Begoviç’in ifadesiyle; "Çünkü Müslümanýz ve bir farkýmýz var..."
Güzellik meselesini kiþisel mahiyette zevke, hazza dair telakki etmek, en baþta onu ziyan etmek anlamýnda. Daraltmak, istiften ibaret kýlmak mahiyetinde... Oysa Ýslam nazarýnda güzellik, yaradýlýþýn sýrrýdýr. Ýnsan olmanýn zarureti, kulluk sorumluluðunun içeriði, varoluþun anlamýdýr "güzellik", Ýslam tasavvurunda... Peki öyle miyiz? Müslümanýn sözü Kuran’da meyveli, gümrah bir aðaca benzetilir. Ya bizim sözlerimize ne demeli?
***
Bir gün Sevgili Efendimiz ve arkadaþlarýnýn yanýna bir adam gelir ve din hakkýnda bazý sualler sorar. Ýman nedir der, Ýslam nedir der ve cevaplarýný alýr Peygamberimizden (s)… Sonra da "ihsan nedir" diye sorar... Ýhsan, Allah’ý her an görürcesine kulluk etmektir... Ardýndan kimsenin tanýmadýðý bu ihtiyar adam çekip gider. "Bu adamýn kim olduðunu bilen var mýdýr içinizde" diye sorar Efendimiz... Cevaplayan çýkmayýnca da; "Bu gördüðünüz melek Cebrail’di, size dininizi öðretmek için gelmiþti’’ der… Meþhur hadis külliyatýnýn hemen hepsinde yer alan bu Cibril hadisinde "ihsan", Ýman ve Ýslam bahislerinin hakikati; hem kristali hem sonsuzluk uzamý gibi aktarýlýr. Ýmam Kurtubi bu hadisi, "sünnetin annesi" olarak takdim eder.
Ýhsan; Allah’ý her an görüyormuþçasýna, her an onun huzurunda olduðun bilgisiyle ibadet etmen ve hayatý bu bilinçle yaþamandýr der bilginler... Hasene, hasen, güzel, güzellik demektir.
Ýhsan; "yaptýðý iþi güzel yapmak" anlamýna gelir... Müslüman için güzellik, kulluða has bir boyun borcudur. Hadiste geçen iman mevzuu, batýnda yani içerde, gönülde, ruhta bir aydýnlanma olarak takdim edilirken... Ýslam ise zahirde, yani dýþ dünyada, toplumsal olanda, gösterge ve iþaret mahiyetinde, hatta kimlik olarak temsiliyettir. Ýhsan, iþte bu iki merhalenin hem özü hem de neticesi gibi parýldar. Ýhsan yani halin güzel oluþu, Ýslam ve Ýman kavramlarýnýn hakikatidir...
"Ýhsan’ kavramý, Kuraný Kerim’de 70’i aþkýn ayette geçer. Secde suresi 7. ayete göre Allah yarattýðý her þeyi güzel yaratmýþtýr. Kasas suresi 77. ayette güzellik, iyilik anlamýndadýr ayný zamanda; Allah'ýn ihsan ettiði gibi bizlerin de ihsan etmesi gerektiðinden söz eder.
Güzellik, tek baþýna estetik bir mevzu deðildir. Veya Ýslam estetiði dediðimizde güzellik, ayný zamanda sorumluluk, vicdan ve hukuk anlamlarýna da gelir. Bu yüzden Ýslam estetiðinden bahsederken, sözgelimi mimaride sadece zerafet, ölçü, simetri ve tezyinat deðil bunlarýn yaný sýra insana ve kullanýma yararlý, faydalý oluþ da esas alýnacak kriterlerdendir... Biz buna ‘’insani sanat’’ da diyebiliriz. Ýnsansýz güzellik veya insana raðmen güzellik diye bir dayatmasý, disipliner kýsýtlamasý, diktesi, baskýsý yoktur Ýslam sanatýnýn. Evet kaideleri vardýr, üslubu vardýr, ifade gücünü insanýn ve toplumun iyiliðinden alýr... Fayda deðerli bir sonuçtur ki mesela faydasýz ilimden Allah’a sýðýnýr bütün bilginler…
***
Güzellik, bir hukuk meselesidir bu baðlamda... Ahlaki sorumluluktur.Mesela þehirdeki insanlarýn güneþini kesen bir gökdelen hem güzel deðildir hem de ahlak dýþý bir iþtir. Kur’anda adý geçen Semud, Ad, Medyen gibi devirlerinde en ilerlemiþ ve müreffeh toplumlar, özellikle mimarideki taþkýnlýklarý da vurgulanarak helak edilmiþlerdir. Fahri Kainat (s), Medine’de arkadaþlarýyla inþa ettikleri Mescid’de namaz kýlarlarken ayaða kalktýklarýnda bazen tavandaki hurma dallarý baþlarýna deðecek olurdu. Ciðer parem dediði kýzý Fatýma ile sevgilisi ve eþi Aiþe’ye (Allah onlardan razý olsun) her zaman çok sade bir hayatý nasihat ve istirham etmiþtir…
Güzellik Resulullah’týr (s). O, güzelliðin kemalidir, onun hayatý güzelliðin kýstasýdýr...
Dünya hýrsý, bizlerin gözlerine perde gibi indi. Makam, mevki, mal, para ihtirasý, bizlere güzeli unutturdu, güzelliði yýktý geçti... Bir kýyametin içinden geçiyoruz.