Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Gül’ün tavrý, Erdoðan’ýn yolu

Cumhurbaþkaný Gül’ün sabah akþam Çankaya bahsinin konuþulduðu bir ortamda “Siyasi planým yok” demesi doðabilecek muhtemel gerilimlerin büyük çoðunluðunu bir kalemde silip attý. Daha açýk ifadeyle “siyasal fitne” kapýsýný kapattý. Gül’ün kalitesine, tarzýna ve tavrýna yaraþýr bir çýkýþ olmuþtur. Böyle yapmakla siyasi açýdan deðersizleþmiþ olmadý, bilakis daha da büyüdü...

Gül, temel meselenin ne olduðunu en iyi bilen kiþilerden birisi olarak; içinden geçilmekte olan karar sürecinden geride hasar, kýrgýnlýk ve belirsizlik kalmamasýna özen gösteriyor. Sonuçta, AK Parti’nin kurucusu, ilk baþbakaný ve bütün kritik dönemlerde önemli rol oynayan deðerli bir aktörüdür. Partinin, daha geniþ tanýmýyla hareketin ve davanýn böylesine deðiþim noktalarýnda zayýflamasý ve güç kaybetmesine yol açmamanýn her þeyden daha önemli olduðunu bilecek kadar sorumluluk sahibidir.

ANAP’laþma temennisi

Malum... En baþýndan beri AK Parti’nin kaderinin ANAP gibi olacaðýný dair tahmin ve beklentiler vardý. ANAP gibi iki seçim aldýktan sonra gerilemeye baþlayacaðý ve ardýndan da Cumhurbaþkanlýðý seçimleri eþiðinde de partinin kamplaþarak küçüleceði hesaplanýyordu. Hem muhalefet hem de medya ANAP metaforuna o kadar güvendi ki baþka bir þey yapmaya gerek duyulmaksýzýn AK Parti’nin kendi kendine erimesini umut ederek seneler geçirdi.

Ýlk eþik 2007’deki Cumhurbaþkanlýðý seçimiydi... 367 skandalýna kadar varan büyük bir sistem geriliminin gölgesinde yaþanan seçimler, AK Parti’ye zarar vermek þöyle dursun güçlendirdi. Erdoðan, yolun baþýnda basit bir hamleyle Gül’ü aday göstererek hem planlarý bozdu hem de maksimum siyasi faydayý elde etmeyi baþardý. O gün hem yakýþan, hem de siyasi fayda içeren tercih Gül’ün Çankaya’ya çýkmasýnda yatýyordu. Öyle de oldu...

Bugün ise, zamanýn ruhu Erdoðan odaklý bir siyaseti dünden daha fazla kaçýnýlmaz kýlýyor. Üzerinde sorumluluklar var. En baþta geleneksel siyasal paylaþýmý adaletli hale getirmek; yani muhafazakar-dindar kitlelerin sistemden hak ettikleri payý almalarý gerçeðini kurumsallaþtýrmak gibi aðýr bir sorumluluk var. Buna ilaveten, 2023 vizyonu içinde Kürt sorununun çözümünden, paralel yapýnýn tasfiyesine kadar her biri çok aðýr ve önemli süreçler bulunmaktadýr. Erdoðan’ýn riyaseti olmaksýzýn bu süreçlerin üstesinden gelebilmek mümkün deðildir. Zira, seçmen teker teker bu sorunlarýn çözümü için Erdoðan’a yetki vermiþ ve sorumluluk yüklemiþtir. Erdoðan da gayet tabii ki bunun farkýnda. Kendisinin en güçlü potansiyel aday olduðu Cumhurbaþkanlýðý’na artýk alenen “baþkanlýk makamý” olarak tanýmlamasýnýn sebebi de budur. Seçimin hemen ardýndan çýkacaðý Çankaya’yý sorumluluktan kurtulma yeri olarak görmek gibi bir yolu seçebilmesi mümkün olmadýðýna göre, o makamý sorumluluklarýna uygun bir þekilde dizayn etmekten baþka yolu yoktur.

Son açýklamasýndan anlaþýldýðý kadarýyla Gül de bu dizayn arzusunu analiz ediyor ve görüyor. Böyle bir analizin üzerine siyasi plan yapýlmasýnýn doðru olmayacaðýný da...

Böylelikle, yeni bir ANAP’laþma riskini de eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye miras kalan sorunlarýn çözüm perspektifine sekte vurmak ihtimalini de ayný anda ortadan kaldýrýyor.  

O görüþmeyi daha az merak edeceðiz

Açýklamasý, siyasi taahhütte bulunan ve ayný zamanda siyasi riski üstlenmiþ olan Erdoðan’ýn tasarýmýna saygýsýný ifade etmektedir.

Yine de merak içinde olanlara duyuralým... Kütahya açýklamasýndan sonra Gül ile Erdoðan arasýnda yapýlacak “Cumhurbaþkanlýðý seçimi” temalý görüþmenin büyük bir bölümü hallolmuþtur. Yüksek seviyeli komplolara enerji harcamanýn ve bilhassa da ikisi arasýnda bir kavga çýkar umuduna sarýlmanýn artýk hiç lüzumu kalmamýþtýr.