Hadi oradan

Cumhurbaþkanlýðý Sistemi ile ilgili Anayasa Deðiþikliði dünden itibaren Meclis Genel Kurulu’nda görüþülmeye baþlandý. Terörün getirdiði sýkýntýlara, þimdi bir de sistem tartýþmasýnýn getirdiði kutuplaþma ekleniyor. CHP ve HDP, AK Parti ile MHP’nin karþýsýnda bir blok oluþturarak, anayasa deðiþikliðinin bir felaket olduðunu söylüyor. Kýlýçdaroðlu, bambaþka bir mecraya kayarak, “15 Temmuz kontrollü darbe giriþiminden sonra, 20 Temmuz’da gerçek darbe yapýldý. 20 Temmuz, Parlamentodan OHAL yetkisinin alýndýðý tarih” diyor.

Ne demek “kontrollü darbe”? Bu, 15 Temmuz’a “senaryo” diyen F. Gülen’in saptýrmasý. Kýlýçdaroðlu’na ne oluyor? Neler oluyor?

Kýlýçdaroðlu, Cumhurbaþkanlýðý sistemi ile “demokratik parlamenter rejimi, totaliter bir rejime dönüþtürmek istiyorlar” iddiasýnda. 140 yýllýk parlamenter sistemden vazgeçiliyormuþ... Vesayetin tetikçileri de koroya katýlmýþ bulunuyorlar; “90 küsur yýl önce Büyük Önder Atatürk’ün açtýðý medeni, demokrasi ve hukuka dayanan Cumhuriyet rejimi tarihe karýþýrken...” diyorlar.

Vesayetin bütün adamlarý, görevlileri bir panik sergiliyorlar. Onlara hâmilik eden Batýlý güç odaklarý da devrede. Müthiþ bir algý operasyonu ve manipülasyon saldýrýsý baþladý: Ne güzel, ne medeni, ne demokratik bir parlamenter sistemimiz vardý, 140 yýl sonra yeniden padiþahlýða dönülüyor…

Algýnýn gücü yalandan gelir. Neredeymiþ o 140 yýllýk parlamenter sistem? Anayasa Komisyonu Baþkaný Sayýn Mustafa Þentop, arkadaþýmýz Fadime Özkan’a ne güzel özetlemiþ:

“140 yýllýk parlamenter sistem diyor CHP. 1876‘da ilk parlamentonun açýlmasý için bunu söylüyorlar, ama aradakileri parlamenter sistemmiþ gibi varsayýyorlar. Oysa 1876’da kuruluyor fakat 31.5 yýl kapalý parlamento. 1909’da Ýttihat Terakki’nin tek parti diktatörlüðüyle beraber 1920’ye kadar parlamenter sistem yok yine. 1920 ile 23- 24 arasýnda ya var ya yok farklý bir sistem, meclis hükümet sistemi diyoruz ona, tek tek bakanlarýn parlamento tarafýndan seçildiði bir sistem. 1924’de Takrir-i Sükunla beraber partiler kapatýlmýþ, tek parti var, 26 yýl da böyle geçmiþ. Parlamenter sistem diye bir þey yok, Anayasada var ama uygulamada yok. 50 ile 60 arasýnda uygulanmýþ, 27 Mayýs 60 darbesi olmuþ, 5 yýl darbeyle devam etmiþ. 12 Mart 71’de bir müdahale, 2 yýl askerler yönetmiþler. 12 Eylül 80’de darbe olmuþ, 3 yýl askerler yönetmiþler. Bu kadar süreye baktýðýnýzda 140 yýl içerisinde bir 40 yýl bile çýkartamýyorsunuz…”

Sayýn Þentop’la birlikte ayný soruyu biz de soralým. Bu tablo bize parlamenter sistemin Türkiye’de 140 yýllýk bir tarihinin olduðunu, yerleþtiðini mi gösteriyor, yoksa bir türlü yerleþmediðini mi?

Evet, þunu da soralým; neredeymiþ o hukuka dayanan Cumhuriyet rejimi? Hangi hukuka? Darbe hukukuna… 27 Mayýs 1960’dan beri darbe üstüne darbe yedi demokrasimiz. 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, 28 Þubat’lar, 27 Nisan’lar, AK Parti’yi “laiklik karþýtý eylemlerin odaðý” ilan etmeler, 17/25 Aralýk darbesi, 15 Temmuz darbe giriþimleri... Hepsi hukuka dayalý Cumhuriyet rejiminin faziletleri deðil mi? Hadi oradan...

Cumhurbaþkanlýðý sistemi özü itibariyle, ayný anda yapýlan iki seçimle; yürütmeyi (Cumhurbaþkanýný) ayrý, Yasamayý (Maclisi) ayrý seçmeyi getiriyor.

Yani Meclis’in içinden bir hükümet çýkmýyor. Meclis, hükümetlerle oynayamýyor. Vesayetin aðalarý, artýk kumpaslarla, iktidar ortaklarýnýn içinden milletvekili istifa ettirerek, onlara yeni partiler kurdurarak hükümetleri düþüremeyecek. “Baþbakan istifa etsin” diyemeyecek.

Halkýn seçtiði Cumhurbaþkanýný/hükümeti vesayetçiler indiremeyecek.

Ýþin gerçeði budur...