‘Hadi Kürtler savaþa’ demek o kadar kolay deðil!

PKK kamplarýna ve KCK yapýlanmasýna yönelik operasyonlar, Türkiye’nin siyasi çözüm zemininden uzaklaþýp yüzünü güvenlik konseptine dönmesinin bir sonucu deðil, AK Parti iktidarýnýn samimi ve gerçek barýþ çabalarýnýn üç yýlý aþan bir tecrübeye raðmen, Kandil’de bir karþýlýðý olmadýðýnýn artýk ayan beyan ortaya çýkmasýnýn bir sonucudur.

Abdullah Öcalan’ýn Ýmralý’da 2000’li yýllarda geliþtirdiði barýþ ve PKK’yý silahsýzlandýrma projeleri o zamanki devlet anlayýþýnda nasýl ki bir karþýlýk bulmadýysa, Oslo ve çözüm sürecinde, bu defa rollerin deðiþtiði bir siyasi zeminde, devletin barýþ ve silahsýzlandýrma projeleri, PKK’de bir karþýlýk bulmadý.

PKK, Doðu-Güneydoðu’da siyasi sistemi büyük ölçüde kilitledi. Bir çeþit korku rejimi kurdu. Dün Mardin’den arayan nüfuslu ve bölgede iyi tanýnan, Kürtlerin demokratik mücadele ve taleplerine karþý en ufak bir karþý tutumu olmamýþ, hatta desteklemiþ bir dostum, artýk köylerdeki taziyelere bile gidemez hale geldiklerini ve böyle devam ederse, Ankara’ya gelip devletten silah isteyeceklerini ifade edince biraz daha sabýrlý olmasýný tavsiye ettim.

***

Kürtler’e reva görülen bu sistem defalarca gündeme geldi, sistemin maðduru olan binlerce vatandaþýn feryadý, buza yazýlan sözler misali, buharlaþýp uçtu. Þimdi öyle bir aþamaya geldik ki Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin, önünde iki yol var:

KCK sistemini meþru görerek, bu ‘meþruiyet’ üzerinden çözüm sürecini sürdürüp KCK’nýn taleplerini müzakere etmek birinci yol, ama hiçbir hükümetin böylesi bir yolu denemesi mümkün deðil. ‘Bunlar olmazsa savaþý yeniden baþlatýrýz’ denilen bir takým talepler, son bir hafta içinde açýklandýðý þekliyle Öcalan’ýn býrakýlmasý, özerklik ve özerkliðe özyönetim saðlanmasý, yani daðlardaki silahlý gruplarýn ikinci bir askeri güç olarak tanýnmasý þeklinde ifade ediliyor. Oysa çözüm süreci yýllarýnda, bu taleplerin hiçbiri telaffuz edilmiyordu ya da Sýrrý Süreyya ilk görüþmelerde bunlarý Öcalan’a hatýrlattýðýnda, Öcalan herkes özgür olacak filan deyip Sýrrý Süreyya’nýn sözünü kesiyordu.

Ýkinci yol, KCK sistemine ve silahlý mücadelede ýsrara raðmen bir barýþýn asla mümkün olamayacaðýný, devletin otoritesinin her gün biraz daha sarsýldýðý ve daraldýðý bir ortamda, barýþýn B’sinden bile söz edilmeyeceðini görerek, silahlý varlýða ve KCK yapýlanmasýna yönelik yeni bir mücadeleyi göze almaktýr. Bu þimdiye kadar göze alýnmadýysa, barýþýn, çözüm sürecinin hatýrýnadýr.

Ama PKK, süreci maalesef istismar etti, bölgede ve hatta büyük metropol þehirlerde öyle bir sistem inþasýna girdi ki sürecin bu sisteme raðmen yoluna devam etmesi imkansýz hale geldi. Tam da bu noktada HDP’nin meclise 80 milletvekili sokmasý, PKK için ikinci bir zorluk, aþýlmasý veya zapturapt altýna alýnmasý gereken bir sonuç olarak görüldü. HDP’nin 80 milletvekili ne kadar reddeder ve bahanelere sýðýnýrsa sýðýnsýn, kamuoyu, onlara oy veren insanlar, PKK’nýn politika ve eylemlerinden bundan böyle HDP’yi sorumlu tutacak ve HDP suskun kaldýkça siyasi güç kaybýna uðramaya devam edecek.

