Bir önerim vardý: “23 Nisan’lardaki devir teslim mizansenlerine Kemal Bey’i de dâhil edelim, bir günlüðüne de olsa Baþbakanlýðý tattýralým” diye...
Bunu espri niyetine bir televizyon programýnda dile getirmiþtim.
Kötü bir espriydi, kabul...
Bazýlarý acýmasýz bulmuþlardý ama bana sorarsanýz “kötü”ydü.
Kötü espri giriþiminde bulunanlara ne yaparsýnýz? Güler geçersiniz... CHP örgütü öyle yapmadý, küçük çaplý bir linç giriþimi baþlattý: Küfürler, tehdit mesajlarý, “bak geliyoruz oraya...” kolpalarý...
Espri giriþiminde dile getirilenler bugün de geçerliliðini koruyor. Ne yazýk ki... Çünkü Kemal Bey’in bu performansla, bu siyaset etme tarzýyla seçim kazanýp iktidara gelme þansý bulunmuyor.
Nobel verebilirler (sonuçta politik bir ödüldür), kokmuþ ayakkabýlarýný aile müzelerinde teþhir edebilirler, hatta kendisini de müzeye kaldýrabilirler ama “Baþkanlýk” yaptýrmazlar... Çünkü Türk halký, gelip geleceði yer “FETÖ yancýlýðý” olan bu siyasetçiye Türkiye’yi yönetme izni vermez.
Dün, Nedim Þener’in yazýsýný okurken aklýma geldi.
Nedim Þener darbe giriþiminden iki gün sonra, yani 18 Temmuz 2016 günü, Habertürk televizyonunda yayýnlanan “Enine Boyuna” programýna katýlýyor ve þunlarý söylüyor: “Darbenin ana amaçlarýndan biri Tayyip Erdoðan’ýn öldürülmesiydi. Evet Erdoðan’dan nefret edebilirsiniz. Ama muhalefet partilerinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaþkaný’nýn hedef alýndýðýný unutmadan, sadece kýnama ya da darbeye karþý bildiriyle yetinmek yerine MHP’nin, CHP’nin taraftarlarýný sokaða çýkmaya davet etmesi gerekirdi… Tayyip Erdoðan’ý sevin sevmeyin, mesele darbeye karþý olmaktýr. FETÖ artýk harekete geçmiþ bundan sonra sizin kaybedecek hiçbir þeyiniz yok. CHP yönetiminin CHP’lileri darbecilere direnmek için sokaða çaðýrmasýný bekliyorum hâlâ.”
Bu konuþmanýn yapýldýðý günlerde (darbe tehdidi devam ettiði için) halk sokaklarda demokrasi nöbeti tutuyordu.
MHPvardý, Vatan Partisi vardý, neredeyse irili ufaklý bütün partiler vardý ama CHP yoktu.
Nedim Þener’in konuþmasý üzerine, CHP’li Bülent Tezcan programa baðlanýyor ve “Çaðrýyý bizzat ben yaptým. Darbeyi haber aldýðýmýzda üç milletvekili bizzat Meclis’e gittik” diyor ama CHP’lilere meydanlara çekmek mümkün olmuyor.
Devamýný Nedim Þener’den okuyalým: “Meðer ben 18 Temmuz 2016 günü çok hassas bir yere dokunmuþum. Baþbakan Binali Yýldýrým, 15 Temmuz’un yýldönümünde yaptýðý açýklamada CHP lideri Kýlýçdaroðlu’nun o gece kendisini aradýðýný söyledi. Baþbakan, “Meydanlara inelim” deyince Kýlýçdaroðlu, ‘Tamam insanlarý çaðýralým da, onlarýn güvenliðini kim saðlayacak...’cevabýný vermiþ. Doðrusu ‘Haksýzlýk yapmýþ olabilir miyim?’diye düþünüyordum. Ama Baþbakanýn açýklamasý, seçmenlerinin sokakta olmamasýnda Kýlýçdaroðlu’nun bu tavrýnýn etkisi olduðunu gösteriyor.”
Nedim’in yazdýklarýndan mülhem, aklýma, Kemal Kýlýçdaroðlu’nun “darbe olursa tankýn üzerine çýkan ilk kiþi ben olurum” açýklamasý geldi.
Darbe oldu...
Kemal Bey darbeye Atatürk Havalimaný’nda yakalandý. Ama sözünü tutmadý. Yani tankýn üzerine çýkmadý... “Danýþmanlarý” aracýlýðýyla darbecilere ricada bulundu, tanklarýn çekilmesini saðladýktan sonra VIP salonundan çýkýp Bakýrköy Belediye Baþkaný’nýn Yeþilköy’deki güvenli evine sýðýndý. Halk sokaklarda ölürken, o ayak ayak üstüne atýp, “güvenli ev”in konforu içinde sabaha kadar televizyondan darbeyi izledi.
Havalimaný’ndaki kontrollü kaçýþýn görüntüleri ortaya çýktýðýnda Kemal Bey’e sordular: “Hani darbe olursa tankýn üzerine çýkacaktýnýz?”
Þu cevabý verdi: “O zaman tank getirselerdi...”
Bu harikulade cevaptan yola çýkarak, yine “kötü espri” örneði sayýlacak bir öneride bulunmak istiyorum:
15 Temmuz’un yýldönümlerinde, bundan sonra, tören alanýnda bir tank bulundurulsun ve Kemal Bey’in üzerine çýkmasý saðýlansýn.
Güvenlik önlemleri de ihmal edilmesin tabii...
Çünkü Kemal Bey, ancak bir “mizansenle” darbeye direnebilir!