Gülseren Onanç hadsizlik yapmıştır!

Cumhuriyet Halk Partisi içinde sular yine durulmak bilmiyormuş! Bu kez kim kaybeder, kim kazanır bilinmez. Barış sürecinin dışında kalan bir CHP kendini bitirir uyarısını yapan Gülseren Onanç mı? Yoksa çok konuşma deyip Onanç’ın istifasını isteyen Cumhuriyet Halk Partisi mi?

Bu hadise parti içindeki Ulusalcı ve Yenilikçi kavgasını (hepi topu 35 milletvekili) iyice derinleştirir, hatta Kılıçdaroğlu Bey’in ‘Türklerle Kürtler asla eşit olamaz’ diyen Ayman Güler’e bile destek çıkarken Onanç’ı istifaya zorlaması, partiyi hepten marjinalleştirir ayrıca da MHP’yle eşitler diyor CHP sever uzmanlar!

Ayrıca da ‘Direneceğiz, savaşacağız, taş sopa’ diyen İsa Gök’lere, Silivri’de mahkemeleri basıp ‘yargıçları tehdit eden, sizi de çocuklarınızı da sokaklara çıkartmayacağız’ diyen Muharrem İnce ve Ali Özgündüz’lere var olan ‘parti içi demokrasi’ Onanç için neden yokmuş?

Ben bu yorum ve soruların sağlıksız, yapanların da ‘dostluk’ maskesi takmış art niyetli kişiler olduğuna inanıyorum.

Gülseren Hanım’a da naçizane tavsiyem ‘Yaşa varol, kahramansın, bi tanesin’ gazlamalarına gelmemesi. Yani ‘ülkeye barış gelsin’ derken elindeki partiden de olmasın derim dost olarak!

Bakınız etrafınıza içinde ‘halk’ geçen bir parti olmadığı gibi, CHP’deki ‘parti içi demokrasi’ de hiçbir partide yok! Ayrıca CHP de barış istiyor, silahlar sussun istiyor, CHP barış istemiyor diyeni Allah taş eder! Büyük fotoğrafa bakmak gerekiyor tüm mesele Türkiye’ye ‘nasıl bir barışın’ geleceği?

Ülkeye ‘Şerefli Barış’ mı gelecek yoksa ‘Şerefsiz’inden mi gelecek?

Ne demek istediğimi Hürriyet Gazetesinin sosyolog yazarını okuyarak anlayabilirsiniz. Çünkü ‘Şerefli-şerefsiz’ barış ona ait bir tanım.

Gülseren Onanç ‘barış istediği’ için değil, ‘şerefsiz barışa’ destek verdiği için- bir de aile mahreminde kalması gereken ‘CHP tabanının %65’i barışı destekliyor’ bilgilerini kırk kat yabancıyla paylaşıp parti disiplinini ihlal ettiği için istifaya zorlandı. 

***

Uzun lafın kısası Gülseren Onanç yaşına başına, tecrübesine bakmadan, bulunduğu makamın ağırlığını kaldıramayıp biraz ‘ne oldum delisi’ olmuş ve ‘CHP çözüm sürecinin dışında kalamaz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabanının %65’i barış sürecini destekliyor. Bu çok önemli bir orandır’ diyerek abuk sabuk laflar ederek hem partisine hem de liderine karşı hadsizlik yapmıştır.

Kılıçdaroğlu da bu partinin 7. Genel Başkanı olarak gereğini yapmış ve bu geleneğin çok iyi bildiği bir şeyi yaparak, bir kadına yani Gülseren Onanç’a haddini bildirmiştir!

Bütün mesele budur.

Ayrıca da Gülseren Onanç’ın kırdığı cevizler bir değil iki değil! Öncelikle CHP’nin Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini oldukça kötüye kullanıyordu. Daha birkaç ay öncesinde Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından neden sevildiğini, Kılıçdaroğlu’nun neden itici bulunduğunu, kadınların Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye oy verirken Kılıçdaroğlu’na niçin oy vermediğinin sebeplerini ortaya koyan ve medyaya da ‘CHP’den oldukça şaşırtan anket’ başlığıyla yansıyan çalışmaları açıklaması ile gündeme gelmişti.

Twitter adresini adeta bir günlük gibi kullanmış. Barış ve özgürlüklerden bahsedip kardeşlik için dualar ettiğinin kaydını düşmüş. Şehir şehir dolaşmış ve CHP’nin barış yolculuğunu anlatmış örgüt üyelerine, barışı kucaklayın nasihatlerinde bulunmuş, halkı anlamaya çalışmış halkın beklentilerine yönelik nasıl politikalar üretilmesi gerektiğine dair çalışmalar yapmış.

STK’larla buluşmuş, Kemal Burkay’ları dinlemiş, Tarhan Erdem’le toplantılar yapmış demokrasi manifestosu yazmış, barış protokolü kaleme almış.

Affedilmez günahı ise başka partinin getireceği ‘barışa’ yarayacak açıklamalar yapmak.

Haddini aşmış anlayacağınız.

Peki bu durumda Kemal Bey ne yapsın ‘bre şuursuz’ diyerek bu hadsizin kulağını çekmesin mi? Pardon ama Kemal Bey bostan korkuluğu mu?

Madalyonun öteki yüzünde de medya var.

Lideri ve çalışanı arasına girilmez, bu yaptığınız çok ayıp arkadaşlar. Cumhuriyet Halk Partisi sadece CHP demek değildir aynı zamanda bir ailedir. Anneleriniz size ‘aile içi özel kavgalara’ karışmanın, iyi niyetli dahi olsanız çoğu zaman kavgayı körükleyebileceğini söylemedi mi?

Hem ne yaptı Kemal Bey, partiden ihraç mı etti Gülseren Hanım’ı? Görevini kötüye kullandığı için yetkilerini aldı sadece partili olarak çalışmalarına devam edecek.

Bu da Gülseren Onanç’a ders olmuştur ve umarım payına düşen hisseyi almıştır.

“Yaşa Gülseren Hanım” diyerek kışkırtmalar yapmayın lütfen. Gülseren Hanım alkışlanacak bir iş yapmadı. Bu ülkeye barış filan gelmiyor, halkı yanıltmayın. Yeni Anayasa da yapılmıyor. Kürt Sorunu da çözülmüyor. Evet memlekete gelecek bir ‘barış’ var ama bu da Tayyip Erdoğan’ın barışı!