Kürtlerle ilgili bir yazým üzerine Eskiþehir’den bir telefon almýþtým.
Tanýmadýðým bir aðabey “Allah razý olsun” demiþti, çok güzel þeyler söylemiþti.
Etkilenmiþtim.
“Ýnþaallah seni ziyarete geleceðim” demiþtim.
Ýlk fýrsatta gittim (arabayla, tek baþýma), kendisini buldum.
Sevindi.
Sevincini arkadaþlarýyla paylaþmak istedi.
“Onlarý da arayayým, gelsinler” dedi.
“Baþka zaman inþaallah. Eve haber vermeden geldim. Akþam için ailemle program yaptýk. Seninle yarým saat görüþüp Ankara’ya dönmem lazým” diye karþýlýk verdim.
Israr etti.
“Hemen gelirler” dedi.
Kýramadým.
Kabul ettim.
Aradý, geldiler.
Yanlýþ hatýrlamýyorsam üç-dört (belki de beþ) kiþiydiler; benden genç olan bir kiþi vardý, diðerleri akranlarým veya yaþça büyüklerimdi.
Bir çay ocaðýnda oturup güzel güzel sohbet ettik.
Derken konu Suriye’den açýldý ve Eskiþehirli yeni ahbabýmýn arkadaþlarýndan biri Suriye Devrimi’ne þüpheyle baktýðýný söyledi.
Sinirlendim.
“Ne þüphesi!” dedim.
Atasoy Müftüoðlu’nun ortaya koyduðu bazý “belgeler”den söz etti.
O belgelerin zerre kadar kýymet-i harbiyesinin olmadýðýný söyledim.
Daha bir sürü þey söyledim.
Ýtiraf ediyorum; baðýrarak söyledim.
Diðerlerinin de devrim karþýtý cephede olduðunu anlayýnca iyice kontrolden çýktým.
“Sakin ol, güzel güzel konuþalým” dediler.
“100 bin masum Suriyeli’nin kaný üzerinde güzel güzel konuþamam” diye karþýlýk verdim.
“Hemen þimdi Suriye’ye gitmeye var mýsýnýz? Hangi devrimciyle görüþmek istiyorsanýz görüþtüreyim sizi. Ne idüðü belirsiz internet çýktýlarýyla Suriye Devrimi’ni yargýlamak ayýptýr, günahtýr; haydi, sahaya inelim. Suriye’ye kadar gidemeyiz diyorsanýz, buyurun Ýstanbul’a gidelim. Mücahitlerin oradaki temsilcileriyle görüþelim” dedim.
Çok ciddiydim.
Vallahi hepsini alýp gidecektim.
Ne yazýk ki hiç oralý olmadýlar.
“Sizinle ayný masada oturmam, ben gidiyorum” diyerek kalktým.
Durdurmaya çalýþtýlar, durmadým.
Esas adamdan özür dileyip arabama doðru yürüdüm.
Birisi arkamdan gelip “Biz seninle arkadaþ sayýlýrýz, birçok ortak tanýdýðýmýz var, gel biraz daha oturalým” dedi, kabul etmedim.
Çektim gittim.
***
Yukarýdaki hadisenin üzerinden belki altý ay geçti.
Geçen Çarþamba akþamý “twitter”da bununla ilgili bir sohbet okudum.
Güler misin aðlar mýsýn dedirten müthiþ bir saçmalýk.
Aynen þöyle:
“- AtasoyMftglu hoca; hakan albayrak ve çete’si eskisehir’de Suriye’dn dolayi elestiren 1gencin uzerine yürüdü, genc ‘kendinize gelin’ demiþ...
- Eskiþehir’de konuþmaya mý gelmiþler, nedir mevzu?
- Evet konferans..aslinda atasoy hoca daha agir konustu ama bu kadar...
- Yapmýþlardýr, inanýrým.”
***
Ne çetesi?
Ne konferansý?
Ne diyorsunuz kuzum siz?
Üç-dört devrim düþmanýnýn karþýsýnda bir baþýmaydým; yürüdüysem hepsinin üzerine yürüdüm ve bir baþýma yürüdüm; kimmiþ “hakan albayrak ve çete’si”nin üzerine yürüdüðü “1” genç?
Gerçekten Atasoy Müftüoðlu mu anlattý bu hikâyeyi (ve ‘daha aðýr’ þeyleri)?
Cevap bekliyorum dedikoducu kardeþler!
Ama doðru dürüst araþtýrýp öyle gelin.
“Yapmýþlardýr, inanýrým”la olmaz yani.
***
Tanýmadýðým etmediðim adamlarýn kancýkça dedikodu ve iftiralarý neyse de, yüzüme gülen çeyrek asýrlýk bir can dostumun arkamdan atýp tuttuklarýný nereye koyacaðým, iþte onu bilemiyorum.