Gülen Hareketi kendi kendine yazýk ediyor

Bazýlarý Ýngilizce “tweet” atýyor. Ýmdat çaðrýsý gibi bir þey. Ýmdat gelmese de, Batý âleminde oluþturulmaya çalýþýlan diktatör Erdoðan imajýna karýnca kararýnca hizmet etmenin mutluluðu ile yetinecekler. ‘Sivil toplumun hassasiyetlerini umursamayan, özel sektörün ensesinde boza piþiren ceberrut bir hükümdar olarak Erdoðan’ resminin altýnda hazin hazin poz verirken, müthiþ bir tatmin duygusu yaþayarak için için gülüyorlar. Ýntikam tatlýdýr.

Ýyi ama neyin intikamý?

Gezi’ciler gibi uluslararasý sisteme selam çakacak kadar ve bu arada mahpus darbeci generaller üzerinden Ergenekon çetelerine ittifak sinyali de yollayacak kadar gözlerini karartan bu güzel kardeþlerimiz, sergiledikleri çirkin manzaranýn dershane meselesinden ibaret kalan bir söylemle izah edilemeyeceðinin farkýnda olsalar gerek.

Nitekim, hükümetin topyekûn taarruzuyla karþý karþýya olduklarýný ileri sürüyorlar. Baþbakan Erdoðan ve arkadaþlarýnýn Gülen Hareketi’ne öteden beri buðzettiði ve þimdi bu hareketi yeryüzünden silmek için harekete geçtiði intibaýný uyandýrmaya çalýþýyorlar. Ne acayip þey. Ýktidarda daima Gülen Hareketi’yle beraber yürüyen, bu hareketin mensuplarýna kadro vermeyi adeta vazife belleyen, bazen –hatta genelde- “Cemaat burayý ele geçirdi” bile dedirten AK Parti Hükümeti, mezkûr manzara karþýsýnda neye uðradýðýný þaþýrmýþ olmalý.

Dershaneler üzerinden yürüyen tartýþma gerçekten dershane meselesinden ibaret olsaydý, bazý aþýrýlýklarý da hoþ görerek “Bu tartýþma hür topluma yakýþan bir tartýþmadýr” deyip geçebilirdik. Ne var ki, meselenin aslý iktidar mücadelesi.

Hür toplumda iktidar mücadelesi de elbette olacak ve isteyen cemaat bu mücadeleye elbette girecek; fakat Hakan Fidan’ýn (aslýnda Baþbakan Erdoðan’ýn) açýkça hedef tahtasýna konulduðu gün itibarý ile baþlayan mücadele hür toplumun sýnýrlarýný zorlayan, Türkiye toplumunu eskisi gibi uluslararasý sistemin tutsaðý haline getirmeye matuf bir mücadele. Ona matuf olmasa bile, o netice göze alýnarak baþlatýlan bir mücadele. Today’s Zaman’da –yine Ýngilizce- verilen ‘Her þey Ýsrail siyasetindeki ayrýþmayla baþladý; onlar Siyonistlere kafa tutunca biz de onlara diklenmeye baþladýk’ mealindeki mesaj, o yönde verilen pek çok mesajdan bir tanesi.

Türkiye eski Türkiye ve uluslararasý sistem eski uluslararasý sistem olsaydý, Recep Tayyip Erdoðan, Davos’ta Ýsrail’e “One minute” çektikten sonra altý ay iktidarda kalamazdý. Deðiþimi okuyamayan Gülen Hareketi liderliði, uluslararasý sistemin efendileriyle yüzde yüz uyumlu bir Türkiye adýna baþlattýðý kavgayý hayra matuf bir içtihada dayandýrýyor olabilir, maslahat-mefsedet hesabýnýn muhakkak sineye çekilmesi gereken bir dayatmasý gibi görebilir bunu; ama fena halde yanýlýyor, ‘anakronik’ davranýyor, ‘ofsayta’ düþüyor, hükümete haddini bildireyim veya en azýndan zarar vereyim derken kendi kendini yýpratýyor.

Yazýktýr. Uluslararasý sistemin ve bilhassa Ýsrail’in yýllardýr devam eden hücumlarýna raðmen dimdik ayakta kalan ve hatta gücüne güç katan hükümete bir þey olacaðýný sanmam; Gülen Hareketi’ne yazýktýr. Dünyanýn dört bir yanýndaki Türk okullarýnda Müslümanlýðýn güzelliklerini hal diliyle anlatarak en etkili þekilde tebliðde bulunan ve bize dost nesiller yetiþtiren “Hizmet” erlerinin AK Parti’ye karþý seferberlik havasýyla bozulan konsantrasyonuna ve kardeþ kavgasý havasýyla kýrýlan azmine yazýk. Türkiye’de dindar, ahlaklý, namuslu nesiller yetiþtirebilmek için elzem olan ve fakat Gülen Hareketi’nin son zamanlarda sergilediði tavýrlarla büyük yara alan saygýnlýða, güvenilirliðe yazýk.

Millet “Bunlar da Gezi’ciler gibi hükümete çakmayý meslek edindiler. Gazetelerinde, televizyonlarýnda, sosyal medyada hükümete yüklenmek için ne bulurlarsa kullanýyorlar. Doðru-yanlýþ, haklý-haksýz, yerli-yersiz demeden vuruyorlar” diye konuþmaya baþlamýþsa (ki baþladý) durum vahim demektir.