'Gül’ü ikna edin' diyen Fehmi Koru boþ mu konuþuyor?

Fehmi Koru aðabeyimiz(ki, birçoðumuzun hem ustasý, hem aðabeyidir), yazýmda ismini anmadýðým için hafiften burulmuþtu... 

Bunu bir “tedbir” ya da “tavýr” olarak mý düþündü, bilmiyorum. 

Ýsmini anmam gerekmiyordu da, o yüzden anmamýþtým... Söylediklerimin doðru anlaþýlmasýna katký sunmayacaðýný düþündüðüm için anmamýþtým... 

Biraz da rahatsýz olmasýný istemediðim, onu kamuoyu önünde olumsuz bir kalýp içinde anmak hoþuma gitmeyeceði için anmamýþtým... Çünkü yazdýklarý için “hoþ ama boþ” diyordum. Onu korumaya çalýþmýþtým. 

Benim korumama ihtiyacý yok elbette ama yine de uzak tutmaya çalýþmýþtým ismini. 

Gelelim bugünkü yazýsýna... 

Ýçimden yine “boþ” demek geliyor... Saygý sýnýrlarýný da zorlamak istemiyorum ama yine de (nedense) “boþ” diyesim var... 

Ýncitici olmayacaðýný bilsem, “intikamcý bir yazý” derdim, cümlelerindeki “sýkýntýlý” ifadelere dikkat çekerdim ve öfkesini anlamaya çalýþýrdým... Hatta öfkesinin “temelsiz” olduðunu söylerdim... Çünkü ayný zamanda öfkeli bir yazý... Fehmi aðabeyimize has sinisizm satýr aralarýna sinmiþ öfkeyi gizleyemiyor çünkü... 

Böyle öfkeli çok arkadaþýmýz var. 

Bir þeylere kýzýyorlar... Çoðu zaman “soyut” ve söze dökülemeyen þeyler... 

Bazý durumlara kýzýyorlar... 

Bazý siyasi aktörlere ya da o aktörlerle yol arkadaþlýðý yapan kiþilere... Öfkelerinin muhatabý, genellikle üçüncü þahýslar oluyor. Belki de asýl muhatabý “karartmak” için böyle bir tedbire baþvuruyorlar. Bir tür “kýzým sana söylüyorum, gelinim sen anla” durumu. 

O öfkelilerle “senkron” oluþturan Fehmi aðabeyimizin bir organizasyon içinde yer aldýðýný söylemeye çalýþmýyorum. Öfkelilerle ortak yaný, kýzdýklarý siyasi aktörün ayný kiþi olmasý... Öfkeliler “Davutoðlu’muz engellendi” gerekçesiyle, Fehmi aðabeyimiz de “Arkadaþým Abdullah Gül engellendi” gerekçesiyle ayný kiþiye kýzýyorlar. Baþka bir ortaklýklarý yok. 

Fehmi aðabeyimiz “boþ” demek istediðim yazýsýnda, muhalefete Cumhurbaþkaný adayý öneriyor. 

Kendisi söylesin: “Muhalefet partilerinin (CHP, ÝYÝ Parti ve Saadet Partisi’nin)Cumhurbaþkanlýðý seçiminde kendi partilerinin sýnýrlarýný aþan, þahýs olarak da seçildiðinde partiler üstü kalabilecek, aralarýnda uzlaþabildikleri ilkeleri hayata geçirmeyi benimseyecek ve benimseyebileceðine toplumun güvenebileceði bir ismi aday olarak belirlemeleri gerekiyor. / O ismin illa Abdullah Gül olmasý da gerekmiyor. / Kendisine sorulduðunda Gül de adaylýða razý olabileceði yolunda bir iþareti bugüne kadar vermedi zaten. / Ancak sayýlan özellikle sahip baþka biri bulunamazsa Abdullah Gül’e bu yolda baský yapmak düþünülmeli.”

Buradan ne anlamalýyýz? 

Herhalde þunu: “Gül razý deðil ama ikna ederseniz olur...”

Fehmi aðabeyimiz, aday olmasý durumunda, Gül’ün kazanabileceðini iddia ediyor. 

Daha doðrusu, ima ediyor. 

Muhalefetin (ve Gül’ün) zihnini çelmek için de Eklemeleddin Ýhsanoðlu örneðini veriyor. 

Bunu da kendisi anlatsýn: “Çok deðerli bir bilim tarihi profesörü olma ve literatüre emsalsiz eserler kazandýrmasý yanýnda, uluslararasý camiada da takdir edilen bir kiþiliðe sahip Ekmeleddin Ýhsanoðlu, aslýna bakýlýrsa, muhalefetin o dönemde bulabileceði en ideal adaydý. Ancak bir eksiði vardý: Kamuoyu tarafýndan kiþiliði, o güne kadar neler yaptýðý ve hangi özellikleri sayesinde Cumhurbaþkanlýðýna münasip görüldüðü bilinmiyordu. / Buna raðmen yüzde 40’a yakýn oy almayý baþardý.”

Demek istiyor ki, kamuoyunun yeterince tanýmadýðý Ekmeleddin Ýhsanoðlu yüzde 40’a yakýn oy alabiliyorsa, kamuoyunun hem tanýdýðý, hem sevdiði, hem de Kemal Kýlýçdaroðlu tarafýndan sitayiþle anýlan Abdullah Gül haydi haydi kazanýr. 

Bunu demeye çalýþtýðý için “boþ yazý” diyorum. 

Baþka mecburiyetlerle yazýya kalkýþtýðýný düþünseydim, daha farklý ifadeler kullanýrdým. O zaman gerçekten incinirdi. 

Ne yapalým? “Bütün sýkýntýsý bu olsun...” diyelim ve kapatalým bu yazýyý!