Hakemler üzerine çok seyrek yazan bir yorumcuyum. Nedenlerini de defalarca dile getirdim. Ama olmuyor, illa yazıya bununla başlamak gerekiyor. Kasıttan, hinlikten falan geçtim, o konuya girmeyeyim, eğer diyorsanız ki bunlar masum hatalar, o vakit neden bir standart yakalayamıyorsunuz? Her hafta daha da tuhaf tablolarla karşılaşmak neyin nesi? Hakem yorumlarına az buçuk bir standart getirmek çok mu zor? TFF ve MHK’nin daha birincil bir ödevi olabilir mi?
Atanan hakeme göre maçın nasıl geçebileceği üzerine kafa yoruyoruz artık. Fal açar gibi. Böyle saçmalık olur mu? Yorumlar ve kararlar arasındaki uçurumdan, hiçbir maçın bu anlamda birbirine benzemeyişinden bıktık. Bu standart yokluğu futbolumuzun kalitesindeki düşüşün başta gelen nedenlerinden biri. Sportmence rekabeti zehirleyen, taraftarın ayarını bozan, asıl konulara odaklanmamızı engelleyen bir hastalık. TFF ve MHK bunu bile göremiyorsa, neyi görecek de hale yola koyacak merak ediyorum!
İBB ve Karabük maçlarındaki hatalar olmasa da Beşiktaş 3 puana ulaşamayacaktı belki. O başka mesele. Bu maçlar ilk de değil, sezon başından beri neredeyse hakemlerin deneme tahtasına döndü Beşiktaş. Bakalım kalan 14 maç nasıl olacak? Şimdi gelelim “başka mesele” kısmına: Beşiktaş’ın modern futbolla ilişkisinin inişli çıkışlı olduğunu söyleyip duruyorum. Hızlı hücum kapasitesi gayet yeterli. Üstelik Oğuzhan-Necip-Fernandes gibi kaliteli bir orta saha üçlüsüne sahip. Ama gel gör ki bir B planı yok sanki takımın. Beşiktaş ayağında top tutmayı beceremedikçe -ki becerebilir- her maç maceraya açık olacak.
Samet Aybaba maç sonrası “Kenarda oyunun kaderini değiştirecek adamımız yok” diyor. Ben de soruyorum: O zaman Fernandes’i neden oyundan alıyorsun? 10 kişilik rakip tempo yaparak maçı 2-2’ye getirmiş olur, anlarım. Yok öyle bir şey tabii. Topu ayağında tutarak maçı rakip alana yıkmak zorundasın. Bunu yapabilecek tek orta saha varyasyonun da sahada. Fernandes yürüyemeyecek hale gelse bile, giren oyuncudan daha yararlı olur o saatte. Şapkadan tavşan çıkarmaya ne gerek var? Bir oyun planın olsun, ona sadık kal, yine puan kaybet, ben ona razıyım.
