Geçen gün Üsküdar'da, Yeni Akit yazarlarından Kenan Alpay kardeşimle karşılaştım.
Onunla cadde kenarında ayaküstü sohbet ederken, onun yaşlarında bir vatandaş, 'Aaa, ben sizi ekranlardaki tartışmalardan tanıyorum.' dedikten sonra eleştirilerini de sıraladı ve 'Ben taraf değilim, tarafsızım. Tamam, iktidarı savunuyorsunuz, ama, muhalefet kanadının hiç mi haklı olduğu taraf yok, onları niye söylemiyor ve iktidarı niye eleştirmiyorsunuz?' dedi.
Kenan, gayet sâkin bir şekilde karşılık verse de, muhatabı, pek tatmin olmuyor gibiydi. İster istemez devreye girdim. 'Kardeşim; bırakalım, başkasını, bizzat Tayyib Bey, daha geçenlerde, 'Yanlış yaptıklarımız olabilir, hattâ hatalarımız da olabilir, olmuştur da. Ama, iyi niyetimizden halkımızın şüphe etmeyeceğini düşünüyorum.' gibi bir konuşma yaptı. Bu yetmiyor mu? Üstelik, Kenan Bey, o tartışma programlarına sizin gibi tarafsız olarak değil, iktidar tarafını destekleyen kişi olarak davet edildiyse, bu sözden daha ileri ne söyleyebilir? Ve karşı taraftakiler, el birliğiyle, iktidarı yıpratmaya çalışırken, Kenan Bey de mi onlarla aynı ağzı kullansın ve kendi tarafına mı ok atsın? Siz de tarafsız olmayın, tarafınız olsun, tarafsız olan bertaraf olur.' kabilinden bir şeyler söyledim.
Muhatabımız daha fazla bir şey söylemedi, ayrıldı yanımızdan.
*
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatî, katıldığı bir TV programında son ekonomik çalkantılar konusunda, '(...)Büyük yatırımcılar değil, her zamanki gibi küçük yatırımcılar çarpıldılar.' demiş.
Çünkü, 'Ne de olsa, dolar daha da yükselecek, elimizdeki paraları hemen dolar'a çevirelim' diye döviz bürolarına koşanların ekseriyeti, küçük yatırımcılar.
Halbuki, dolar fiyatında 8-9 liradan 18 liraya varan o tırmandırmalar yaşanırken, Tayyib Bey, son 50 yıl boyunca ülkede hükûmetleri düşüren-değiştiren siyasî manevralarıyla ün salan, 'TÜSİAD Başkanları'nı hedef alarak yaptığı konuşmasında, 'Geri çekilmeyeceğiz. Başaramayacaksınız.' dediği zaman, büyük kazanç hesaplarının rüyasına yatan o küçük yatırımcılar uyanmalı ve döviz bürolarına değil, büyük paraları olmayan ve ekonomik açıdan kendilerinden daha zayıf olan ve amma sıkıntılarına rağmen milyonların safında yer almalıydılar. Çünkü, bilmeliydiler ki, Tayyib Erdoğan, böylesine kesin mücadelelere girdiği zaman, halk ona daha çok güveniyor.
Tecrübeyle sâbit.
Nitekim, Tayyib Bey'in o sert konuşmasından sonra, bir anda 18 liradan 12 lira civarına bir geri çekilme olunca, bu kez de 'Mahvolduk!' feryadları başladı, o taife arasında.
*
Halbuki aynı günlerde sâde vatandaşlardan on milyonlarcası, 'Tayyib Baba'yı sıkıştırıyorlar, ama, o, Allah'ın izniyle bu oyunu da bozar.' diyerek Tayyib Bey'e güvenlerini belirtiyorlardı.
Burada ders alınacak çok ilginç hususlar var.
Tayyib Bey değil de, meselâ muhalefetten birilerinin onun makamında olması halinde, halk kitleleri, muhalefetten hangi 'lider'e, böylesine bir itimad ile bağlanabilir ve her ihtimali taa baştan göze alabilirlerdi?
Söyleyebilir miyiz?
Bu sözümüzle, Tayyib Bey'i kusursuz-hatasız saydığımız zannedilmemeli. İnsan olarak, elbette yanlış ve hattâ hatalar yapabileceklerini bizzat o da söylüyor, sık sık. Ki, 2-3 sene önce de, kendisine yapılan övgülere karşı, Birlik Vakfı'nın Sultanahmed'deki iftar yemeğinde, 'Kardeşler, hatasız insan tipi oluşturmayın.' ikazında bulunmuştu.
Evet, içinde bulunulan zor şartlar içinde, birilerimize hata olarak gözüken, başkalarına göre tercih edilebilecek en ehven çareolarak görülebilir; bu da unutulmamalı.
*
Bu arada, İP Gn. Başk. Meral Hanım'a da birkaç cümleyle değinelim:
Kendini bilmez bir m. Vekiliniz, -resmî kayıtlara göre- bir Şehid'in kız kardeşi olan birisine, en galîz, en çirkin kelimelerle, küfretmişti.
O alçaklık karşısında sus-pus oldunuz. Üstelik de bu hususta daha bir hassas olması gereken birisisiniz.
Hayret ki, hayret!..
*
İP Gn. Başkanı'nın 'Pişkin Teyze' rolünü sevdiği anlaşılıyor.
Çünkü, bir zamanlar, Merkez Bankası Başkanlığı'na getirildiğinde, mütevâzı' bir görüntü verdiği için üzerinde sempati hâlesi oluşan ve amma şimdi İP'ten m.vekili olan Durmuş Yılmaz isimli kişinin, 'Bu bir alım fırsatıdır, dolar yeniden yükselecek" şeklindeki ve ihanetle bile suçlanabilecek sözlerine karşı da Meral Hanım yine duvar kesildi, âdetâ.
Halbuki, o m.vekiline, en azından, 'Siz n'aptınız, Durmuş Bey? Siz, Merkez Bankası Başkanlığı makamında bulunmuş ve M.Vekilliği'nizi de o makamda bulunmanıza borçlu bir eski yüksek bürokrat' olarak, o sözlerinin sıradan bir beyânat olmayacağını nasıl kestiremezsiniz?' diyebilirdi; demedi- diyemedi.
Unutulmasın ki, 20-25 sene öncelerde de, bir başka Merkez Bankası Başkanı'nın, dolar karşısında liranın devalüasyonunun/ değerinin düşürülmesi kararının alınmasından birkaç saat önce, banka'lardaki 'lira'larını çekip, dolar satın aldığı çok sonra anlaşılmış ve mahkûm da olmuştu. Durmuş Yılmaz bey de, başkalarını dolar satın almaya teşvik ederken, kendisi almadıysa, bir provokatör/ tahrikçidir; aldı ise, o zaman da... (...)!
Netice itibariyle bir daha söyleyelim, halkın büyük kesimleri, kızgınlıkla Tayyib Bey'i bile suçlasalar, yine de en fazla ona güveniyorlar, çareleri onun bulacağından umutlular.
Çünkü, böylesine çapsız, sorumsuz ve ahlâkî değerleri kaale almayan bir muhalefetle karşı karşıya bulunması, Tayyib Bey'e olan güveni ve amma, yükünü de daha bir ağırlaştırıyor.
*