Güruh Hariç, Herkes Gerçeðin Farkýnda..!

Ýlk olarak 1997 yýlýnda bir kýsým yakýn arkadaþ gurubumuzla Filistin ziyaretinde bulunmuþtuk…

Dört günlük olarak planlanan ziyaretin ana hedefi Mescidi Aksa’da Cuma namazý ve terör devleti Ýzrail’in kapalý hapishaneye çevirdiði, kendi topraklarýnda mahpus Filistinli kardeþlerimizi ve sürdükleri hayat þartlarýný yakýndan müþahede etmekti..!

Terör devletinin kuþatmalarý sebebi ile Filistin topraklarýna ulaþým tercihleri kýsýtlý olduðu için Yeþilköy havalimanýndan kalkan uçak Tel Aviv Ben Gurion havalimanýný kullanmak durumunda kalýyordu... Oradan, dede topraðý iþgal edilmiþ bir torunun karmakarýþýk ruh haliyle kadim medeniyet þehrimiz Kudüs’e geçip otelimize yerleþtik...

Ýþgalin verdiði hüzünle okunduðu hissedilen sabah ezaný ile kalkarak namazý kýlmak üzere mahzun Mescidi Aksa’ ya geçip az sayýdaki cemaate uyduk, namazýn ikinci rekât rükûundan kalkýnca eller semaya açýlarak yapýlan dua Rabbe miraca açýlan bir aralýk niteliðindeydi… Gerçek kuvvet ve kudret sahibine münacat ederken baþta terör devleti Ýzrail ve bütün zalimlerin bir sivrisinek kadar bile hükmü olmadýðýný hissettik…  Ama, zalime galebe çalmada bütün mesele Rabbin tarif ettiði gibi bir Müslüman olup tek yürek olmaktan geçiyordu… Ve en kýsa zamanda emrolunduðu gibi Müslüman olmayý baþarabilmek için dualar edip niyazlarda bulunduk..!

Ýstanbul’dan geldiðimizi anlayan cemaat parýldayan gözlerle ve heyecanla yanýmýza gelip bizlerle musafaha yaptý. Cemaatin büyük bir çoðunluðunun ya ana, ya da baba tarafýndan bir Osmanlý baðý olduðunu anlatmaya çalýþmasý ve bu durumdan duyduklarý gururu tarif etmek gerçekten de çok manidar..! Hele 16-17 yaþlarýnda genç bir delikanlýnýn, biraz da kýzgýnlýkla, milli olarak vasýflandýrdýðý Erbakan Hoca’nýn,  batý tarzýndaki Tansu Çiller’le yapmak durumunda kaldýðý REFAHYOL koalisyonunu eleþtirmesindeki samimi hali  Türkiye’deki siyasi geliþmeleri ne kadar yakýndan takip ettiklerini izah eden çok önemli bir göstergeydi..!

O gün Kudüs’ü Þeriften El Halil þehrine geçtik. Halilürrahman Hz. Ýbrahim’in kabrinin de içinde bulunduðu Hz.Ýbarihim mescidine geldik… 1994 yýlý Ramazan ayýnýn 15’i , Cuma Günü sabah namazýnda mescide gelen terör devleti vatandaþý iki ziyonistin, ilk rekat secdesine varmýþ cemaatin üzerine makinalý tüfekle sürekli ateþ ederek gerçekleþtirdiði  ve o katliamý takip eden olaylar sebebi ile de toplam 67 masum Filistinlinin katledildiði,  o meþhur El Halil katliamýnýn yapýldýðý mescid..!

