþam komite sözcüsü, finalistler üçe düþtükten sonra o ülkelerde meydana gelen sosyal ve siyasi geliþmeleri de deðerlendirdiklerini söyledi. Sonuna kadar hep favori olan Ýstanbul, “meydana gelen siyasi ve sosyal geliþmeler”in kurbaný oldu.
Yaþasýn Ýstanbul kaybetti
Ýspanya ekonomik kriz yaþýyordu, Japonya nükleer sýzýntý yaþandý... Hepsi, sonuçta doðal geliþmeler sayýlabilirdi ama Türkiye’de hedefi yine Türkiye olan planlý bir hareket yaþanýyordu ve üstelik o hareket olimpiyatý yok etmeyi de hedefliyordu. Ne Tokyo, ne de Madrid böyle bir felaket yaþamadý.
Neticede Geziciler’in istediði oldu. 7’den 70’e bu ülke insanlarýnýn hayalinin yok oluþunda büyük rol sahibi oldular.
Bizim gördüðümüzü bütün dünya da gördü. AP ajansýnýn dünkü yorumu þöyleydi: “Olimpiyat için en erken favori olan Türkiye, Haziran ayýndaki çatýþmalar ve gösterilerle beraber yara aldý...”
Sadece AP deðil, NYT, CNN dahil dünkü bütün yorumlarda Ýstanbul’un Haziran ayýndaki olaylar nedeniyle kaybettiði açýkça söyleniyor.
Unutmayalým ki bu ülkede birlikte yaþadýðýmýz bazý sanatçýlar, çok iyi kazanan iþadamlarý, þöhretler, gazeteciler kendi siyasal öfkeleri için olimpiyat hayalini bile yakmayý göze alabilmektedirler.
Unutmayalým ki onlarla birlikte yaþýyoruz, ayný havayý teneffüs ediyoruz. Hak etmedikleri halde bizlerden saygý görüyorlar.
Unutmayalým... Olimpiyata aday Ýstanbul þehrinin en zengin semti olan Kadýköy’de “Tokyo” sloganlarý atýldý.
Evet can sýkýcý ama... Olimpiyat ruhu hayal kýrýklýklarýyla olduðu kadar düþmanlýklarla da yüzleþmeyi gerektirir. Türkiye, önceki gün aðýr bir bedel ödemiþ olsa da, toplum içindeki bu sinsi hal ve küstahlýkla yüzleþmeyi de baþaracaktýr.