Yakup Köse
Yakup Köse
ykose@stargazete.com
Tüm Yazıları

Hafiften hafife işgale

Kürt illerinde halka ait evleri işgal edip sokaklara hendek kazanlara “Kardeşim” diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’na kasetten atan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından Halkların Demokrat Partisi Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da “Hafif silâhlı gençler” dedi. Böylelikle Demirtaş “Hafif silâhlı gençler” diyerek gençliğe yeni bir tanımlama getirdi. Sosyologlar artık gençliği “Y kuşağı” veya “X kuşağı” değil de (Bir de Z kuşağı varmış) “Hafif silâhlı gençlik, ağır silâhlı gençlik ve silâhsız gençlik” olarak üçe ayırmak zorundalar. Böyle buyurdu Demirtaş!..

PKK’nın yayın organı Özgür Gündem Gazetesi’nin Perşembe günkü nüshasında eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, hendeklere müdahale edilmesinin neticesinin Birleşmiş Milletler’in müdahalesi olacağı tehdidinde bulunuyor: “Türkiye böyle devam ederse dışlanma tehlikesi var. Kürdistan’ın kentlerinde bu ablukalar ve havadan bombardımanlar devam edince birileri de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde gündeme alır. Ve Konsey Türkiye’ye müdahale etme kararı alabilir.”

Aktar’ın sözlerinden anlıyoruz ki Demirtaş’ın “Hafif silâhlı gençliği” Türkiye’nin işgal edilmesine zemin hazırlıyor. Bak sen şu keratalara, “Gezi Parkı Gençliği”nin açtığı yoldan ilerlemeye çalışıyorlar. Diğer taraftan da Fethullahçı Terör Örgütü’nün yazarları da NATO’nun Türkiye’yi işgal etmesi için yazılar yazıyor. Hadi bakalım, el ele verin işgalciyi çağırın çocuklar!

Hazır Diyarbakır Barosu’ndan bahsetmişken, PKK’nın açtığı hendekler sebebiyle meydana gelen çatışmalarda zarar gören 4 ayaklı minare önünde basın açıklaması yaparken “Hafif silâhlı gençler”in silâhından çıkan kurşunla ölen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin yerine vekâleten bakan Avukat Velat Alan’ın 10. kattaki bürosunun kurşunlanmasını da es geçmeyelim. Kurşun, Alan’ın odasının camını delip duvara saplanmış. Alan, Elçi’nin öldürülmesinin ardından CNN Türk’te PKK’nın muhibbesi Şirin Payzın’ın programında hendekler yüzünden Elçi’nin öldüğünü söylemişti: “Kendi kentimizde özgürce dolaşabilmek, özgürce hareket edebilmek istiyoruz. Tahir Elçi bugün yaşasaydı bu durum karşısında ‘beni öldüren bu hendeklerdir, bu barikatlardır’ bu barikatlar ve hendekler yüzünden biz başkanımızı kaybettik. Keşke başkanımız yaşasaydı, onun düşünceleri, onun fikirleri onun hedefleri yolunda yürüyebilseydik. Ancak bundan sonra başkanımız aramızda olmasa da onun yolundan devam edeceğiz.”

Velat Alan canlı yayında dile getirdiği hakikatleri, “Demokrasi güçlerinden” gelen tehditler üzerine tevil etmeye çalışmıştı. Demek ki “Demokrasi güçleri” Alan’ın tevilini yeterince ikna edici bulmamışlar ki onu “hafif silâh”tan çıkan bir kurşunla ikâz etmişler. Ne kadar da naif şu “demokrasi güçleri”!

Farenin avını üfleyerek yiyip yemediğini bilmiyorum ama birileri bizlere iyi üflüyor: “Hafif silâhlı gençler”, “Hendek kazan kardeşler”, “Birleşmiş Milletler müdahale eder”, “NATO işgal etsin” üflemeleriyle toplum alıştırılıyor.

Bir partinin genel başkanı, yol kesip hendek kazan ve kendisine destek vermeyen halkı öldüren militanlardan çiçek çocuklardan bahseder gibi “Hafif silâhlı gençlik” diyor ve bu normal bir sözmüş gibi gazetelerde haber oluyor ya insan “iyi ki Türkiye’de diktatörlük var, bir de demokrasi olsa halimiz nice olurdu” demeden edemiyor! “Demokrasi güçleri”nin ellerindeki “hafif silâhlarla” demokrasiyi nasıl getirdiklerini iyi biliyoruz. Nereden mi: Afganistan’dan, Irak’tan...

Sayın Demirtaş’a bir soru sorup yazımı bitiriyorum: ODTÜ’de namaz kılan Müslüman talebelere saldıran “Demokrasi güçleri”nin ellerindeki çivili sopalar “hafif silâh” kapsamına giriyor mu? Bir de “Hafif silâhlı genç” olmak için hendek kazmak şart mı?