Gündemi talan ettirmemek

Yıl 1995, Altınoluk dergisinin Aralık sayısında bir kapak dosyası hazırlamışız. Başlık “Gündem duyarlılığı.” Dergi okuyucusuna “Müslüman, gündemini talan ettirme” diye seslenmiş. 

Gündemi talan ettirmemek, devletlerin, toplumların, hatta tek insanın en temel hassasiyeti. Ortadoğu’da bir İslam ülkesi olarak “Gündemi talan ettirmemek” belki de şu anda, en duyarlı olmamız gereken konu. Aynı hassasiyet, tüm Ortadoğu ülkeleri için, tüm İslam toplumları için hayati mesele. Şu an yaşanan gelişmeler içinde de, Türkiye’nin kendine özgü bir “Gündem hassasiyeti” sergilemesi, kendine özgü bir “Ortadoğu rasyonali” oluşturması kadar tabii bir durum olamaz. Küresel güçlerin de bir hesabı var, Türkiye’nin de. Bunu özellikle iç kamuoyunun idrak etmesi son derece önemli. Bugün burada, 1995’teki yazımın bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım, gündem savrulması yaşama riskine karşı bir uyarı görevi ifa eder:

“Gündem, bir insanın, kendisi için problem edindiği, çözme gereği duyduğu, çözünceye kadar huzur hissetmediği mesele veya meseleler dizisidir. Aşılmasını düşündüğü bir engel veya ulaşılmasını zaruri gördüğü bir hedeftir. Gündem duyarlılığı, kişinin ve toplumların, uğruna güçlerini tasarruf edecekleri önceliklerini sağlıklı belirleme kaygısıdır. Gündem duyarsızlığı ise güçlerini talan ettirmeye hazır bir yaklaşımın ürünüdür. Her galibe, her hakime hizmet vermeye hazır bir köle yaklaşımıdır.

Gündem duyarlılığı, en başta, gündemin kimler tarafından belirlendiğini kavrama hassasiyetidir. O da, çözmek için boğuştuğunuz veya güçlerinizi seferber ettiğiniz meselenin, kimlere hizmet ettiğini sormakla anlaşılır. Her soru bir bakış açısının ürünüdür. Öyleyse gündeminize girmiş olan konuya doğru soru sormaktır önemli olan.

Kişi veya toplumlar, gündemlerini ya kendileri belirler ya da önlerine başkalarının belirlediği gündemler konur. Kim kimin gündemini belirliyorsa, o onun zihnî ve fizikî melekelerini, kendi hedefleri istikametinde kullanma vasatını oluşturmuş demektir.

Bazen kişi ve toplumlar kendi gündemlerini belirlerken bile öncelikleri kaybedip, kendi gündemlerini, başkalarının gündemine eklemlemiş olabilirler. Yani kendi amaçlarına hizmet ettiklerini düşündükleri anda bile, başkalarının değirmenine su taşıyabilirler.

Gündem hırsızları vardır. Gündemi çaldırmak, sizin önceliklerinizi başkalarının belirlemesi demektir. Adeta, önünüzdeki öncelikler listesi alınmış, yerine bir başka duyarlılığa göre hazırlanmış bir değişik liste konmuştur. Zihnî melekelerin sağlıklı işlemediği, insanların ve toplumların zihinsel teşevvüşler yaşadığı ortamlarda, gündem çalınması gayet olağan bir hadisedir.

Bazen de gündeminiz kayabilir. Başkasının gündemini kendi gündeminiz zannedersiniz. Kendi gündeminizi yeterli şuur ortamında belirlememişseniz, zihnî bir kayma ile farkları kaybedersiniz ve gündemler yer değiştirebilir. Kendi gündeminiz için çaba gösterdiğinizi sandığınız halde, bir türlü çözülmesi gerekli problem çözülmez, belki daha da büyür. Gizli bir el alır, sizin emeklerinizi, başka gündem hesabına intikal ettirir. Bu, kendi hesap numaramız yerine, başkasının hesabına para yatırmaya benzer.

Gündemsiz kalmak, ancak başıboş, boş yere yaratıldığını sanan insanlar için söz konusu olabilir. Aslında gündemsiz varlık yoktur. Bir hayvanın bile gündemi, o günün yiyecek içeceğini bulmak, kendini korumaktır, insanın gündemi de, bazen o çerçeveye kadar inebilir. İnsan, yaratılış gayesinin farkına vardıkça gündemi büyür, zenginleşir, ulvileşir. İnsan yaradılış gayesinden uzaklaştıkça gündemi küçülür, hayvani boyutlara indirgenir.

Gündemle, içinde yaşanan zaman arasında yakın alaka vardır. Gündem, belirli bir zaman çerçevesine göre çözümleri öngörür. O yüzden, gündemin belli zamana denk düşen bölümünü iyi çerçevelemek gerekir. Yüz yılın gündemini bir yıla sığdırmak mümkün olmadığı gibi, üç yılın gündemini yüzyıla yaymak da, sağlıklı değildir. Birisi, taşıyamayacağı yükün altına girmek, sonuçta da hüsranı ve bozgunu yaşamayı, diğeri ise acilen çözülmesi gerekli meseleleri uzun zamanlara yayıp, sürekli çözümsüzlükler içinde bocalamak gibi sonuçta gündemsizliğe varan bir lakaydiyi getirir.

Gündemin kısa vadelisi olur, uzun vadelisi olur. Öyleleri vardır ki, kişinin gündelik hayatı içinde eriyip gider. Bir not’luk bile ayrıcalığı yoktur. Öyleleri vardır ki, ayağına dolanır, geçer ve huzur duyarsın. Öyleleri de vardır ki, bir ömür boyu kök söktürür, ödülü bir başka dünyaya kalır.

İnsanın tek başına gündemleri olur, cemaat gündemleri olur, ümmet gündemleri olur.

Gündemi ayıklamak, o yüzden, her anın zaruri görevidir. Gündemi ayıklamak, gündemi sağlıklı hale getirmektir.”