''Güzel Adamlar''ýn yedincisi...

Rüzgar çok hýzlý esiyor.

Biz gençken de bu kadar hýzlý mýydý? Ahirete geçen dostlarýmýza her gün bir yenisi ekleniyor, günlüklerim nerdeyse, bir taziye defterine dönüþtü. Telefonla gelen haber yüreðime hançer gibi saplandý; epeydir hasta yataðýnda, bir doðrulup bir uzanan Rasim aðabeyimizden üzüntülü haber geldi. Aðacýmýzýn en güzel yapraðý, cennete uçtu...

Usta edebiyatçý, düþünce insaný Üstad Rasim Özdenören, Hakka yürüdü. Allah rahmet eylesin. Kederli ailesine ve tüm sevenlerine baþsaðlýðý dilerim. Onu çoðu kiþi çok yönlü bir entelektüel olarak anlatmaya baþlayacaktýr, ama benim için o sýmsýcak bir baba, aðabey, arkadaþ, dostluk öznesidir, her þeyden önce... Gece dönüþ uçaðýna hýzla koþuþtururken, 'kýzým bu saatte dönülür mü' diye sorduðunda, 'Ankara'da bir akrabam yok abi, dönmem gerek' dediðimde, 'Ankara'da nasýl akraban olmaz, Ayþe Hanýmla biz neyiniz oluyoruz, haydi gidelim' demiþti mesela. Ayþe ablayla ikisinin sofrasý da sohbeti de her daim gençlere açýktý, nasýl da birbirilerini seven bir çifttiler... Benim için sýrtýmýzý güvenle yaslayacaðýmýz bir adamdý, babaydý, Asým Gültekin'in dediði gibi: Rasim Baba'ydý... Öyle bir tevafuk ki ayný gün vefat ettiler... Allah maðfiret eylesin...

Onu, Ýstanbul Hukuk Fakültesi öðrencisi iken okumaya baþlamýþtým. Bir hakimin takdir yetkisi ile, bir sanat eleþtirmeninin kritik endiþeleri arasýndaki benzeþimler üzerinden kurduðu makalenin orta kýsýmlarýnda, ikiz kardeþi olan þair Alaeddin Özdenören ile ikiz olduklarý halde farklý þekilde bisiklet sürdüklerinden bahsetmesi de bana çok etkileyici, muzip bir anekdot olarak gelmiþti. Makalenin özü; her yazarýn yazým evreninin biricik oluþu gibi, her okurun ve aslýnda kritik edicinin de, biricik bir okuma yaptýðýyla ilgiliydi... Ýþler böyle olunca deðerlendirme dediðimiz þey, asla kolay deðildi, 'takdir' yetkisi, açýk kurallarla çerçevesi çizilemediði taktirde ciddi bir kritersizlik sorunu çýkardý ortaya... Bu yüzden okuma, dinleme, anlama, adaletin gereðiydi. Rasim Özdenören, hayatýný bu safiyette, bu durulukta, bu ahlakta geçirdi... Kimseyi ezmedi, yok edici olmadý, tenkitlerini bile gönül yýkýcý olmadan dile getirdi, hizipçi, grupçu asla deðildi. Onun yanýnda asaleti, beyfendiliði, Ýslam ahlakýný gördük, seyrettik...

Ankara'ya has entelektüel donanýmý, bürokrasi tecrübesi, onun derviþmeþrep, rindane tavrýný ilk bakýþta setreder mahiyetteydi denilebilir. Lakin bir tasavvuf deryasýydý. 'Artýk büyüdünüz, geceleri kalkýp þöyle bir Yaradana iltica edin bakalým, yýldýzlar avuçlarýnýza insin...' Bize bunlarý söylerken, sanki kendisi 1000 yaþýndaydý da, sanki bizler de 7-8 yaþlarýndaydýk. Onun yanýnda sevilen, kayýrýlan, iltimas geçilen bir çocuk olarak gördüm kendimi hep. Ne büyük acýdýr ki, Rasim abiden sonra, kalbimize teselli verecek, tebessümle hal hatýr soracak kimsemiz kalmadý...

Bir adam düþünün, Dostoyevski'yi didik etmiþtir, Peyami Safa ile karþýlaþtýrmasýný yaparken, Rus edebiyatýyla Türk edebiyatýnýn kardeþ edebiyatlar olduðunu söyler. Wirginia Wolf ve bilinç akýþýndan söz ederken, yolu Filibeli Þehbenderzade Hilmi'nin Amak-ý Hayal'ine çýkartýr. William Faulkner'ýn Öfke'sini, Ýslam'da kader bilgisiyle karþýlaþtýrarak, hatta yakýn bularak anlatýr. George Orwel'ýn Hayvanlar Çiftliði adlý meþhur eserini Türkçe'ye çevirmiþtir. Onun sohbetlerinde, sanki karþýlaþtýrmalý edebiyat dersinde olduðunuzu zannedersiniz... Hikayeleri; taþýdýðý yerlilik vurgusu ve saðlam kurgusuyla, modern Türk öykücülüðünün ölçütü olarak okunmalý...

Heveskar bir saðcý deðildir. Irk üstünlüðü gibi bir cehalete hep mesafelidir. Þehirlidir, yerli olmak köylü olmak deðildir onun kaleminde. Herhangi bir devlet büyüðüne, siyasi partiye yakýnlýðýyla nemalanmýþ birisi de deðildir. O, yol haritasýný, Ýslam medeniyetine dair taþýdýðý aidiyet ve terakki fikirleri üzerine çizmiþtir. 'Müslüman çaðýn gözüyle Ýslam'a bakmaz! Ýslam'ýn gözüyle çaða bakar' cümlesi bile, onun duruþunu tek baþýna özetleyecek bir cümledir.

Rasim Özdenören'i, Türk edebiyatýna damga vuran Cahit Zarifoðlu, Erdem Bayazýt, Nuri Pakdil, Mehmet Akif Ýnan, Alaeddin Özdenören ve Ali Kutlay'dan oluþan 7 güzel adamýn hayattaki son neferi olarak yolcu ediyoruz.