Paris katliamý, Ýslam aleminde bir hafýza patlamasý yaratmýþ gibi görünüyor.
Müslüman dünyanýn Ortaçað’dan bu yana Batý sömürgeciliði ve oryantalizminin yaþattýðý maðduriyetler üzerinden geliþtirdiði psikolojiyi fazlasýyla önemseyenlerin yer aldýðý tribünlere selam çakmayý tercih ettiniz mi iþiniz çok kolay.
Geçmiþte yapýlanlarýn hatýrýna binaen, þiddeti açýkça veya biraz utangaç bir üslupla meþru göstermeye çalýþýr ‘safýnýzý’ belirlemiþ olur rahatlarsýnýz.
Kürt sorununda olduðu gibi..
Kürtler’in baþvurduðu þiddeti meþrulaþtýrmak için devletin zulmü nasýl ki dört elle sarýlan ve kimselerin de inkar edemeyeceði bir vaka idiyse, Oryantalizm ve Batý Sömürgeciliði ile Paris katliamý arasýnda da benzeri bir vaka bazýnda, yani geçmiþin travmalarý ve hafýzalarý bazýnda benzer bir iliþki kuruluyor.
***
Batý’ya yönelik söylemlerde ve köþe yazýlarýnda dile gelen ‘Fýrtýna ektiniz, þimdi bu fýrtýnayý biçiyorsunuz, korkacak ve korkmaya devam edeceksiniz’ þeklinde ifade edilen görüþleri, biri, bizim þu Cizre ve Yüksekova sokaklarýnda dolaþan ve ‘kaný kaynayan’ Kürt gençlerinin uyguladýðý þiddeti meþrulaþtýrmak için söylese, acaba aydýnlarýmýzýn tavrý ne olur diye merak edebiliriz..
Öyle ya, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de ve eþ zamanlý tarih içinde de Ýran, Suriye ve Irak’ta Kürtler’in baþýna gelenlerin hangisi, son elli yýl veya yetmiþ yýldýr Avrupa’da iyi kötü bir entegrasyon yaþayan Müslüman halkýn baþýna geldi acaba?
O halde þiddetin makul sebeplerini aramak, belki geçmiþle yüzleþmek ve devletler adýna özür dilemek, geçmiþin günahlarýndan arýnma için, telafi mekanizmalarý oluþturmak gereklidir ve mutlaka da yapýlmalýdýr; ama bütün bunlarýn hiçbiri, þiddeti yeniden açýk veya üstü örtülü bir þekilde, meþru göstermeye yol açmamalýdýr.
Cizre sokaklarýnda yetiþen ‘fýrtýna çocuklarýný’ anlamaya çalýþtýðýmýz gibi, Paris sokaklarýnda büyümüþ Cezayirli çocuklarý da anlamaya çalýþmalýyýz elbette.
Ama onlarý þiddete yönelten sebebi, geçmiþin hafýzalarýnýn ve travmalarýnýn basit bir sonucu gibi görürsek, bu þiddeti mümkün kýlan siyasi iradeyi görmezlikten gelir ve bu çocuklarý ebedi bir þiddete mahkum olmaktan baþka çaresi olmayan insanlar haline getirmiþ oluruz.
Fransýzlar sadece Cezayir’de deðil unutmayalým ki Vietnam’dan baþlayarak, daha beter katliamlar uyguladýlar. Ama bu, hiçbir þekilde, merkezinde Vietnamlýlarýn olduðu küresel bir teröre yol açmadý.
Latin Amerika ve Küba’da Amerika’nýn desteklediði rejimlerin iþlediði suçlarla hesaplaþma hala tamamlanabilmiþ deðil.
Ama dünyanýn bugün Latin Amerika halklarýnýn merkezinde olduðu bir ‘küresel terör’ sorunu yok.
Bunun basit bir sebebi var: Çünkü küresel güçlerin desteklemediði veya imal etmediði hiçbir küresel terörün dünyada geliþme þansý yoktur.
Sovyetler Birliðini çökertmek ve tek kutuplu dünyaya giden yolu açmak için Afganistan’ý yeni bir Vietnam olarak Sovyet yönetimine sunarken, El Kaide’yi kuran ve baþýna Bin Ladin’i getiren Amerikalýlar bu projelerinde baþarýya ulaþtýlar elbette. Sovyetler Birliði Afganistan bataðýna saplandý ve bir daha da çýkamadý. Afganistan savaþý, Sovyet sisteminin çöküþünü baþlattý. Projenin mimarý Brezinski’ye soruyorlardý o vakitler, ‘iyi iþ baþardýnýz’ diye ve devam ediyorlardý soruya “Ama ya peki Afganistan’da Sovyetler’e karþý savaþ alanýna sürdüðünüz þu kaný kaynayan Müslümanlar, onlara ne olacak, dünyanýn baþýna bela olmayacaklar mý” diyorlardý.. Brezinski cevap veriyordu soruya ve diyordu ki “Hangisi daha önemli, Sovyetler’in çökmesi mi, yoksa dünyanýn þurasýnda burasýnda kaný kaynayan birkaç Müslüman’ýn peydah olmasý mý?”
Bugün maalesef Brezinski’nin ‘kaný kaynayan Müslümanlar’ý’ sayýlarý çoðalmýþ olarak, dünyanýn dört bir yanýnda korku salýyor. Brezinski onlarý küçümsemekle, tarihi bir hata yapmýþtý ve dünya bu hatayla yüzleþmeye çalýþýyor þimdi. Korkuyor ve endiþeye kapýlýyor..
