Acaba Cumhurbaþkaný Gül, CHP-MHP tarafýndan “çatý aday” gösterilir mi? Benim kanaatim:
Bir: Gösterilmez.
Ýki: Gösterilmek istense de Abdullah Gül bunu kabul etmez.
Çankaya adaylýðý ve Baþbakanlýk konusunda Gül’ün, Tayyip Bey’in elini serbest býraktýðýna dair bir bilgim var. Bir tür açýk çek:
- Kardeþlik hukukumuzu yaralayacak bir notu siyasi kariyerim üzerine yazdýrmak istemem, gibi bir yaklaþým.
Bunda sitem var mý, bilmiyorum. Fiili baþkanlýk - yarý baþkanlýk içinde Baþbakanlýk modeline itiraz var mý, muhtemelen. Muhtemelen, ne kendisi Cumhurbaþkaný olduðunda, fiili baþkanlýðý yarý baþkanlýðý düþünüyor, ne de böyle bir durumda Baþbakanlýk yapmayý. Bunun problemli olacaðý kanaatini taþýdýðý var sayýlabilir.
Buna göre Abdullah Gül’ün siyaset yürüyüþü bitmiþ mi oluyor, sorusu sorulabilir.
Bence bunu söylemek þu an için söz konusu deðil.
Gelecek tasarýmý konusunda Tayyip Bey’in kararýný bilmiyoruz.
Acaba Tayyip Bey’in deðerlendirmesinde nasýl bir gelecek planlamasý var?
Cumhurbaþkanlýðý, Baþbakanlýk, Parti vs. konularý netleþti mi? Üç dönem konusu netleþti mi?
Þöyle bir algýlayýþ tarzýna iþaret etmek isterim:
- Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn daha geniþ bir konsensüsü ifade ettiði, buraya seçilecek kiþinin daha geniþ bir uzlaþmaya tekabül etmesi gerektiði anlayýþý belirleyici olursa, buna Abdullah Gül ismi daha çok yakýþtýrýlýyor.
- Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn daha etkin bir icracýlýðý içerdiði, yani içinin bir tür baþkanlýk - yarý baþkanlýk misyonu ile dolduðu durum söz konusu olursa, o durumda da Tayyip Erdoðan ismi öne çýkýyor. Ancak bu durumda, Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn, klasik anlamdaki siyasi hüviyeti azaltýlmýþ niteliði ne olacak, konusu ikinci planda mütalaa edilmiþ oluyor. Ya da bunu, Cumhurbaþkanýnýn halk tarafýndan seçilmiþ olmasý gerçeði içinde, fiili olarak ikinci plana düþürmüþ bulunuyoruz.
Ben, Sayýn Gül’ün dünyasýnda fiili baþkanlýk - yarý baþkanlýk ve Baþbakan iliþkileri konusunun içe sinecek bir mahiyet kazanmadýðýný algýlýyorum. Bu durumun Gül’ü Çankaya sürecinde biraz daha “müstenkif - çekimser” konuma yönelttiði gözleniyor.
Bu noktada benim içimden gelen ses, Gül ile daha etkin istiþarelerle hareket edilmesinin ihtiyaç olduðunu söylüyor. Abdullah Gül’ün, taa Refah döneminden baþlayan bir Türkiye - Dünya birikimi bulunuyor. Ak Parti birlikte vücut verilen bir yapý. Ak Parti kuruluþunda, koordinatlar belirlenirken, hele Refah deneyiminin de göstergeleri ile, yoðun bir Türkiye - Dünya deðerlendirilmesi yapýldýðýný tahmin edebiliriz. 7 yýllýk Cumhurbaþkanlýðý döneminin, Sayýn Gül’e, bir ara ifade ettiðim gibi “Süzülmüþ deðerlendirmeler” kazandýrdýðý da bir gerçek. Tayyip Erdoðan’ýn içinden geçtiði ateþ çemberlerine mukabil, Çankaya daha dýþtan bir gözleme imkaný sunuyor. Ateþ çemberleri de Türkiye’nin gerçeði ve birisinin Türkiye’yi oralardan geçirmesi de lazým, ama bu arada birilerinin daha steril bir bakýþla gidiþatý okumasý da lazým. Bu, bugüne kadar Gül - Erdoðan iliþkisini, bana göre, hayati deðerde kýlýyor. Ben, o yüzden Ak Parti’nin yola çýkarkenki o çekirdek kadrosu arasýndaki insicamýn önemli olduðunu vurguladým.
Þöyle baðlamak isterim:
Tayyip Bey ile Abdullah Bey, bence, hiçbir karara varmýþ olmadan, steril bir zihin yapýsýyla oturup, Çankaya ve ötesine iliþkin bütün ihtimalleri yeniden konuþmalýlar. Bu deðerlendirme zeminine muhalefetin geliþtirmeye çalýþtýðý “çatý aday” hususu da getirilmeli, bunun Çankaya seçimini nasýl etkileyeceðinin çok objektif irdelemesi yapýlmalý.
“Beraber yürüdük biz bu yollarda” var ya hani. Herhalde Ak Parti denince, en çok Tayyip Erdoðan ile Abdullah Gül’ün birlikte yürümüþ olmasýndan söz edilebilir.
Muhalefetin “Çatý aday” için isim bulmasýnýn son derece güç olduðunu düþünüyorum. Demirel’in Yavuz Donat’a söylediði gibi bu iþin “Aritmetiði- matematiði”ni tutturmak kolay deðil. Ama Çankaya’ya Ak Parti’nin adayý çýkacaksa, Ak Parti’nin birçok þeyi doðru kurgulamak gibi bir sorumluluk taþýdýðý tartýþýlamaz. Bu sorumluluðu da öncelikle Gül ile Erdoðan taþýyacak.