2000 yýlýnýn baþýnda kýrýlgan mý kýrýlgan bir ekonomimiz vardý.
Her þeyden etkilenir, hastalanýrdý.
Sivrisinek výzýldasa etkilenirdi!
Karga gaklasa etkilenirdi!
Kedi miyavlasa etkilenirdi!
Köpek havlasa etkilenirdi!
Yýlan týslasa etkilenirdi!
Çakal ulusa etkilenirdi!
Öylesine narindi.
Nitekim esnafýn biri baþbakanlýðýn önüne yazar kasa attý; ekonomimiz sallandý.
Bir toplantýda Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, Baþbakan Bülent Ecevit’e baðýrýp anayasa kitapçýðý fýrlattý; ekonomimiz yýkýldý.
Tarihimizin en aðýr ekonomik krizlerinden 2001 krizi patladý.
Derken 2002’de seçimler oldu; seçim sandýðýndan AK Parti iktidarý çýktý.
Daha altý ay geçmeden anlý þanlý ekonomi profesörlerimiz ekranlara çýkýp felaket tellallýðý yapmaya baþladý.
Onlara göre ekonomik kriz, ekonomik yýkýntý kapýmýzdaydý.
Anlý þanlý ekonomi profesörleri “Türkiye’de pek yakýnda çok yüksek þiddette ekonomik deprem olacak” diye bas bas baðýrmaktaydý.
Ancak onlarýn dediði gerçekleþmedi.
Onlarýn dediðinin üzerinden 14 yýl geçmesine raðmen, “geliyor” dedikleri ekonomik deprem gelmedi.
Oysa bu 14 yýllýk süre içinde ekonomik kriz, ekonomik deprem, ekonomik yýkýmla sonuçlanacak her þeyle karþýlaþýldý.
Mesela 2003 yýlýnda 30 kiþinin hayatýný kaybettiði HSBC ve Ýngiliz Konsolosluðu saldýrýlarý, 27 kiþinin hayatýný kaybettiði Sinagog saldýrýsý yapýldý.
2007 yýlýnda muhalefet ile ordu el ele verip bir cumhurbaþkanlýðý krizi çýkarttý.
2008 yýlýnda dünyada çýkan ekonomik kriz dünya ülkelerini salladý.
2012 yýlýnda MÝT krizi patladý.
2013 yýlýnda 17-25 Aralýk operasyonu yapýldý.
Ayný yýl Gezi isyaný çýktý.
2014’te 46 kiþinin hayatýný kaybettiði Kobani olaylarý yaþandý.
2015’te 34 kiþinin hayatýný kaybettiði Suruç katliamý, 109 kiþinin hayatýný kaybettiði Ankara Tren Garý katliamý yaþandý.
2015’te düþürülen Rus uçaðý yüzünden Rusya krizi kapýmýzý çaldý.
2016 yýlý ise peþ peþe saldýrýlar yýlýydý.
29 kiþinin hayatýný kaybettiði Ankara Merasim Sokak saldýrýsý, 37 kiþinin hayatýný kaybettiði Ankara Kýzýlay saldýrýsý, 44 kiþinin hayatýný kaybettiði Ýstanbul Atatürk Havalimaný saldýrýsý, 45 kiþinin hayatýný kaybettiði Ýstanbul Beþiktaþ saldýrýsý, 14 kiþinin hayatýný kaybettiði Kayseri saldýrýsý gibi daha birçok saldýrý bu yýlda yapýldý.
Yine bu yýl ülkemiz bir darbeye, bir iþgal giriþimine uðradý.
Ve yine bu yýl Rusya’nýn Büyükelçisi Ankara’da ölümle sonuçlanan suikasta uðradý.
Bu saydýklarýmýn ve yer darlýðýndan sayamadýklarýmýn her birinin onda biri 14 yýl önce olsa, ekonomimiz çok yüksek þiddette bir depremle yýkýlýrdý.
Ama ekonomimiz bunlara raðmen bir türlü yýkýlmadý.
Anlý þanlý ekonomi profesörlerinin felaket tellallýðý yapmasý bu ekonomiyi yýkamadý.
Dünyada çýkan ekonomik kriz bu ekonomiyi yýkamadý.
PKK, DEAÞ, FETÖ terörü, katliamlarý bu ekonomiyi yýkamadý.
Cumhurbaþkanlýðý krizi, MÝT krizi, 17-25 Aralýk operasyonu, Gezi isyaný, 15 Temmuz iþgal giriþimi bu ekonomiyi yýkamadý.
Rus uçaðý düþürüldü; Rus Büyükelçisi Ankara’da öldürüldü; bu ekonomi yýkýlmadý.
Yahu ne yýkýlmaz ekonomiymiþ bu?
Gelen vurdu giden vurdu; ama onun her seferinde verdiði karþýlýk “yýkýlmadým ayaktayým” oldu!
Bu ekonomi hacýyatmaza benzemiyor mu?
Ne kadar sallanýrsa sallansýn hep dik durmuyor mu?