‘'Gün oldu ki, onu sevmek bir cesaretti'

Mithat Cemal Kuntay’a ait bu cümle milli þairimiz Mehmet Akif Ersoy için söylenmiþtir: ‘’Gün oldu ki onu sevmek bir cesaretti, dostlarý bile onu gizli sevdiler’’ þeklinde devam eder.

2021 yýlý, Ýsiklal Marþý Yýlý ilan edildi. Türkiye Yazarlar Birliði ve hassaten Mehmet Doðan beyefendinin öncülüðündeki kampanya sosyal medyada dikkat çekmiþti. TBMM Baþkanýmýz Prof.Mustafa Þentop beyefendinin ilk imzacý olarak tüm partilerin onayýný da alarak 2021’i Ýstiklal Marþý Yýlý ilan etmesiyle yeni bir heyecan oluþtu... Hem TBMM hem Türkiye Yazarlar Birliði, öyle zannediyorum ki çok deðerli yayýmlar ve faaliyetlerle özellikle gençlerimizin bilinç dünyasýna anlamlý izler býrakacaklardýr... Mehmet Akif’in tüm þiirleri gençliðe sesleniþ edasýndadýr, onun hedefindeki gençlik tezi; inançlý, iman sahibi, memleketine ve deðerler dünyasýna düþkün, cesur ve fedakar, erdem sahibi bir gençliktir. Safahat adlý eserinde Çanakkale Þehitleri’ne baþlýklý þiirinde geçen ‘’Asým’ýn nesli’’ onun idealize ettiði bir gelecek hedefidir...

Akif, Ýstiklal Savaþý’na cihada davet eden coþkulu çaðrýsýyla katýlmýþtýr. Onun þiiri, þuurdur. Emperyalist güçlere karþý verilen milli baðýmýsýzlýk savaþýmýzý adeta yeniden kuruluþ hikayemiz olarak görmüþ, toplumsal duygularý kuvayý milliye ruhuyla þaha kaldýrmýþtýr...

TBMM Baþkanýmýzýn dediði gib: ‘’Ýstiklal Marþýmýz, Anayasamýzýn ruhu, milletimizin istiklal ve anlam manifestosudur.

Türkiye Yazarlar Birliðince kaleme alýnan þekliyle: ‘’ Ýstiklal marþý en önemli kimlik yapýcý unsurlarýmýzdandýr ve ayný zamanda bir milli mutabakat metnidir. Ýstiklal Savaþý, Ýstiklal Marþý’ndan ayrý düþünülemez. ‘’

Mehmet Akif’in hangi koþullarda yaþayýp, zamanýn tüm puslu zorluklarýna raðmen son nefesine kadar tertemiz kalmýþ idealizmini nasýl ayakta tuttuðunu, Mithat Cemal Kuntay’ýn ‘’Üç Ýstanbul’’ adlý eserinde hikayeleþtirilmiþ olarak bulursunuz. Oradaki ‘’Mehmet Raif’’ tavizsiz doðruculuðu, güzel ahlaký ve deðer taþýyýcýlýðý ile örnek bir þahsiyettir ve Mehmet Akif’in timsalidir.

Peki ne olmuþtur da ‘’dostlarý bile onu gizli sevecek’’ duruma gelmiþtir. Öyle ya, hem çok güçlü bir muharrir, hem þair, hem milletvekili, hem Kurtuluþ Savaþý’nýn içinde ve yanýnda, TBMM’ne has milli ruhun bir parçasý... Peki ne olmuþtur da bir yandan Milli þair iken, bir yandan da Mýsýr’a sürgün yolunu tutmuþ muhalif bir yazardýr?

Bu durumu paradoks olarak görmemek gerek, tam aksine erdem ve kiþilik sahibi olanlarýn þayet biraz da cesur iseler, baþlarýndan muhakkak geçebilecek bir kargaþadýr bu. 1925-1936 yýllarý arasýnda vatana hasret bir halde, memleket özlemiyle geçmektedir. Mehmet Akif, kendisi olmanýn, özgün duruþunun, fikrine duyduðu itminan ve öz saygýnýn, kalabalýkla ve herkesle bir hareket etmemenin, sýradýþý oluþun karþýlýðýnda, münzevi bir hayata geçiþ yapmýþtýr, ömrünün son kýsýmlarýnda... 36’da memlekete geri döndü ama kýsa süre sonra hayata gözlerini yumdu. Ceza Hukuku Hocamýz Prof.Sulhi Dönmezer’in anlattýðýna göre; cenazesine devlet erkaný sahip çýkmamýþ, baþta Hukuk ve Edebiyat fakültelerinden öðrenciler sahip çýkmýþ, bir anda aðlayarak ve koþarak Beyazýt Meydaný’ný doldurmuþlar, bir dükkandan aldýklarý bayraðý tabuta sarývermiþler... Sonra onu omuzlarýna kaldýrarak, tekbirlerle, Edirnekapý Þehitliðine taþýmýþlar...

O, bugün hepimizin kalbinde, bizi hala birleþtiriyor...