Gururlandıran tablo

Salgın sebebiyle yardım talep eden 100 ülkeden 40’ına yardım elini uzatmış olması ve diğerleri için planlama yapıyor olması, Türkiye’nin gururudur.

Bir yandan salgınla mücadele edip öte yandan başka ülkelere yardım eli uzatması bu ülkenin tarihten günümüze uzanan insanlığının ve âlîcenaplığının da bir nişânesi olsa gerek.

Osmanlı’nın İrlanda’ya yaptığı yardımı konu edinen son yazım beklentimin üzerinde olumlu tepki aldı.

Ben sayısız örnekten bir tanesine temas etmiştim. Harf karakteri itibariyle sınırlı bir makalede de daha fazlasını yazamazdık.

Fakat meslektaşımız Murat Bardakçı dünkü yazısıyla Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin yabancı ülkelere yaptığı yardımlardan bazılarının belgelerini yayınlayarak bence çok önemli bir hatırlatma yaptı.

Önce şunu söylemek isterim.

Bizim tarihimiz ne cumhuriyetle ne de Osmanlı ile başlamıştır. Millet olarak Orta Asya’ya kadar gidebiliriz. Ama biz şu anda Anadolu’da yaşadığımız için bu toprakların bize yurt olduğu tarihi başlangıç olarak almak isterim.

Alpaslan’dan Gıyaseddin Mesud’a, Osman Gazi’den Vahıdüddin’e, Mustafa Kemal’den Erdoğan’a kadar geçen bütün sultanlar, padişahlar ve cumhurbaşkanlarını - kimilerinin politikalarını benimsemesem de- tarihimin önderleri ve liderleri olarak kabul ederim.

Dolayısıyla Cumhuriyet döneminde başka devletlere yapılan yardımlar bu ülkenin vatandaşı olarak beni de gururlandırır, onurlandırır.

İşte o gururlandıran örneklerden bir kaçının belgelerini “Avrupa’ya yardım göndermenin adı ‘insanlık’ ve ‘âlîcenaplık’tır.” başlığıyla yayınlayan meslektaşımız Bardakçı sadece ikisinin açıklamasın yapmış diğerlerinin belgelerini yayınlamıştı.

Her ne kadar Bardakçı, ‘ Belgeler rahatça okunabilecek vaziyette oldukları için bunları ayrıca metin haline getirmeye gerek görmedim.’ demişse de hoşgörüsüne sığınarak ve teşekkür ederek o belgelerin mahiyetlerini birer satır ile açıklamak istiyorum.

Devletimiz, 1938’de Çin’e 1 milyon metreküp aşı; 1941’de Yunanistan’a 10 bin şişe tetanos serumu göndermiş.

1942’de yine Yunanistan’a ihraç edilmesi yasak olmasına rağmen, hastalıkların dezenfektesinde kullanılacağı gerekçesiyle tonlarca kömür, mazot, sabun, süzülmüş petrol, rafine edilmiş yağın Yunanistan’a ihraç edilmesine izin vermiş!

1947’de sel felaketi sebebiyle İngiltere’ye; 1951’de su baskını sebebiyle İtalya’ya tonlarca yardım göndermiş.

1954’de yaşanan sel felaketi sebebiyle Irak’a 50 ton buğday, 1970’te yine sel felaketi sebebiyle Tunus’a 1 milyon 250 bin liralık yardım göndermiş.

1970’te Bosna’ya 120 bin ton buğday; 1979’daki kuraklık sebebiyle Etiyopya’ya 5 bin ton buğday; 1987 de Bangladeş’e 250 milyon liralık gıda yardımı yapmış.

1990’da Azerbaycan’a 385 milyon liralık; 1991 de Kuveyt’e gıda ve ilaç; 1991’de Irak’a bir milyon liralık gıda ve ilaç; 1992 de Rusya’ya gıda ve ilaç; Gürcistan’a gıda ve ilaç ; Kırgızistan ve Tacikistan’daki sel ve deprem sebebiyle değişik yardımlar gönderilmiş.

2003’te Pakistan’a sel felaketi sebebiyle 100 milyon dolar; 2004 de Afganistan’ın imarı için bir milyon dolar; 2004 yılında Moldovya’ya 2 bin ton motorin hibe edilmiş!

2015’de ebolayla mücadele eden Afrika Birliği’ne bir milyon dolar, yine ebolayla mücadele için BM’deki çok ortaklı emanet fonuna bir buçuk milyon dolar yardım etmiş!

Yoruma hacet var mı?

Bugün de İngiltere dâhil çok sayıda Avrupa ülkelerine yapılan yardımlar bu ülke vatandaşının göğsünü kabartmalıdır.

Ülkenin başında sırf Erdoğan var diye bu insani politikaları eleştirmenin sahibine bir şey kazandırmayacağını hatırlatmama bilmem gerek var mı?