ABD Baþkaný Donald Trump’ýn Suriye’den çekilme ‘niyeti’ni açýkladýktan sonraki sözlerini hatýrlýyorsunuz:
“Suudi Arabistan bizim Suriye'de kalmamýzý istiyorsa parasýný ödemesi gerekecek.”
Meksika Baþkaný’na söylediklerini de: “Duvarýn parasýný ödemeyecekse görüþmeye gelmemesi daha doðru olur.”
Ayný þekilde dünyanýn en deðerli þirketi ABD’li Amazon’a söylediklerini: “ABD Posta Ofisi'nin Amazon'un kuryesi olmaktan ötürü büyük miktarda para kaybettiði konusunda haklýyým. Amazon bu kayýplarý ödemeli.”
Yine;
Kudüs konusunda Filistinliler lehine oy kullanan bütün BM üyesi ülkelere tehdidini: “Yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar para alýyorlar, daha sonra bize karþý oy kullanýyorlar. Bu oylarý izliyoruz. Býrakýn bize karþý oy kullansýnlar. Paramýz bize kalýr.”
Ýran tehdidi üzerinden Suudi Arabistan, Birleþik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’le ABD tarihinin en büyük rakamlý (medyaya yansýyanlar 400 milyar dolarý aþýyor) silah anlaþmalarý yaptý.
Önce Kuzey Kore, ardýndan da ticaret savaþý tehdidiyle Çin’le masaya oturmaya hazýrlanýyor.
Parmak uzattýðý veya el sýkýþtýðý her ülkeden dolarla dönüyor.
Konu sadece dolar mý?
Hayýr.
Dolarýn temsil ettiði her þey…
“Make America great again/Amerika’yý yeniden büyük yapmak” Trump’ýn seçim sloganýydý.
Þimdi seçmenlerine ‘para ve güç’ vaadinde bulunuyor.
Zira ara seçimler yaklaþtý, 4 yýllýk görev süresinin 1.5 yýlý da geçti.
***
Beni asýl ilgilendiren ve bütün bu ‘savaþ ticareti’nin özeti olan Avrupa’yla ilgili olanlarý.
Trump, 2017 Mart’ýnda Almanya Baþbakaný Angela Merkel’i Washington’da aðýrlamýþ, basýn toplantýsýnda pek de hoþ olmayan görüntüler vermiþti.
Sonra da aynen þöyle söylemiþti: “Almanya'ya saðlanan güçlü ve pahalý savunma sistemlerinden dolayý NATO ve ABD'ye daha fazla para ödemeli.”
Ýngiliz Times gazetesi, Alman hükümetinden bir kaynaða dayandýrdýðý haberinde, “Trump'ýn Merkel’in önüne 375 milyar dolarlýk 'NATO savunma faturasý' koyduðunu” yazmýþtý.
Þaþýrtýcý deðildi.
Çünkü hemen ardýndan NATO zirvesinde de bütün müttefiklere “NATO üyeleri finansal katkýlarýný tam olarak ödemeli” uyarýsýný yapmýþtý.
Bu bana NATO’nun ilk genel sekreteri Ýngiliz General Lord Hastings Lionel Ýsmay’ýn, NATO’nun amacýný anlattýðý ünlü sözü geldi: “Amerika’yý Avrupa’da tutmak, Sovyetler Birliði’ni Avrupa’nýn dýþýnda tutmak, Almanlarý da yerde tutmak.” (“keep the Soviet Union out, the Americans in, and the Germans down.”)
Trump, Rusya’yý dýþarýda, Almanya’yý da ‘yerde’ tutmanýn ‘bedelini’ istiyor.
Avrupa da aslýnda 2000’lerin baþýndan beri bunu tartýþýyor.
ABD’ye ‘koruma bedeli’ ödemeye devam etmeli miyiz?
Yoksa yeni bir çözüm mü üretmeliyiz?
Son 15 yýl, yeni bir çözümün ‘þart’ olduðunu ortaya koyuyor.
Çýkarlarý korumanýn ‘coðrafyalarý korumak’la sýnýrlý olduðu dünya düzeninin sonu geldi.
Deniz aþýrý ittifaklar, çýkarlarý korumak için hala ‘gerekli’ ama artýk ‘yeterli’ deðil.
Bölgesel ittifaklar ve ‘ittifak dýþý iþbirlikleri’ kaçýnýlmaz.
Pek çok Avrupa ülkesi bunu yapýyor zaten.
***
Enteresan olan, ‘birilerini dýþarýda, birilerini de yerde tutma’ formülünün sadece Almanya için geçerli olmamasý.
NATO’nun kurulduðu 1949’da ‘Hitler Almanyasý’nýn hortlamamasý için Almanya’nýn ‘yerde’ tutulmasý gerekiyordu.
Formül ‘askeri’ olarak deðilse de ekonomik olarak baþarýsýz olunca, Avrupa’nýn siyasi liderliði için ‘Macron Fransasý’ öne çýkarýlmaya baþlandý.
Ayný formül, Türkiye için de geçerliydi: ‘Ne dýþarýda tutulmalý, ne de ayaða kalkmasýna izin verilmeli.’
Türkiye ekonomide, savunmada ve küresel siyasette büyüyor.
‘Eski dünya’yý ayakta tutmaya çabalayanlar bir þeyi görüyor: Ayaða kalkan yürür de…
Haklýlar…
Türkiye ise ‘yeni dünya’yý kuracak bir öneri yapýyor: Birlikte yürüyebiliriz.
Buna hazýr deðiller…