Hadi ‘poþet içinde kurþun gezdirmece’ oynayalým

CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’na “atýlan” (“sýkýlan” deðil, atýlan) boþ kurþunu savunacak, “oh olsun, sen terör örgütü PKK’yý sahiplenir misin?” diyecek halimiz yok.

Kýnýyoruz. Eleþtiriyoruz.

“boþ kurþun atýcýsý”nýn (neyse cezasý) yasalar çerçevesinde cezalandýrýlmasýný istiyoruz. Ortada bir “organizasyon” varsa (Kemal Bey bunun Baþbakan Binali Yýldýrým’la Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü’nün bir organizasyonu olduðunu düþünüyor), onun da bir an önce açýða çýkarýlmasýný arzuluyor ve “yetkili organlarý” seferber olmaya çaðýrýyoruz.

Fakat Kemal Bey’e seslenmeden de edemiyoruz.

Kemal Bey, Kemal Bey!

Kaçtýr þehit cenazelerinde yuhalanýyorsunuz.

Kendi partilileriniz bile yuhalýyor...

Gönderdiðiniz çelenk paramparça ediliyor.

Hakkýnýzda birtakým sevimsiz ve can sýkýcý sloganlar çýðýrýlýyor...

Bundan bir ders yahut “anlam” çýkarmayacak mýsýnýz?

Ýki gündür elinizde poþet, suikasta uðramýþ havalarýnda ortalýkta dolaþýyorsunuz. Suikasta uðramadýnýz Kemal Bey, abartmayýn. O boþ kurþun bir tehdit içermiyor. Ortada herhangi bir organizasyon yok. Bir þehit yakýnýnýn hesapsýz kitapsýz anlýk tepkisi... Hepsi bu. Böyle bir tepkiye muhatap olmanýzý istemezdik. Ama oldu...

Belki bu vesileyle empati yaparsýnýz.

Sizin poþet içinde gezdirdiðiniz o kurþunu, “hendekteki arkadaþlarýnýz” polislerin ciðerine sýkýyor.

Siz “hiç ayrým gözetmeden PKK’lý ve DHKP-C’li teröristleri cezaevinde ziyaret ettiðinizi” söylüyorsunuz ama o teröristler “hiç ayrým gözetmeden” insanlarýmýzý öldürmeye, asker ve polislerimizi þehit etmeye devam ediyor.

Ýslamcý tutuklularý da ziyaret etmiþsiniz.

Öyle söylüyorsunuz.

El Kaide ve DAÝÞ tutuklularýný ziyaret etmediðinize, etmeyeceðinize göre bu “Ýslamcý maðdurlar” kimler Kemal Bey?

Bir isim verebilir misiniz?

Bir tek isim...

Düþünce suçu (!) iþlemiþ Ýslamcýlarla, terör örgütü üyelerini çaktýrmadan ayný kefeye koyuyorsunuz. Bunu “çakmayacaðýmýzý” düþünüyorsunuz...

Böyle düþünmeye devam edin ama bir isim verin!

Bir tek isim...

Ýðrendiriyorsun!

Kronik ironik Murat Belge yine eþsiz mizahýný konuþturmuþ...

Bir yerde “kan”dan söz edilir de, baþkalarýnýn ýrkçýlýklarý üzerinden “temiz” ve “nezih” bir pozisyon elde eden Murat Belge kayýtsýz kalýr mý?

Bu defa, Cumhurbaþkaný Erdoðan ve Adalet Bakaný Bekir Bozdað’a giriþmiþ.

Hem de ne giriþme...

Neredeyse, “þaka lan, þaka” diyerek tekme tokat dalýyor.

Belge’nin, “celilmiþ gibi” yapan sinik laf sokmalarýndan ve ciddiyetsiz kafa bulmalarýndan da anlýyoruz ki, “kan”dan söz etmek hiç de doðru bir þey deðil. Ayný zamanda tehlikeli bir þey... Siyasetçi, asgari ölçekte “sorumlu” davranmalýdýr, siyasetine “kan” bulaþtýrmamalýdýr.

Ýyi, güzel, þahane de...

Siyasetine kan bulaþtýrmýþ, “kan dökmeden anayasayý deðiþtiremezsiniz” diyen Kemal Kýlýçdaroðlu için neden bir mizah denemesinde bulunmadýn Sayýn Murat Belge? Tam senin kalemindi. Bekledik, göremedik. Anayasa yapmaya hak kazanmýþ konvansiyonlardan girer, Kemalizm’den çýkardýn... Atatürk’ün olmayan Bursa Nutku’ndan girer, “kan” görmeye ve dökmeye meyyal CHP’lilerden çýkardýn... “Cahil oy çoðunluðu”nun temsilcilerine” reva görülenlerden girer, “Tek parti, tek þef, tek siyaset” anlayýþýndan çýkardýn... Arada, “Hoppala! Bu anayasa deðiþikliði de nerden çýktý? Darbe mi oldu ki!” diyen Deniz Baykal’ýn kulaklarýný çýnlatýrdýn. Biz de kasýklarýmýzý tuta tuta gülerdik.

Gülemiyoruz artýk.

Güldürmüyorsun.

Sadece iðrendiriyorsun.