Günlerin götürdüðü ve getirdiði...

MHP lideri “Her vatan evlâdý cumhurbaþkaný olabilir, ama Tayyip Erdoðan olamaz” demiþ... Bir meslek büyüðümüz de, Ak Parti seçimden baþarýyla çýktý diye Tayyip Erdoðan’ýn Türkiye’yi ‘Enver Hoca’nýn Türkiyesi’ yapmasýna izin vermeyeceklerini yazdý...

Türkiye böyle garip bir ülke. Gýdasýný demokratik sistemden alan bir siyasi partinin lideri, sonuçta halkýn hakemliðiyle belirlenecek bir makam için, ‘tek seçiciliðe’ soyunmayý kendinde hak olarak görebiliyor; son zamanlarda kendisine ‘Tayyip Erdoðan karþýtlýðý’ kariyerini münasip gören ‘liberal’ yazar da, MHP lideriyle ayný çizgide buluþabiliyor...

Eski günler olsa, onlarýn istedikleri sonucun alýnabilmesi, yani birinin Çankaya’ya halka raðmen çýkmasýný saðlamak mümkün olabilirdi.

Arnavutluk’ta Enver Hoca’nýn oluþturduðuna çok da uzak olmayan bir siyasi yapýsý vardý ülkemizin çünkü...

DP’nin iktidarýna son veren 1960 darbesi sonrasýnda dönemin askeri cuntasý içerisinde yer alanlar da “Halkýn benimsediði biri cumhurbaþkaný olamaz” görüþüne sahiptiler. O günün Tayyip Erdoðan’ý hukuk allâmesi Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Baþgil’di. AP listesinden Samsun’dan baðýmsýz senatör seçilmiþti Baþgil; cumhurbaþkaný adayý olduðu duyulunca, askerler, sözlü ve fiziki tacizle Meclis’e girmesini engellediler...

Onun cumhurbaþkanlýðýný önleyen askeri kadrodan bazýlarý daha sonra parti kurup halktan oy istediler...

“Türkiye’yi Enver Hoca’nýn Arnavutluk’una döndürmeyeceðiz” görüþünün sahibi yazar, 1970’li yýllarda, Türkiye’yi Enver Hoca’nýn Arnavutluk’una döndürmek isteyen bir kadronun basýndaki temsilcilerindendi. Gazetesi askeri darbe zorlayan yayýnlar yapýyor, kendisi saðda-solda mýsýr patlatýr gibi bombalar patlatanlara erketelik görevi yerine getiriyordu.

Gerçi zorladýklarý darbeyi gerçekleþtiremediler, darbe bombasý ellerinde patladý; ama içinde yer aldýðý ‘Devrim’ örgütü, cumhurbaþkanlýðý seçiminde cuntanýn önemli bir ismini sivilleþtirip Meclis’e aday sunarak þansýný bir kez daha denedi.

Ýstedikleri cuntacýyý seçtiremedilerse de, bir askerin Çankaya’ya çýkmasýný saðlayabildiler...

Ülkemiz bu tür ayak oyunlarýnýn mümkün olabildiði dönemlerde Enver Hoca’nýn Arnavutluk’unu andýrýyordu. Birileri, büsbütün oraya benzeyelim diye, kýlýç gibi kullandýklarý kalemleriyle, bombaya dönüþtürdükleri manþetlerle bayaðý faaldiler...

Halkýn siyasete aðýrlýðýný nihayet koyabildiði bugünlere, dýþtan zorlamalar ve zorbalýklarla millet iradesinin kýrýlabildiði dönemlerden geçerek geldik.

Onlara kalsaydý, 2007 yýlýndaki cumhurbaþkanlýðý seçiminde, Ak Parti, kendi adayýný cumhurbaþkaný seçemeyecekti. Allem edildi, kallem edildi, medyadan açýlan yaylým ateþe, internet muhtýrasýyla askerler destek çýktý, CHP’ye müracaat ettirilen ‘367’ garipliði için Anayasa Mahkemesi kullanýlarak ‘sivil’ birinin cumhurbaþkaný seçilmesi engellenmek istendi.

Yaptýlar bunu, hepimizin gözünün içine bakarak yaptýlar hem de...

1960 darbesi sonrasýnda uygulanan sözlü ve fiziki tâciz zorbalýðý, 2007 yýlýndaki seçimde, parti baþkanlarý üzerinde denendi ve garip 367 kararýnýn etkili olmasý saðlandý. Referandumla halkýn seçtiði cumhurbaþkaný modeline o belâ bir daha yaþanmasýn diye geçtik...

MHP lideri de bunlarý bilir, kýdemli yazar da; eski günleri özlerler de... Ancak ne çare, artýk tek hakem millet...

Tehdit savuracaklarýna, halkýn benimseyebileceði bir aday bulmaya çalýþsýnlar...