***

Kandil’in yeni savaþ konseptini yol, baraj ve karakol yapýmý bahanesiyle hayata geçirmesinin akýlla mantýkla baðdaþýr bir yaný yoktur. Ama her ne hikmetse ateþkesin bozulduðunun ilan edildiði birkaç günden sonra, Suruç katliamý yaþandý. Suriye’de PYD’nin ‘ideal düþmaný’ DAÝÞ, PKK’ye, yeni savaþ ortamý ve haklýlýðý yaratmak için katliamlar yapýyor!

Kimse kusura bakmasýn. Burasý Türkiye. Irak ve Suriye deðil. Yani ‘herkesin herkesi öldürmede eþit olduðu cinnet halini yaþayan’ bir ülke deðil Türkiye. Ölümlerin ve katliamlarýn sebebi günlerce, saatlerce sorgulanýr. Tetiði çeken de pimi çeken de bulunur. Ýnsanlar katliamlara kolayca teslim olmazlar. Acýyý ortak hisseder, yaslarýný ortaklaþtýrmayý bilirler. Bu imkan ve deðerlerin hiçbiri Irak’ta Suriye’de yok artýk.

‘Ýdeal düþmanýnýz’ DAÝÞ’e birileri bir iki katliam yaptýrdý diye, yol, baraj yapýlýyor diye, ‘Hadi Kürtler savaþa!’ diyemezsiniz!

Bu yüzden, Kandil’in, DAÝÞ’in ona sunduðu katliamlar, cinayetler üzerinden silahlý mücadele baþlatmasý halinde, bu mücadelenin kamuoyunda haklý bir mücadele olarak algýlanma ve görülme ihtimali sýfýrdýr. PKK’nýn kanlý eylemleri daha da týrmanýrsa, HDP’yi en baþta ona oy vermiþ olanlarýn sorgulayacaklarýna þüphe yoktur.

***

Bekir Coþkun, Atýf Bir, ve Hýncal Uluç gibi aralarýnda HDP’ye oy vermiþ kiþilerin de olduðu yazarlardan, Kürt siyasetini sorgulayan yazýlar okumaya baþladýk, bu iyiye iþaret.. Bekir Coþkun’un Selahattin Demirtaþ’a maruzatýný okumadýysanýz okuyun lütfen..

Kürt siyaseti dediðimiz siyasetin bu türden sorgulamalara tabi tutulmasý, muhasebe yapmaya davet edilmesi hayýrlý sonuçlar yaratacaktýr. Çünkü PKK þiddetine ve silahlý mücadeleye bu ülkede AK Parti iktidara geldiði günden bu yana tanýnan toleransýn sonuna gelmeden gerçek bir demokrasi kurulamaz, gerçek bir barýþ inþa edilemez ve çözüm sürecinde ilerleme saðlanamaz.

Türkiye halký þunu çok iyi bilmeli ki, bu siyaset Türkiyelileþmedi ama herkesi Türkiyelileþme hayaliyle meþgul etmeyi baþardý. Halk bu hayalle meþgul olur ve sevinirken, bir bölgede baþtan baþa, siyasi/ruhsal bölünmeye giden yollarda yürüdü, farklý bir sistem kurdu. Þimdi ya bu sisteme teslim olunacak, veya uzlaþýlacak, ya da mücadele edilecek.

Demokrasi ve çözüm sürecinden taviz vermeden, bu gerçek siyasi zemine helal gelmeden olmalý ne olacaksa..

Star’a bomba koyanlarý kýnýyorum. Demokrasi ve barýþ düþmaný olanlar bilmelidir ki, Star’ý susturmak mümkün deðil, yol yakýnken aklýnýzý baþýnýza alýn!