Hafýz’ýn Þiraz’daki kabri, barýþýn umudu olabilir mi?

Tahran Zirvesi'ne damgasýný vuran sözler Cumhurbaþkanýmýzdan yükseldi. Hafýz Sadi Þirazi'den okuduðu mýsralar, Uluslararasý bir zirvenin çerçevesini kurdu; 

“Eðer sen diðer insanlarýn mihnetinden kederlenmiyorsan,

Sana ademoðlu demek yakýþmaz...”

Her ne kadar Türkiye-Rusya-Ýran arasýnda gerçekleþmiþ olsa da, tüm dünyaya barýþ mesajý vermesi açýsýndan çok deðerli bir çabadýr Tahran Zirvesi. Ne var ki liderler barýþ hakkýnda konuþurken dahi Ýdlip'de bombardýman devam etmekteydi. Herkesin gözleri önünde yapýlan müzakerede söz ‘barýþ’ ve ‘ateþkes’ olduðunda Erdoðan'ýn ne kadar içten bir çaba sarf ettiði de gözler önüne serildi, zira iki lidere kýyasla Erdoðan, kan dökülmemesi çaðrýsýnda oldukça ýsrarlýydý... 

Türkiye Suriye krizinde masumlarýn, mazlumlarýn, muhacirlerin yanýnda yer aldý. Kucaðýný savaþýn alevlerinden kaçanlara açan ‘gariplerin evi’ konumuna geldi... Lakin Suriyelilerin yaþadýðý bu dram artýk son bulmalýydý, silahlar susmalý, yabancý ülkelerin silahlý güçleri kendi ülkelerine geri dönerken, dünyanýn dört bir yanýna savrulmuþ Suriyeli göçmenler yeniden yurtlarýna ulaþabilmeliydi... Türkiye'nin lideri bu içeriði, insancýl diplomasi örneði olarak tüm dünyaya ilan etti. Hem de þiire yaslanarak...  

*** 

Baþkan Erdoðan'ýn okuduðu mýsralar bizde Hafýz olarak bilinen veya Þeyh Sadi olarak geçen Þirazlý Sadi'nin mýsralarýydý... 1320'lerde Þiraz'da dünyaya gelmiþ Þirazi'nin gazel, rubai ve beyitleri öyle hikmetlerle doludur ki, Divan Edebiyatýmýza biraz aþina olanlarýn bile derhal akrabalýk hisleriyle yanýnda baðdaþ kurup oturacaðý kadar yakýndýr. 

Biz yaþlardaki herkes Hafýz Þirazi'yi Yahya Kemal Beyatlý ile birlikte öðrenmiþtir. Meþhur ‘Rindlerin Ölümü’ adlý eserinde, ‘Hafýz'ýn kabri olan bahçede bir gül varmýþ’ þeklindeki o muhteþem giriþ, þiiri; masal ve aný ile bitiþtirir ve adeta sinematoðrafik bir açýlým kurar. Þair bu þiirinde her gün açan bir gül'den söz eder. Bütün gece aðlayarak beklediði gülün uyanýþý, ancak günün aðarmasýyla gerçekleþecektir ama bülbül buna asla takat getiremeyerek gülü göremeden son nefesini verecektir. Ama ölüm asude bir bahar ülkesidir þaire göre. Hafýz'ýn serin serviler altýnda yatan kabrinde her gece bir bülbül öter, her seher yeniden bir gül bitermiþ... 

Yahya Kemal bu þiirinde Þiraz'ý, memleketi olan Üsküp kadar yakýnlaþtýrýr bize neredeyse. Eskilerin gönüllerindeki harita çok engindi... Üsküp'ten Þiraz'a, Endülüs'ten Semarkand'a, Tanca'dan Hicaz'a... Ýnsanlar, seyyahlar, þairler, tüccarlar, alimler, gelinler, çeyizler, ipek atlaslar, billurlar, inciler, asker mektuplarý, fitreler, zekatlar, beyitler, þarkýlar gelir gider, dolanýr dururdu... 

Hafýz'ýn kabri baþýnda niyet tutarak Divanýndan beyit çeken genç niþanlýlarý, sevdalýlarý anlatmýþtý bir arkadaþým... Ýster aþkýnda umut arayan biçareler olsun... Ýsterse dünya barýþý için cidden çile çeken büyük liderler olsun... Hafýz'ýn güzel kabrinden herkesin payýna düþen bir söz var...

Ve ‘melal’i, yani vatan sevgisinin tutkuyla gönlü tutuþturan haleti ruhiyesini bize aktaran büyük þair Beyatlý... Sen, Üsküp ile Þiraz'ý, Endülüs ile Hindukuþ'u nasýl bir yürekle baðlýyordun birbirine... Ve senin ‘Þark’ dediðin yer, Amerika Kýtasý ile Britanya Adasý dýþýndaki her yerdi... Þimdi Þark'a yeniden can vermenin zamaný...