***
Diyeceðim, Paris katliamýný, katliamý gerçekleþtiren iki Fransýz yurttaþýnýn Cezayirli olmasýný hatýrlatýp, Fransa’nýn Cezayir’de iþlediði insanlýk suçlarýna baðlayarak yapacaðýnýz analizler, Müslüman mahallesinde itibar kazandýrabilir size, ama fazla isabetli olmayabilir.
Fýrsat bu fýrsat deyip, Edward Said’in, Batý’nýn yüzüne bir tokat gibi çarpan ‘Oryantalizm’ eserini ve bu eserde anlatýlan Oryantalizmin yol açtýðý kötülükleri hatýrlayarak yýðýnla yazý yazarsýnýz. Filistin, Irak, Gazze, Suriye ve dünyanýn baþka bölgelerinde yüzyýldýr katledilen Müslümanlarýn trajedisini kim bilir kaç kez paylaþýrsýnýz okurlarýnýzla. Ama bu, dünyanýn yaþadýðý ve merkezine maalesef Ýslam’ýn yerleþtirilmek istendiði küresel terörizmi açýklamaya yetmez. Siz Avrupalýlarýn korkmaya baþladýðýný varsayýyorsunuz, bu korku selamete erdirir diye düþünüyorsunuz belki de, Avrupalýlar korkacak ve kendi ýrkçýlýklarýyla, Ýslamofobileriyle yüzleþecek diye düþünüyorsunuz. Ama unutmayýnýz ki, sýrf korkutarak bir toplumu geçmiþiyle yüzleþmeye davet edemez ve ona iyi þeyler yaptýramazsýnýz.
Unutmayýnýz ki, tarihin en büyük çatýþmalarýný, yýðýnlarýn korkuya kapýlmasý tetiklemiþtir hep. Paris’te tetiði çekip 12 masum insaný öldüren, caddeye yýðýlýp kalmýþ bir yaralýyý dahi affetmeyen ve geçerken kafasýna bir daha sýkan bir insanýn içindeki korkudan daha büyük bir korku olabilir mi?
Þüphe yok ki, Paris katliamý, her þeyden önce, etnik, dini ve ideolojik sebepleri ne olursa olsun bütün katliamlarda olduðu gibi, insanlýða karþý iþlenmiþ bir suçtur.
Ama çok iyi biliyoruz ki, yeryüzünde meydana gelmiþ bütün katliamlarýn ve insanlýða karþý iþlenmiþ suçlarýn uðradýðý tarihsel ve felsefi yorumlar, her zaman siyasi kullanýma çok müsait yorumlardýr.
***
Paris katliamý gerçekleþir gerçekleþmez, daha üstünden dakikalar bile geçmemiþken, tarih boyunca sayýsýz örneklerine rastladýðýmýz bu siyasi kullaným biçimlerinin, Türkiyeli tarihçiler, siyasetçiler, aydýnlar ve akademisyenler tarafýndan yapýlan açýklamalarda ifade edilmiþ sayýsýz örneklerine tanýk olduk. Kimileri, ‘Ýslam’ýn bu türden katliamlarý onaylayan bir din olmadýðýný’ söyleyenlerin ne kadar çok yanýldýðýný izaha çalýþtýlar. Kimi faturayý hemen her olayda olduðu gibi, çok kolaycý bir yaklaþýmla AK Parti hükümetine kesmeye çalýþtý. Görülebildiði kadarýyla Paris katliamý, Türkiye’de iç siyasetin bir malzemesi olarak, yani siyasi kullanýma çok açýk bir malzeme olarak tartýþýlýyor ve hiç þüphesiz bu tartýþmalarýn kimseye bir faydasý olmayacak.
Paris katliamý nefretle kýnanmasý gereken bir katliamdýr. Amasýz ve fakatsýz.. Batý ve Doðu’nun yeni yüzyýlda yaþadýklarý tarihsel karþýlaþmanýn yüzyýlýnda gerçekleþen saldýrý sýradan bir terör eylemi olmaktan uzaktýr.
IÞÝD’in sadece Batý’nýn topyekün ‘ideal düþmaný’ deðil ama Ortadoðu’da baþta Kürtler olmak üzere farklý dini ve etnik hususiyetlere sahip halklarýn da ‘ideal düþmaný’ olmayý baþardýðý bir dönemde gerçekleþen bu katliamýn sebeplerini ortaya çýkarmak, bundan sonrasý için de çok büyük bir önem taþýyor.
Sorunu, daha fazla güvenlik taleplerine baðlamak veya Ýslam’ýn ‘suç-terör’ üreten bir din olmasýna yormak, çok yanýltýcý olacaktýr. Unutmayalým ki bugün IÞÝD’in saflarýnda çatýþanlar, dünyanýn en müreffeh ülkelerinde yetiþmiþ bir kuþaðýn temsilcisidirler.
Avrupa ve dünyanýn ‘suç karnesi’ nefret ve yenilgi psikolojisiyle malul ve çoðu Amerika’da, Avrupa’da doðup büyümüþ Müslümanlarýn bazýlarýný birer soðukkanlý katile dönüþtürmüþse, bu bataklýðý kurutmanýn çareleri aranmalý ama bu bataklýða daha fazla çamur taþýyan bir takým Ýslam devletlerinin kabahatleri de elbette sorgulanmalýdýr.