Güzel Müslüman olmak

Altınoluk ismiyle 28 yıldır çıkan aylık bir derginin yayın yönetmeniyim. Altınoluk’un yayın muhtevasını, “İslam - İnsan, İslam - Müslüman, İslam - Toplum ilişkilerini tahlil” üzerine inşa ettiğimizi söylerim hep.

Şubat - 2011’de “Güzel Müslüman olmak” şeklindeki bir kapak sözü ile çıktı Altınoluk. O kapak sözü, İslam - Müslüman ilişkisinde ortaya çıkan bir “açı farkı”na işaret için seçilmişti. Açı farkının büyüdüğü kaygısını taşıyorum. Dışardan bakıldığında hatta, “İslam nasıl bir inşa eder?” sorusunun doğru cevaplandırılmasını zorlaştıran bir durum arzediyor. Bugün o yazının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Tamamına Altınoluk dergisinin elektronik ortamdaki arşivinden okuyabilirsiniz. Okumanızı dilerim. Gelin kısaca bakalım İslam ve Müslüman arasındaki ilişkinin niteliğine ve kendimize:

“Cemil (Güzel) olan ve cemali (güzelliği) seven Allah’ın kuluyuz.

Allah’ın “Güzel örnek” diye tavsif buyurduğu Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.) ümmetiyiz. (Ahzab,21)

“Müslümanlardanım” demek, ilahi kelamda “en güzel söz” olarak vasıflandırılmış. (Fussılet, 33)

...Ama İslam’ın kişiyi güzelleştirmesi bir iradeye, bir emeğe bağlı. Bu irade gösterilmez, bu emek verilmezse, kişilikler İslam’ın güzellikleriyle donanmayabiliyor ve oraya “Güzel olmayan bir insan tipi” çıkabiliyor.

“Güzel olmayan bir müslüman”dan söz edilebilir mi? Yani bir insan hem müslüman olup, hem de “Güzelliği yeterince kuşanmamış” olabilir mi?

Bunu söylemek ne kadar bir tezadı ifade etmek anlamına geliyor olursa olsun, hem İslam dairesinde bulunuyor olup, hem de bütün kişiliği güzelliklerle donanamamış olmak, mümkündür.

İslam’ın, kişinin hayatına giren her yanlışı, her çirkinliği, İslam’la alakayı kesme sebebi olarak görmüyor olması, böyle bir tezadın mevcud olmasına imkan vermektedir.

İslam, bir Müslümanın günaha bulaşmasına hoş bakmaz. Günah bir tür çirkinliktir. Öyle ki, Kur’an’da, bazı günahlar için “Şeytanın işlerinden bir pislik” ifadesi kullanılmıştır. (Maide 90, En’am 145) Böyle bir şeyin güzelliğinden söz edilemez ama, bu da, başka günahlar gibi bir Müslümanın hayatında bulunabilir. Bu durumda, günaha yöneldiği ölçüde, Müslümanın da çirkinliğe doğru yöneldiği sonucunu çıkarmamız gerekir.

....

İslam adına Hak katından gelmiş olan ve Rasulü Ekrem aleyhissalatü vesselam’ın kişiliğine yansıyan tüm ölçüler, “Güzel Müslüman”ın ölçüleridir.

.....

Denebilir ki her insan, O’nun güzelliği ile ne ölçüde donanmışsa, o kadar “Güzel Müslüman” olmuştur.

O’nun şahsiyeti ile ne ölçüde açı farkı doğmuşsa, o ölçüde güzellikten uzaklaşma söz konusu demektir.

...

“Güzel Müslüman” olmak diye bir şey var.

Güzel Müslüman olmak, önce bizim için olmazsa olmaz. Çünkü o bizim hayat imtihanımız. Çünkü, Müslümanlığı biz ne kadar güzel yaşamışsak, ebedi hayatımız o kadar güzel olacak.

Ama “Güzel Müslüman” olmak, ayrıca bize bakıp, Müslümanlığın insan kalitesini ölçmek isteyenler açısından da çok önemli.

İslam’ın, yaşandığı ölçüde insanı güzelleştireceği muhakkak. Eğer bir yanımız çürümüş gözüküyorsa, o, İslam’la bizim aramıza giren mesafe sebebiyledir.

Biz, o çürümüş yanımızla İslam’ı temsil ediyor gözüktükçe, İslam’a bir bedel ödetmiş olacağız ve bunun bizim hayat defterimize yansıyacak bedeli de çok ağır olacaktır.

Rabbimizin “Ni’mel abd - Ne güzel kul” diyeceği insanlardan olmak için ve...

Yarın Rasulullah’la, ebedi hayatta buluştuğumuzda “Hasüne islamuhu - Müslümanlığı güzel oldu” diyeceği ve Livaülhamd altına girmeye layık bulacağı insanlardan olmak için, henüz buradayken İslam’ın güzelliklerini kuşanmaya gayret etmemiz gerekiyor.”

Acı farkı, değerli dostlarım. Mesele “açı farkı”nın farkına varmak. Hayatımızı, açı farkının ve bir “ebediyyet buluşması” olduğunun idrakiyle tanzim etmek. Bir “Likaullah - Allah Teala ile buluşma zamanı” olduğunu unutmamak. Orda da savunulabilir bir hayat dosyası oluşturmak.

“Zor zamanda Müslümanlık”ı yazmıştım ya.

Bence zor bir Müslümanlık sınavından geçiyoruz.

Yarın “Müslüman olmak bu muydu?” diye yakamıza yapışılırsa hiç şaşırmamak gerekiyor.  

Bu sözü hep başkaları için söylemek de ayrı bir nefsi tuzak, ya da şeytan aldatması, onu da yazmış olayım.