Hadi bakalım felaket haberi...

Hopa’da sel felaketi oldu, 8 vatandaş hayatını kaybetti. Dün sabah gazetelerin bir kısmında haberin verilme biçimi ve iştahı gösterdi ki konu siyaset alanına çekilecek. Çekilse ne olur diyenler çıkacaktır mutlaka. 

Konu siyaset alanına çekilince her ölüm karşı tarafa atılabilecek bir cephane haline geliyor.

Felaket ne kadar büyürse bu işten sağlanması planlanan siyasi rant da artıyor.

Yani insanı akbaba haline getiriyor bu tür facialar...

***

Çok rakama boğmaya niyetim yok yazıyı.

İşin özeti şu, 4 aylık bir sürede yağsa sorun olmayacak yağışı sadece 6 saatte aldı Hopa. Doğru olan küresel ısınmanın yarattığı bu durumu büyük şehirleri de merkeze koyarak tartışmak.

Çok net, eğer 4 aylık yağış 6 saatte İstanbul’a düşerse şehir felç olur.

Belirli yerlerde yine binalar çöker, yollar kullanılmaz hale gelir.

Bunu yazmak için kahin falan olmaya gerek yok, sonuçta şehrin bir altyapısı ve değişen yağış rejimine göre yapılmamış bir kanalizasyon sistemi var.

Birbirimizin gözünü oymaktan başka bir tercihimiz yoksa eğer buyurun buradan gidelim, ölü sayısı beklemekten değil.

***

Doğru gazetecilik işte tam da bu noktada başlıyor. Sorunu anlatmak, mevcut durumu göz önüne sermek sonra da yapılması gerekenleri anlatmak.

Uzmanlar anlatır, herkesin üzerinde uzlaştığı çözümlerin hayata geçip geçmediğini kamu adına medya sorgular.

Yine bunu yapmıyoruz ve yapmayacağımız da belli şimdiden....

Peki ne olacak, ölü sayılarını yarıştırarak mı çözeceğiz sorunları?

Felaket haberi, dünya ekonomisinde olan bitenlere dair haberler siyaset malzemesi konusu olmaz, olmamalıdır...

Bir gazete manşetlerine bir ekrana bir de yazdıklarıma bakıyorum. Farkındayım, fazlasıyla iyimserim...