Bir kitap... Ýsmi, “Abdullah Gül ile 12 Yýl.” Yazarý, Ahmet Sever...
Bu kitabý hatýrlamanýn ve hatýrlatmanýn tam zamanýdýr.
Kitap intiþar ettiðinde, Sayýn Abdullah Gül “Okudum. Kitaptan haberim var” diye bir açýklama yapmýþtý.
Müellifi Ahmet Sever de, “Abdullah Bey’e okuttum. Onayýný aldýktan sonra yayýnladým” diyerek bu iliþkiyi doðrulamýþtý.
Kitapta ne anlatýlýyor?
Detayýný daha önce bu köþede yazdýðým için küçük bir özet geçeyim:
Çankaya’da bir Cumhurbaþkaný var. Ýsmi Abdullah Gül. Memlekette ne kadar olumlu icraat varsa, Gül’ün eseri...
Bir de “kýyýcý” bir Baþbakan var.
Ýsmi Recep Tayyip Erdoðan...
Memleketteki bütün olumsuz icraatlar da Erdoðan’ýn eseri.
Kitabý okuyup bitirdiðinizde þöyle düþünüyorsunuz:
Baþbakan Erdoðan olanca gaddarlýðý ve pervasýzlýðýyla kýrýp döküyor, bütün muhalif sesleri bastýrýyor, Avrupa Birliði’yle iliþkilerimizi bozuyor, gazetecileri hapse týktýrmaya çalýþýyor, Gezi’nin çiçek çocuklarýna kötü davranýyor, barýþý baltalýyor, hukuk devletinin sonunu getirecek icraatlar sergiliyor, filan.
Her zaman demokrasiden ve hukuktan yana Abdullah Gül de, bütün bu olup bitenleri, Çankaya’da acý içinde seyrediyor.
Kitap yayýnlandýðýnda, büyük bir tepkiyle karþýlandý.
Erdoðan ve Gül’ü yakýndan tanýyan gazetecilere göre anlatýlanlar ayýp, haksýz ve çirkindi.
Sert tepki gösterenler de oldu.
Mesela, bugünlerde Sayýn Abdullah Gül’le ayný “mutluluk fotoðrafýnda” yer alan Akif Beki þunlarý yazdý: “Bu kitap, Abdullah Gül’ün kuyruk acýlarýnýn toplamýdýr.”
Böyle midir?
Þimdilik bir yorumda bulunmak istemiyorum.
Kitabý okuyup bitirdiðimde, Sayýn Abdullah Gül’ün üstlenmesi ümidiyle þöyle bir çaðrýda bulunmuþtum: “Gül’ün baþdanýþmaný Ahmet Sever, bir operasyonun parçasý olarak kurguladýðý kitabýnda, Erdoðan’la Gül’ü karþý karþýya getirecek ve (bence)birçoðu gerçeði yansýtmayan anekdotlara yer vermiþ. Bu anekdotlarýn bir bölümü, tekzibi gerektiriyor. Erdoðan konuþmayacaðýna, konuþmasý gerekmediðine göre, bu görev öncelikle Abdullah Bey’e düþüyor. Dava arkadaþlýðý bunu gerektirir çünkü... Her daim saygýlý, ölçülü ve rikkat sahibi Abdullah Bey, kendini bilmez bir danýþmanýn ‘fitne’giriþimlerine sessiz kalmayacaktýr. Kalmamalýdýr.”
Üzerinden iki yýlý aþkýn bir zaman geçti, Gül kitapta yazýlanlarý tekzip etmedi. “Bunlar Ahmet Sever’in yaklaþýmlarýdýr. Söyledikleri onu baðlar” deme gereði bile duymadý.
Sustu.
Daha doðrusu, susarak onayladý.
Haksýzlýklarla malul kitap, evet, olumlu icraatlarý genellikle Gül’ün hanesine yazýyor, kýyýcý Baþbakan Erdoðan’a karþý Gül’ün “örnek bir devlet adamý” olarak “yükseldiðini” ve Gezi’ci kalplerde taht kurduðunu anlatýyor ama müellifinin de týynetini ele veriyor.
Çünkü baþlýkta da zikredildiði üzere, kitabýn müellifi Ahmet Sever hem hadsiz, hem “terbiye özürlü” bir adam...
Ne demek istediðimi merak edenler, mezkûr kitaba ve zaman zaman internet mecralarýnda karþýmýza çýkan “Ahmet Sever” imzalý yazýlara bakabilir.
Rikkat sahibi bir Cumhurbaþkanýna baþdanýþmanlýk yapmýþ Ahmet Sever, Erdoðan ve çevresinden söz ederken umumiyetle “güruh” sözcüðünü kullanýyor.
Meþru ve seçilmiþ bir Cumhurbaþkanýna bu þekilde hitap ettiðinizde, ayný zamanda “ben terbiyesiz bir adamým” demiþ oluyorsunuz.
Hayrettir...
Rikkat sahibi Abdullah Gül, hâlâ bu hadsize haddini bildirmedi, onu insafa ve rikkate davet etmedi.
Evet, insan bazen hayret ediyor!