Hadi oradan

Cumartesi günü Diyarbakýr’da hiç arzu etmediðimiz olaylar yaþandý. Görünürde sorunun kaynaðý, Demokratik Toplum Kongresi’nin geçen yýl kamuoyuna deklare etiði Demokratik Özerklik Projesi’nin yýldönümünü kutlama giriþimiydi.

Geçen yýl ayný gün 13 þehit verdiðimiz Silvan saldýrýsý yaþandýðý için bu projeden umduklarý toplumsal ve siyasal yararý saðlayamamýþlardý.

1 yýl sonra tekrar sahne aldýlar.

Bu yýl, Suriye’deki iç karýþýklýðýn rejim krizine dönüþtüðü atmosferi de kullanarak hem iç hem dýþ kamuoyuna mesaj vermek istediler.

Zaten PKK’nin uzunca süredir izlediði stratejidir; sürekli gündemi iþgal ederek hem kitlelerini canlý tutmayý hem etkilerini arttýrmayý planlýyorlar.

O yüzden PKK’nýn kuruluþu, Öcalan’ýn yakalanýþý, doðum gününü geçtik, neredeyse kaþýndýðý gün, kabýz olduðu gün, týraþ olamadýðý gün gibi yapay yýldönümleri oluþturarak eylemleri bir yýla yayýyorlar.

14 Temmuz da PKK’nýn gösteri için yeni keþiflerindendir.

Çünkü PKK, KCK yapýlanmasýyla birlikte 2010 yýlýndan itibaren ayrý bir devlet öngören projeleri hayata geçirmek için silahlý eylemlerin yaný sýra yasal zemindeki sivil hareketleri koordine ederek farklý bir yöntem izlemeye baþladý.

2 yýl önce Demokratik Toplum Kongresi’nde tartýþmaya açýlan “Özerk Kürdistan”, “Öz Savunma Güçleri” ve “Ýki Bayrak” gibi Abdullah Öcalan’ýn önerileri, alternatif devlet projesi olan KCK yapýlanmasýnýn baþka bir ifadesidir.

Önce altyapý

Daha öncesinde Cizre ve Yüksekova arasýndaki 40 kilometrelik hattý “pilot bölge” olarak seçip Özerk Kürdistan projesini uygulamaya koydular. Vergi toplayýp mahkeme kurmaya baþladýlar.

PKK, seçim öncesi neredeyse Hakkari, Yüksekova ve Çukurca’da fiili durum oluþturdu. Hakkari’den Diyarbakýr’a kadar geniþ alanda binlerce evi silahlandýrdý.

Terör örgütünün “Botan” olarak tanýmladýðý Hakkari-Þýrnak sýnýr hattý kuruluþ yýllarýnda da eylem hattý ve ilk ele geçirilecek bölge olarak listenin ilk sýrasýndaydý.

Silvan saldýrýsýnýn yaþandý 14 Temmuz’da (2011) Aysel Tuðluk’un açýkladýðý “Demokratik Özerklik”, öncesinde pilot bölge olarak seçilen Hakkari’de devreye sokulmak istendi.

Öcalan’ýn “Ýllegal bir yapý ve silahlý güçleri olan bir örgüt” olarak tanýmladýðý KCK’ya halk hareketi imajýný kazandýrmaya çalýþan Demokratik Toplum Kongresi, bu paralel yaklaþýmýný özerklik ilan ederken açýkça ortaya koydu: “Yasal yollardan gerçekleþmezse devrimci halk savaþýyla elde edilecektir.”

DTK bu açýklamasýyla; KCK çatýsý altýnda kurucu meclis görevini yürütmekle birlikte þiddeti halk tabanýna yayma görevini yerine getirmeye çalýþtý. Örgüt, demokratik özerkliðin inþasý kapsamýnda devrimci halk savaþý olarak nitelediði yöntemle, kýrsal kesimde üstünlüðü ele geçirip þehirler üzerindeki baskýyý arttýrma ve þehirlerde kalkýþma eylemleriyle kontrolü elde etmeyi planladý.

Örgütün KCK, Öz Savunma Birlikleri, DYMG (Gençlik Yapýlanmasý), Kent Meclisleri ve DÖKH (Kadýn Yapýlanmasý) gibi þehir yapýlanmalarý, þiddet temelli eylemler haricinde bölgede ev ev dolaþarak, propaganda yaparak halk üzerinde baský oluþturdu. Amaçlarý halký korkuyla demokratik özerkliðe hazýr hale getirmekti.

Aradan geçen 1 yýl içinde sürdürülen etkin KCK operasyonlarý, daðdaki hesabýn bozulmasýna yol açtý, çarþýya uymadý.

Yarým kalan hesap

14 Temmuz’u baþlangýç yapýp kaldýklarý yerden devam etmek niyetindeler. Dilimize Arap Baharý diye geçen rejim deðiþtirme operasyonlarýný Demokratik Özerklik üzerinden Türkiye’de uygulayabilmenin hesabý içindeler.

Son Nevruz gösterilerinde de bu niyete dair açýklamalar oldu hatýrlarsanýz. 17 Mart’ta konuþan Demirtaþ bakýn ne demiþti: “Bütün Ortadoðu halklarýný, Kuzey Afrika’nýn geleceði belirlenirken, Türkiye’de yaþayan Kürt halký bu dönemde sessiz kalýrsa 100 yýl daha köle gibi yaþayacaktýr.”

 

PKK’nýn KCK, BDP ve DTK üzerinden uygulama alaný oluþturmaya çalýþtýðý “Demokratik Özerklik” giriþimi, tüm bu çabalara raðmen toplumda ciddi karþýlýk bulmadý.

14 Temmuz gösterisiyle yeniden alevlendirmeye çalýþtýlar.

Biliyorsunuz PKK yöneticilerinden Cemil Bayýk da katýlýmýn yüksek olmasý isin KCK adýna çaðrý yaptý. Bayýk, 11 Temmuz 2012 günü Azadiye Welat ve Yeni Özgür Politika gazetelerinde yayýnlanan açýklamasýndaki þöyle dedi: “PKK günümüz dünyasýnda sorunlarýn siyasal yollarlarla, demokratik siyaset içinde çözülmesinden yanadýr. Eðer bu yönlü çözüm zihniyeti yoksa silahlý direniþ meþrudur.”

 

Yukarýda belirttiðim gibi eþ zamanlý birlikte yürütülen “siyasallaþma” ve “silahlý mücadele” yöntemi, PKK’nýn yeni stratejisidir. Bayýk da buna atýfta bulunuyor.

Onun için Cumartesi Diyarbakýr’da yaþananlar, basit bir gösteri veya hak arama çabasý deðil, ötesinde anlamý olan kirli bir oyundur.

Ýnkar ve ret politikalarýnýn tümden terk edildiði, ilk kez Kürt realitesinin resmileþtirildiði, Kürtçe yayýn ve seçmeli ders gibi önemli demokratik adýmlarýn atýldýðý, toplumsal barýþýn tesisi yönünde olumlu geliþmelerin yaþandýðý ortamda bu tür eylemlere yönelmek, baþka nasýl izah edilebilir?

“Benim için hukuki meþruiyeti yoktur” diyerek kanun hükümlerini hiçe saymak, zorbalýðý meþrulaþtýrmaya çalýþmak, küfretmek, hakaret etmek, “getirin bana o emniyet amirini baþýna sýkacaðým”demek, hangi zihniyetin ürünüdür?

 

“Demokrasi” kisvesi altýnda silaha “özerklik” süngüsü takacaksýnýz, buna da herkesin inanmasýný isteyeceksiniz.

Hadi oradan...