G.Saray Fobisi

Galatasaray-O-Fobi bir tür hastalık. Özellikle de ülkemizdeki spor yorumcuları arasında oldukça yaygın. Her ortamda her fırsatta Galatasaray'da bir şeylerin iyi gitmediğini, Sarı-Kırmızılı takımda oynayan oyuncularla kulüp arasında sorunlar olduğunu, falancanın satılıp filancanın getirileceğini konuşmaktan öte, Galatasaray'ın başkanı Ünal Aysal'ı çeşitli biçimlerde eleştiriyorlar.

Bu hastalık Galatasaray'ın üst üste üçüncü kez şampiyon olması ihtimaliyle birlikte başladı. Fatih Terim'in kulüpten ayrılıp Milli Takım'a geçmesiyle yükselişe, Mancini'nin gelmesiyle de doruğa çıktı. Bunun en büyük nedeni Fenerbahçe camiasının yaşamak zorunda bırakıldığı ve hala nasıl sonuçlanacağı belli olmayan 3 Temmuz süreci. "Fenerbahçe küme mi düşürülecek, puanları mı silinecek, başkanı bir kez daha hapse mi girecek?" Bu gibi konular aydınlığa kavuşmadığı sürece Galatasaray'a saldırmak serbest. En çok taraftar en çok okuyucu ve izleyici Galatasaraylı olduğundan ağzının dümeni bulunmayanlar boş keseden sallamaya başlayınca, Sarı-Kırmızılılar onları daha çok seyredecek, yazdıklarını ise daha çok okuyacak sanıyorlar. Ama güneş balçıkla sıvanmıyor. Yazdıkları ve söyledikleri hemen herşey bir kaç gün içinde gerçeğin buzdağına çarpıp eriyor. Uçurdukları son balon Drogba'nın Rize'ye gitmeyip kendi ülkesindeki milli maça gitmesiydi. Diğer takımlardan futbolcular giderken bunlardan söz etmeyenler Drogba'yı hedef seçtiler.

Drogba sezon sonuna kadar Galatasaray'da oynayacak. Ondan sonrasına ise hem kendisi hem kulüp birlikte karar verecek. İş bu kadar basit. Drogba'yı diline dolayanlar onun gece hayatını sık sık manşete çekenler aslında Galatasaray'ı durdurmak istiyorlar. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın yaşadıkları bunalım sona ermedikçe de bu kişiler Galatasaray ile uğraşmayı sürdürecekler. "Galatasaray duraklama devresine girdi mi?" gibisinden garip soru soranlar, şampiyonluk mücadelesi veren takımlar arasında üç kulvarda yarışan tek takımın Galatasaray olduğunu unutuyorlar. Diğerleri haftada bir maç yaparken Sarı-Kırmızılılar hem lig hem Avrupa hem de kupada mücadele etmek zorunda. Uzun lafın kısası Galatasaray'ı övmek ve bu ağır yükün altından nasıl kalktığını alkışlamak yerine kara çalanlar her zaman olduğu gibi gene hüsrana uğrayacaktır.