Bizzat kendi ifadesiyle anladýk ki Baþbakan, gündem belirlemedeki üstünlüðünü önemsemek bir yana bunu sürdürmek konusunda da bir stratejiye sahip. Ayrýca, bunu ifade etmekten çekinmeyecek kadar rahat...
Peki bundan memnun mu?
Biliyorum ki Baþbakan ayný zamanda gündem belirleme üstünlüðünden memnun deðil. Deðil ama kendisine bir rakip çýktýðýnda bu rekabetten geri kalacak da deðil. AK Parti’nin deðiþim çýtasýný daha yukarý çekecek, iktidarý da doðal yürüyüþü ve icraat düzeninde rahatsýz edecek bir muhalefeti kesinlikle arzuluyor. Daha açýk ifadeyle kendisini zorlayacak bir muhalefete ihtiyaç duyuyor. Bunun eksikliðini de hissettiðini da zaten her fýrsatta ifade ediyor.
Peki neden, her durumda kamuoyunun konuþacaðý ve tartýþacaðý konular sadece iktidar kanadýndan ve bizzat Baþbakan’dan geliyor?
Sebebi çok basit...
Çünkü bugün gündem belirlemenin temel dinamiði deðiþimdir. Deðiþimin ruhuna deðmeyen hiçbir cümlenin ve çýkýþýn anlamý yoktur. Bu yüzden muhalefet de medya da gündem belirleyemiyor.
Her iki grup da deðiþimden öcü gibi korkuyor. Ayak uydurmak veya benimsemek þöyle dursun, hala deðiþimin bir mucize ile sonlanacaðýna ve eski güzel günlerin geri geleceðine inanýyor.
Türkiye’nin ana meselelerini tek tek sayalým, iktidarý da sonuna kadar eleþtirelim ama sýra kýyaslamaya geldiðinde baþta CHP olmak üzere, MHP, BDP vs. hepsinin demokratikleþme ve yenilenme kapasitesi iktidarýn kat kat aþaðýsýnda kalýyor. Kalýnca da gündemi sabah -akþam Erdoðan belirlemeye devam ediyor.
Birisinin gündem belirleyebilmesi için sözünün merak uyandýrmasý ve illa da devamlýlýðýnýn olmasý þarttýr. Bu özellik sadece Erdoðan’da var...
Muhalefet ve özellikle CHP sadece çýtayý AK Parti’nin bir sýra üstüne çýkararak gündem yaratabilir, kendinden bahsettirebilir.
Yenilikçi ve deðiþimci olmayan bir unsur; ister siyasi parti olsun ister medya asla gündem belirleyemez. Temel þart, deðiþimin içinden konuþmaktýr. Erdoðan bunu biliyor ve iletiþimini ustalýkla yönetiyor. Medyanýn en az yarýsý deðiþimden korktuðu için, muhalefet de zaten o semtten hiç geçmediði için Erdoðan’ýn gündem belirleme tekeli kýrýlamýyor.
CHP nasýl daha demokratik olmadan AK Parti’yi aþamazsa, medya da daha demokrat olmadan gündem üstünlüðünü Erdoðan’dan alamaz.
Yine de vaziyet o kadar umutsuz deðildir. Biraz dikkatle bakýlýrsa ve çýtayý yükseltme cesareti varsa, hem muhalefet için hem de medya için fýrsat çok...
Üç örnek veriyorum.
1-) Anayasa... Hep beraber baþta iktidar partisi olmak üzere bütün partilere yüklenelim ve yeni anayasa için onlarý zorlayalým. Birkaç haftada anayasayý bitirtelim.
2-) Kürt sorunu... Gündem hala iktidarýn elinde ve bir yere kadar bu anlaþýlabilir. Sonuçta adým atmasý gereken iktidar partisidir. Ama isterse CHP gündemi belirleyebilir. Saman alevi gibi sönen 10 maddelik paket fiyaskosunda olduðu gibi deðil ama... Zincirlerini kýrar, ana dilde eðitim baþta olmak üzere bu sorunun çözümü ne gerekiyorsa onu söyler, hava deðiþir. Medya da son açýklamalarý yapan Beþir Atalay,Mahir Ünal gibi iktidar sözcülerinin fikri takibini yapar. Sorunun çözümü için hem iktidarý hem muhalefeti zorlar... Ortalýk hareketlenirken, ülkenin en kanlý meselesi için çözüm perspektifi bir kez daha açýlýr.
3-) 28 Þubat... Nedense medyada bir kesim 28 Þubat’ýn adýný aðzýna almaktan kaçýnýyor. STAR, Yeni Þafak, Sabah, Zaman, Taraf, Türkiye, Bugün gibi gazeteler Ergenekon sürecinde çok iyi çalýþtý, baþarýlý bir sýnav vererek Türkiye’nin arýnmasýna büyük katký saðladýlar. Þimdi de 28 Þubat gündemde. Bu gazetelerin dýþýndaki gazeteler de 28 Þubat’a el atsýnlar. Davanýn takibini yapsýnlar, gerçek sorumlularýn ortaya çýkmasý içini habercilik yapsýnlar. Ýþin hakký verilirse gündem alt üst olur. Ýnanýn Erdoðan’ýn en sansasyonel sözleri bile gölgede kalýr.