Belki de en son teknoloji ile korunan bir hapishanede olmayan güvenlik kulvarlarýndan geçtikten sonra girebildiðimiz Ýbrahim Mescidi 94 katliamýndan sonra bir ceza gibi tam 8 ay kapalý tutuldu. Bu süre içersinde mescidin içi kameralarla donatýldý. Çevresinden baþlayarak alýnan güvenlik tedbirleri ile bir askeri karargâh görüntüsü veren mescidin içerisinde Yahudilerin girmesine de müsaade edilmeye baþlandý. Yahudilere ayrýlan bölüm ger geçen gün geniþletilip, Müslümanlara ayrýlan bölüm daraltýldý. Mescide gelen Yahudiler yüksek sesle konuþup sözde dualar ederek Müslümanlarýn namaz kýlmalarýný zorlaþtýrmaya çalýþtýlar. Klasik terör devleti yýldýrma politikasý gereði benzer çeþitli uygulamalara sahne oldu Ýbrahim mescidi…

Yoðun güvenlik duvarlarýndan, çok zorumuza giden terörist iþgalci devletin terörist askerleri ile cedelleþmeye varan münakaþalarla mescide girdiðimizi hatýrlýyorum…

Bitkindi Ýbrahim mabedi ve göðsünde namahrem eli vardý..!

Utanç, eziklik, sahiplenme, hýrs ve nefret duygularýyla harman bir vaziyette bakýnýrken mihrabýn bir saf arkasýnda Allah’ýn kitabýna sýðýnmýþ bir ihtiyar gözüme çarptý. Çýkarttýðýmýz patýrtý ile dikkati daðýlan ihtiyar yüksek tonajlý bir gemi gibi aðýr aðýr arkasýna dönerek bize baktý, konuþmalarýmýzdan Türk olduðumuzu anladýðýný hissettim, kendisini zorlayarak arkasýna, bize bakmaya devam etmesini bir davet kabul edip gidip yanýna çöktük..!

Bizde Ýmam Hatipten kalma Arapça ile ve Osmanlý vatandaþlýðýndan kalma kýrýk bir Türkçesi olan asýrlýk ihtiyar dede ile kýsa bir hoþ beþ ettik..!

Ýstanbul kokumuzu teneffüsten aldýðý güçle; oðlum, benim annem Kasýmpaþalý, dedi..!  Babam  rahmetli de Osmanlý Yüzbaþýsýydý, ben de Osmanlýðý kütüðüne kayýtlý bir Devleti Ali vatandaþýydým, diye de ekledi gururla..!

Ve zorla ayakta tutmaya çalýþtýðý ümitle; Osmanlý’dan sonra iki yakamýz bir araya gelmedi, dedi… Kendi kendimizin gücünü yedik bitirdik, bu saatten sonra yapacaðýmýz en önemli þey, yarýn uzanan bir el olursa o ele karþýlýk vermek için burada hayatta kalmak..!  

Ve tek umudumuz, Allah’ýn izniyle siz ’siniz, dedi..!  Þimdi büyük ihtimalle o Devleti Ali vatandaþý ihtiyar dede Rabbine kavuþmuþtur, ama torunlarý terör devletine karþý hayatta kalma mücadelesine devam ediyor..!

Terör devleti Ýzrail’in Filistinlilerle uðraþmasý, onlarý katletmesi iþin görünen tarafýdýr..! Ýzrail’in esas korkusu, bin türlü kumpas ve Ýngiliz yardýmýyla O topraklarý elinden aldýðý Ýstanbul milletidir..! Ve terör devleti Ýzrail’in dilinden ancak Ýstanbul merkezli medeniyetin çocuklarý anlar..!

Bu tarihi gerçeði baþta terör devleti  Ýzrail olmak üzere bütün ilgili güç odaðý taraflar ve merhamet  medeniyeti çocuklarý farkýndadýr..!

Onun için bütün odaklar el birliðiyle, Amerikalý hocasýyla, diktatör þirini monþeriyle, medeniyet çocuklarýna çelme takýlmaya çalýþýlmaktadýr..!

Ýbrahim mescidindeki ihtiyar Osmanlýnýn hayali, zamanýn ruhuna uygun bir þekilde gerçekleþeceði günler hiç bu kadar yakýn olmamýþtý..!  Zulmün zirvesi aydýnlýðýn habercisidir..!

Vesselam..!