“Türkiye’de barýþ sürecine karþý olanlar var” dediðimde itiraz edeniniz çýkar mý?
Aklý baþýnda olan, geliþmelere kulak veren hiç kimse bu cümleyi yadýrgamaz. Yadýrgamadýðý için de “Kim bunlar?”diye sormaz. Sürecin baþýndan itibaren karþýsýnda olan, her adýmda eleþtirilerini artýran siyasiler, onlarýn etkilediði kitleler ve onlarla birlikte olmasý yadýrganmayacak yazar-çizer takýmý olduðu herkesin malumu...
Onlarýn kim olduðunu merak edenler, cumartesi günü yaþanan Diyarbakýr buluþmasýna verilen tepkilere bakarak meraklarýný giderebilirler...
Hayýr, yukarýdaki cümle gerçeði tam yansýtmýyor... Yansýtmýyor, çünkü sürecin iflâh olmaz karþýtlarý yanýnda, yýllar ve yýllar boyu ‘Kürt sorunu’ konusunda kalem oynatmýþlardan bazýlarý, bazý yeni yetmeler ve þaþýlacak bir þey ama gerçek, Kürtler adýna siyaset yapma iddiasýndaki niceleri de geliþmeden pek memnun kalmadýlar.
Kimini televizyon ekranlarýnda matemli yüzleriyle görüþ açýklarken, kimini gazete sütunlarýnda kalemlerinden iktidara karþý kan damlayan satýrlarýyla suçüstü yapabiliyorsunuz... Kimi þimdilik ortalýkta görünmüyor; ilk fýrsatta yeniden “Biz dememiþ miydik?” meydan okumasýyla dönme umuduyla...
Dediklerini üç aþaðý beþ yukarý þöyle özetleyebilirim: Ak Parti iktidarý ‘Kürt sorunu’ konusunda samimi deðil... Baþbakan Tayyip Erdoðan bu konuya hep seçim hesabýyla yaklaþýyor... Kürtler kendilerine sunulan hiçbir þeye razý olmamalý... Direnmekten baþka çareleri yok...
Bu safsatalarý dillendirenler arasýnda, geliþmenin kendi siyasi çizgilerini zayýflatacaðýný, her þeye karþý çýkarak belirli yerlere selâm çaktýðýný düþünenler de var; onlarý anlayýþla karþýlýyorum. ‘Kürt siyaseti’ kendini yenilemek zorunda ve eðer bunu gerçekleþtiremez ise, bir süre sonra, Kürtler için asýl sorun onlar adýna siyaset yapanlar olabilir... Bugünlerde itiraz sesleri yükseltenler arasýnda öyleleri çok...
Ne olduðunu hâlâ anlayamamalarý, eli silâhlý siyasetin artýk sona erdiðini, Türkiye’ye karþý mücadelenin yerini Türkiye ile birlikte mücadelenin aldýðýný, ‘23 Nisan 1920 ruhu’nu canlandýrma ülküsünün bunu anlattýðýný fark edememeleri, kendileri açýsýndan büyük bir kayýp...
Aðlama ve aðlatma dönemi bitti arkadaþlar...
Onlar anlamýyor ve kendilerine yazýk edebilecekleri tavýrlar sergiliyorlar; ancak yine de onlarý anlamakta zorlanmýyorum. Esas zorlandýðým, yýllar ve yýllar boyu ‘Kürt sorunu’ üzerinde kalem oynatmýþ, sorunun çözümünün neler saðlayacaðýnýn farkýnda olan politik çizgileri genelde doðru bazýlarýnýn, Türkiye’nin bugün geldiði noktayý görememeleridir...
Anlaþýlýr gibi olmayan, Mesut Barzani’yi ve Þivan Perwer’i Diyarbakýr’da Baþbakan Erdoðan’la buluþturan zamanýn ruhunu kavramaktan âciz kalmalarýdýr...
Peþin fikirlerinin esiri olmuþ bazýlarý... Bazýlarý için, siyasilere koyduklarý teþhis aslýnda kendileri için geçerli... Geçmiþte de savrulmuþluklar yaþamýþ, iddialarýnýn tam tersi köþelerde yanlýþlýklara âlet olmuþ, yine de dönüþ için bir açýk kapý býrakma akýllýðýný göstermiþlerdi. Bu defa onu da yapmýyor, kendi elleriyle kendilerini gülünç duruma düþürüyorlar...
Peþlerine takýlmýþ aklý bir karýþ yukarýda genç ve deneyimsiz baþkalarýný da...
Zor bir dönem olacaðýný biliyorduk ‘çözüm süreci’nin; ancak bazýlarý için bu kadar zor geçeceðini öngöremediðimi itiraf ederim...