Hadsize haddini bildirmek

Ben bu topa kat’iyyen girmek istemiyordum ama bâzý arkadaþlar ölçüyü öylesine kaçýrdýlar ve dillerine hâkimiyeti o denli kaybetdiler ki birinin çýkýp onlara “Hop!” demesi gerekmeye baþladý.

Bakýnýz “Çüþ!” demesi demiyorum, çünki dil hâkimiyetimi kaybetmiþ deðilim.

Bakýnýz “bâzý arkadaþlar” yerine “bâzý yaratýklar” da demiyorum, çünki ölçüyü kaybetmiþ deðilim.

Mesele, bir bölüm sütun yazarlarýnýn 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin Meclis’de reddedilmesini bir hatâ olarak deðerlendirmeleri.

Zîrâ, efendim, bunlar Washington’a satýlmýþ alçaklarmýþ ve sýrf Türkiye ABD tarafýndan iþgâl edilip bölünsün, parçalansýn diye, para karþýlýðý bu nâmussuzca sipâriþi üstlenmiþler!

O tek cümleyle alýnlarýna “vatan hâinliði” damgasý vurulanlardan biri de ben’im!

Eðer benim de o “satýlmýþlar”dan biri olduðumu ileri sürecek týynetde yâhut gerzeklikde “meslekdaþlar” (!) varsa onlara þu andan îtibâren söylenecek tek bir sözüm yok! Varsýnlar devâm etsinler! Ama bu arada o mâhut Mart günleri sýnýrýn beri tarafýnda Amerika’ya bu “saldýrganlýðý” için ana avrat söverken Irak/Kürd tarafýnda da “Bu alçakAmerika hâlâ ne bekliyor? Saddam’ýn bütün Kürdleri kýrmasýný mý?” þeklinde nutuklar atanlarýn ayný þahýslar olup olmadýðýný da bi’ zahmet araþtýrýversinler!

Var mýsýnýz?

Bugün Amerika’nýn Irak’da iþlediði fecî hatâlarý ve dökdüðü onca mâsumun kanýný delil göstererek, “Eðer Tezkere geçseydi Türkiye de bu kýrýmlara ve ondan aþaðý kalmayan nicecinâyete ortak olacakdý! Üstelik yüzlerce Mehmedcik de ölecekdi!” nidâlarýyla cazgýrlýk edenler, ya kasdî bir mantýk oyunuyla milleti ahmak yerine koyup gaza getirmek istiyorlar ya da þâyân-ý hayret derecede akýl fukarâsý bu zevât!

Türkiye bir kolorduyla harekâta katýlýp Irak Kürdistaný’ný emniyete alsaydý ve Amerikalýlar savaþý daha güneyde sür’atle sona erdirseydi bütün daha sonraki geliþmelerin bambaþka bir seyir izleyeceðini ve Türkiye’nin Saddam sonrasý Irak yapýlanmasýnda birinci dereceden rol oynayacaðý gerçeðini ya gizliyorlar ya da bunun farkýnda bile olamayacak kadar câhil ve dangalaklar, pardon, qalîlü-l-aql diyecekdim...Çünki ben dil hâkimiyetimi kaybetmedim.

Þehid düþecek Mehmedcikler argümaný ise tam þu ortaya koyduklarý zekâ seviyesine yakýþan bir “þâheser” doðrusu!

Biz o harekâta katýlmadýðýmýz için 2003’den beri hiç Mehmedcik ölmüyor, deðil mi?

PKK o dönüm noktasýndan sonra Washington’un özel desteðiyle vurucu gücünü kat-be-kat arttýrmadý, deðil mi?

Barzânî adlý oryantal vödet dansöz o târihden beri Amerika’nýn “himmetiyle” ömründe ilk kez nihâyet “sâhici” bir enternasyonal aktör konumuna girmedi, deðil mi?

Ýnsan utanýr be!

Kimin satýlmýþ, kimin kuþatýlmýþ, kimin yuvadan atýlmýþ, kimin dün neredeyken bugün kimlere katýlmýþ ve kimin kirli bir kâðýt mendil gibi çöplüðe fýrlatýlmýþ olduðunu Târih Baba’nýn o þaþmaz ve hiçbir rüþvete bulaþmaz nüfûz-u nazarýna býrakalým da siz bana þu sualin cevâbýný verin:

Sizler saatlerinizi hangi zaman dilimine göre ayarlýyorsunuz, kuzum?

“Komþularla sýfýr sorun” baðlamýnda Ahmet Davutoðlu’na yönelik þaklabanlýklarýnýza gelince:

O slogan bir HEDEFDÝR, HEDEF!!!

Realiteyi deðil bir stratejik yönü îmâ etmekdedir!

O yönde ilerlenirken önceden kestirilmesi imkânsýz binbir türlü unsur tezâhür ederek sarsýntýlara ve gecikmelere sebebiyet verebilir.

Kaldý ki bir ülkenin dýþ politikasýný dýþiþleri bakanlarý “re’sen” planlayýp yürütmezler!

Ýlk ve son sözleri hep baþbakanlar söyler!

Davutoðlu gibi parlak dýþiþleri bakanlarý için dahî bu böyledir.

Tamam mý, Arkadaþlar?