Hacý amcaya da Niþantaþýlý bir kadýna da seslenebilmeliyim

Haluk Piyes altý yýl sonra Ateþ filmi ile sinemalara geri döndü. Filminin yönetmenliðini, senaristliðini ve baþrol oyunculuðunu üstlenen Piyes, “Farklý renk ve melodiler barýndýrýyoruz kalbimizde. Bunlarý dýþa vurmak gerekiyor. Mesajýmýzý Tophane’deki hacý amcama da Niþantaþý’ndaki teyzeme de anlatabilmeliyim”

Türk sinemasýnýn son dönemdeki en büyük sýkýntýsý mesaj derdi olan filmlerinin azalmasý. Daha çok giþe endiþesiyle çekilen korku, komedi filmlerin sinema salonlarýný doldurduðu günümüzde toplumsal olaylara, politikaya, insanýn var oluþuna dair dertleri iþleyen yapýmlarý görmemeye baþladýk. Bu uzun vade de sinemayý bir çýkmaza sürükleyecek. Haluk Piyes ise tam da bu noktada mesaj kaygýsý taþýyan filmler çekmekte ýsrar edeceðini söylüyor. Gençliðinde sosyal danýþman olarak da çalýþan sinemacý bu deneyimlerinden filmlerinde de yararlanýyor. Ýþte vizyona giren Ateþ filminin yönetmeni ve oyuncusu Piyes’in anlattýklarý...

- Ýlk önce senaryo ile baþlayalým isterseniz...

Senaryonun yazým aþamasý aslýnda iki-üç sene önce baþladý. Gerçek bir olaydan yola çýkarak ele aldýðým bir senaryoydu. Maalesef uyuþturucudan ölen çocuklarýn sayýsý terörden ölen çocuk sayýsýndan çok daha fazla. Lise tuvaletinde bir gencimizi kaybettik. Aþýrý dozdan ölürken, yakýn arkadaþý bu olayý cep telefonuyla kaydediyor Youtube’a yüklüyor. Sonrasýnda kaldýrýldý ancak ben denk geldim. Senaryom biraz bunun üzerinden þekillendi. 

- 2009’dan bu yana niye beklediniz

En baþta film yapmaya çalýþtýðýmýzda insanlar bütçemizi eleþtirdi. 50 bin liraya çekmiþtim ilk filmim Barut’u. Artý 30 bin seyirciye ulaþtý, bu kadar küçük bir film için güzel bir para da elde ettik. Ancak devam etmemiz gereken bir hayatýmýz var. Filmlerde, dizilerde oynayýp para kazanmak, benim gibi bir adama ütopya oluyor. Sonuçta mesaj kaygýnýz varsa her türlü dizide oynayamýyorsunuz. Doðal olarak biraz daha bütçe lazýmdý, bütçeyi de toparlamaya baþlamýþtýk yavaþ yavaþ. Sonunda kendi gururumu da yendim, idealist bir adamým ve düþündüm ki, ben arkadaþlarýma, topluma, onlarýn çocuklarýna faydalý olmaya çalýþýyorum, bir sürü iþ adamý arkadaþým vardý, onlara sormaya karar verdim para iþini. Kendim için de bir terapi oldu bu süreç. Onlarý aradým, onlar da neden daha öncesinde bir þey söylemediðimi sordular vesaire... Saðolsunlar destek oldular. Önceki filmin 10 katý bir bütçeye çektik Ateþ’i. 

- Yönetmenlik, senaristlik, oyunculuk... Peki bundan sonra hangisi...

Yönetmenlik daha öne çýkacak. Kendi iþlerinizi yaptýðýnýzda ilk etapta bazý yetersizlikten kendiniz oynamak zorunda kalýyorsunuz. Benim kendimi parlatayým, reklamýmý yapayým derdim yok. Derdim tamamen mesaj, bunu da çok toplumsal bir þekilde anlatmak istiyorum ancak alt metinde, sanatýmýz da olsun istiyorum. Evrensel olsun.

Dizilerimiz o kadar fast food ki!

- Cast çalýþmasýnda zorluk yaþamýyor musunuz

Türkiye’de insanlar güzellik yarýþmalarýndan alýnýp oyuncu yapýlýyor ve sonra da sinemaya taþýnýyor, bu ne kadar sinemadýr? Üzücü tarafý, siz de zaten çoktan üzerine bir þeyler yaftalanmýþ insanlarla çalýþmak zorundasýnýz. Ama bu eðitimle de alakalý, biz sinemada gördüðümüz oyuncuyu sokakta da öyle görmek istiyoruz. Oyuncularýmla çok çalýþýyorum, çok üzüyorum, çok yoruyorum, ancak sonunda mutlu oluyorlar. Dizilerde onlarla uðraþýlacak böyle bir zaman yok.  Dizilerimiz o kadar fast food ki, öyle olduðu için hangi yönetmen ne kadar yönetmen?

- Ustanýz gibi gördüðünüz yönetmenler var mý

Benim en çok feyz aldýðým görüntü yönetmeni Michael Ballowns. Benim ilk kýsa filmlerimin baþýndaydý. En büyük eðitimi aslýnda ondan aldým, çok güzel kamera teknikleri öðrendim.

- Çocukluðunuz Almanya’da geçti. Almanya’daki Türk sanatçý grubuyla buradakiler arasýnda nasýl bir fark görüyorsunuz

Çok açýk konuþmak gerekirse iki tarafta da bir yerin aðzýna bal sürme var. Almanya’da belirli þekilde film yapmazsanýz ve belirli kiþileri hayatta tutmazsanýz ona para vermezler. Ayný þey burada seyirci için geçerli. Burada da belirli kriterlere uygun film yapmadýðýnýz zaman insanlar gülmez ya da aðlamaz.

Yeni rakipleri seviyorum

- Aksiyon sizin tarzýnýz mý

Biraz daha yöresel bir hikaye bundan sonra gelecek.Ve yine birazcýk aksiyonu olacak. Sýrada bir polisiyem var, daha sonra bir komedim var. Çok güzel bir masalým gelecek. Bir aþk hikayem var. Ýki belgeselim bekliyor. Yani demek istediðim siz her gün deri ceketle dolaþmazsýnýz. Bende hep ayný tarz film yapmayý sevmiyorum. Ben bir gün rockçý, rapçi gibi dolaþýyorum, ertesi günde galada papyon takýyorum. Sanatsal anlamda da mesajým çok farklý deðil. Ama kullandýðým renk ya da dil farklý olacak. Þimdi siz biri ile konuþurken ve sinemayý anlatýrken Tophane’deki hacý amcama baþka türlü anlatacaksýnýz, Niþantaþý’nda köpeðiyle oturan teyzemize bambaþka anlatacaksýnýz. Ama hepimizde var bu, farklý renk ve melodiler barýndýrýyoruz kalbimizde. Bunlarý dýþa vurmak gerekiyor. Hep aynýsýný anlatmak beni yerimde saydýrýr diye düþünüyorum.