BM Güvenlik Konseyi Cuma günü toplanarak Suriye üstüne varýlan Viyana mutabakatýný destekleyen 2254 sayýlý kararý oy birliðiyle aldý. Genel Sekreter’in süreci takip etmekle görevlendirildiði dokuz giriþ, 16 operasyonel paragraftan oluþan kararýn soruna çözüm üretip üretemeyeceði þüpheli. Kararýn olumlu yönü Suriye üstüne ilk kez bu kadar kapsamlý bir karar alýnýyor ve ilk kez böylesine geniþ bir uzlaþma zemini oluþturuyor olmasý.
Olumsuz yönüyse, kararýn herhangi bir müeyyide ile desteklenmemesi, taraflarýn yol haritasýna uymamasý halinde herhangi bir yaptýrým öngörmemesi. Uygulamasý büyük ölçüde iyi niyete, daha doðrusu siyasi tercihlere býrakýlmýþa benzer. Bir de bu kararla Rusya’nýn ve destek olduðu Baas rejiminin elinin çok daha güçlendiðini söylemek mümkün. Umarýz kararla öngörülen geçiþ ve nihai bütünleþme Rusya ya da Ýran’ýn bölgesel ihtiraslarýnýn kurbaný olmaz.
***
Yine de Türkiye baþta olmak üzere herkesin kararý ciddiye almasý ve baþarýya ulaþmasý için desteklemesi gerekiyor. Esad’ý sevsek de sevmesek de, Suriye’deki yýkýmdan sorumlu görsek de görmesek de bu ülkenin, dolayýsýyla da bölgenin istikrara kavuþmasý için 2254 sayýlý karar önemli bir imkan. En azýndan Suriye sorununa þöyle ya da böyle taraf olmuþ olan ülkelerin üstünde mutabakata vardýðý noktalarý yansýtýyor.
Bu imkaný kullanamazsak, bölgenin ve belki de dünyanýn çok daha büyük krizlere sürüklenmemesi imkansýz. Unutmayalým ki Rusya’nýn müdahalesi, uçak düþürme olayýndan baðýmsýz olarak bütün dengeleri deðiþtirdi. Rusya artýk bu bölgeye kalýcý olarak yerleþti. Tahran, Baðdat, Þam ekseninde zimmi bir ittifak zinciri kurdu. PKK’ya göz kýrpmaya, Hizbullah’la ayný stratejik öncelikleri paylaþmaya baþladý.
Uçak düþürme krizi sadece süreci hýzlandýrdý, alýnmasý gereken kararlarý kolaylaþtýrdý. Türkiye’nin çýkar ve beklentileriyle kendi stratejik önceliklerini dengelemeye çalýþacak olan Rusya 24 Kasým’da düþürülen uçakla üstündeki yükten kurtuldu. Artýk karar vermeden önce çok düþünmek zorunda deðil. Zaten ne yapacaðýný da açýkça ortaya koydu ve Suriye semalarý üstünde veto hakkýný kullandý.
Þimdi Baðdat’ý doðrudan ya da dolaylý yollardan teþvik edip Türkiye’nin Irak’taki aðýrlýðýný azaltmaya çalýþýyor. Musul kurtarýlacaksa Türkiye tarafýndan kurtarýlmasýn istiyor. Önceliði Rusya ile iliþkilerini rayýna koymak, dolayýsýyla da Suriye’de istikrarý saðlamak olan Washington da Irak konusunda bariz bir þekilde Türkiye’nin yanýnda deðil karþýsýnda yer alýyor. Belli ki Ýran’ýn bölgedeki etkisinin artmasý da onlarý pek endiþelendirmiyor.
Daha önce de yazdýðým gibi Türkiye’nin bundan sonra hedef küçültmesi kaçýnýlmaz. Bizim ittifaklarýn bu kadar kaygan, büyük güçlerin birbiriyle bu kadar uyumlu çalýþtýðý bir zeminde oyun kurucu ya da oyun bozucu olabilmemiz zor. Artýk geriye yaslanýp soluklanma ve her þeyi yeniden düþünme zamaný geldi. Gerekirse Irak’tan asker çekmeyi de düþünmeli, çekilmeyi yenilgi olarak görmemeliyiz.
Yenilgi Türkiye’nin kaldýramayacaðý bir yükün altýna girmesi, Irak’ta Irak’a raðmen DEAÞ ile savaþmasý ya da daha da kötüsünün baþýna gelmesi olur. Bana kalýrsa Türkiye’nin bundan sonra güvenliðini doðrudan tehdit eden sorunlara, onlarla nasýl baþ edebileceðine yoðunlaþmasý gerekiyor. PKK bizim için gerçekten de DEAÞ’tan daha büyük bir tehdit. DAEÞ belki bir kaç yerde daha bomba patlatýp, canýmýzý yakabilir. Ama alan kontrolüne, özerklik ilanýna kalkýþamaz.
***
Eðer Baþika kampýnda mesele DAEÞ’e karþý savaþacak güçleri eðitmekse, býrakalým onlarý baþkasý eðitsin, DAEÞ’le baþkasý savaþsýn, DAEÞ’in hiddetini baþkasý üstüne çeksin. Biz zaten sýnýrlarýmýzý kapatarak, üslerimizi ortaðý olduðumuz koalisyona açarak üstümüze düþenleri yapýyoruz. Madem ki orada olmamýz istenmiyor, olmamýzýn, askeri ve siyasi risk almamýzýn anlamý var mý?
Türkiye’nin ana hedefi Suriye sorununun bir an önce çözüme kavuþmasý, yeni kurulacak düzenin ve Irak’ýn geri kalanýnýn DAEÞ ile mücadeleye girmesi olmalý. Eskisi gibi diplomasiye aðýrlýk vermeliyiz, sorunlar yerine çözümlerin parçasý olmalýyýz. Suriye az da olsa istikrara kavuþacak ve toprak bütünlüðü temelinde yeni bir düzenin kurulmasý mümkün olacak olursa, PKK/PYD projesi kantonlar Türkiye’nin sorunu olmaktan çýkar Suriye’nin, hatta tüm Arap dünyasýnýn sorunu haline gelir...