Önce Libya’da olup bitenle ilgili düþüncelerimizi toplayalým. Libya’da bir süredir devam eden iç çatýþma uluslararasý bir boyut kazandý. Darbeci General Hafter, Birleþik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mýsýr, Ýsrail ve Fransa gibi ülkelerin desteðiyle BM tarafýndan tanýnan Sarrac hükümetine karþý avantaj saðladý. Akabinde Rusya da özel güvenlik þirketi vasýtasýyla Hafter lehine Libya’ya müdahil oldu, bu durumu daha karmaþýk hale getirdi.
Ayný tarihlerde Libya’nýn Türkiye ile deniz yetki sýnýrlarýný belirleyen anlaþmayý imzalamasý, ardýndan Türkiye’den askeri yardým talep etmesi süreçte önemli bir kýrýlmaya yol açtý. Türkiye’nin bu kararýnýn sahada karþýlýðý þu oldu: Darbeci Hafter’i destekleyen güçler proksi araçlar kullanarak sürece müdahil oluyordu. TSK’nýn Libya’da faaliyet gösterecek olmasý sahaya doðrudan müdahale anlamýnda ilktir ve dengeleri iki þekilde deðiþtirmiþtir.
Bir. Hafter’i destekleyen güçler Türkiye’nin müdahalesi öncesinde olabildiðince kazaným elde etmek için süreci hýzlandýrmak istediler. Hafter’e yapýlan yardýmlar artýrýldý. Sirte’nin Hafter’in eline geçmesi hem bununla hem de içerideki aþiretlerin saf deðiþtirmesiyle ilgilidir. Ýki. Türkiye’nin müdahalesi Ankara’yý Libya’da merkez oyuncu haline getirdi ve taraflarý masaya oturmaya zorladý.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Rus lider Putin ile Ýstanbul’da bir araya gelerek Libya’da ateþkes çaðrýsý yapmasý bunun sonucudur ve oldukça önemlidir. Bu hamle ile Türkiye Libya’da doðal garantör konumuna yükselmiþtir. Hafter yanlýsý Fransa oyunun dýþýna itilmiþ, Türkiye ile paralel perspektife sahip Ýtalya masada yer almak için Türkiye’ye gelmiþtir. Hafter ve destekçileri ateþkese uymak durumunda kalmýþtýr.
Moskova’da yapýlan nihai ateþkes görüþmelerinde ise Hafter ateþkes anlaþmasýný imzalamamýþtýr. Sürecin içindeki bir bakanýn ifadesi ile “Türkiye ve Rusya’nýn süreci domino etmesi bazýlarý tarafýndan hoþ karþýlanmamýþ, Hafter’in kulaðýna bir þeyler fýsýldanmýþtýr.”
Hafter’in kulaðýna masadan kalkmasýný ve imza þartý olarak da Türkiye ile anlaþmanýn iptalini fýsýldayan Birleþik Arap Emirlikleri’dir. Bu stratejik bir hatadýr. Hafter’i ve Körfez’i bu hataya Türkiye’nin ateþkes çaðrýsý ile baþlayan diplomatik hamleleri zorlamýþtýr.
Hafter masadan kaçarak diplomatik olarak elini zayýflatmýþtýr. Sarrac hükümeti anlaþmayý imzaladýðý için Hafter “oyun bozan” konumuna düþmüþtür. Hafter ayrýca Rusya’yý da boþa düþürmüþtür. Bu Moskova’da öfke yaratmýþtýr. Karþýsýndaki aktörler nedeniyle ateþkesi de bozamamaktadýr. Hamle yapmadan önce Berlin’deki toplantýnýn sonuçlarýný beklemek durumundadýr. Çatýþmalarýn yeniden baþlamasý halinde kendi aleyhine askeri müdahale için psikolojik ortamý yine kendi elleriyle hazýrlamýþtýr. Berlin’de düzenlenecek zirve bu anlamda önemlidir. Hafter ya siyasi çözüme razý olacak ya da kazanýmlarýný kaybedecektir.
ÇUKURA DÜÞMEYELÝMCumhurbaþkaný Erdoðan geçtiðimiz günlerde diziler ve aile konusuna deðindi. “Ailenin kökünü kurutmayý amaçlayan semboller öne çýkarýlýyor” dedi. Haksýz mý? Reyting uðruna neler yapýlýyor biliyoruz. Ancak tek mesele aile deðil. Þiddetin kol gezdiði bazý diziler sokaktaki þiddeti de körüklüyor. Bir bakandan dinlediðim örnekle anlatmaya çalýþayým: Geçtiðimiz günlerde birbirine uzak iki þehirden Ankara’ya iki þiddet dosyasý geliyor. Bu iki dosyadaki birbirini tanýmayan iki kiþi de neden þiddete baþvurduðu sorusuna “Falanca diziden etkilendim” diyerek yanýt veriyor. Tehlikenin farkýnda mýsýnýz?