Bugün 10 Muharrem’i yazmak istedim ama aþaðýdaki mesajý alýnca üstüne söz söylemeyi gereksiz gördüm. Diyanet Ýþleri Baþkanýmýz Prof. Dr. Mehmet Görmez’in altýna imzamý atacaðým Muharrem Kerbala ve Aþure mesajýný aynen iktibas ediyorum:
“Rahman ve Rahim Olan Allah’ýn Adýyla
Her yýl Muharrem’in 10’uncu günü geldiðinde kalbinde Kerbelâ’nýn hüznü ve Ehlibeyt’in muhabbetini taþýyan her kardeþimizi bir acý, bir hüzün ve bir keder kaplar.
Yürekleri dilhûn eden bu acý, dünyanýn dört bir yanýnda, mezhebi, meþrebi, ýrký, rengi, coðrafyasý ne olursa olsun Müminlerin ortak hüznü ve kederidir.
***
Kerbelâ’da acýmasýzca þehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaþlarý, bu hadisedeki asil duruþu ve haksýzlýklar karþýsýndaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuþ, ona ve yakýnlarýna bu zulmü reva görenler ise Müslümanlarýn ortak vicdanýnda mahkûm olmuþtur.
Kerbelâ’yý sadece tarihte yaþanmýþ bir acýya, bir mitolojiye ve efsaneye, senede bir defa þehitlerin yad edildiði yas ve mateme dönüþtürmek doðru deðildir.
Kerbelâ’yý anlamak, Hüseyin’ce yaþamak, uðruna can verdiði adaleti ve merhameti doðru anlamaktýr.
Kerbelâ, Haksýzlýk karþýsýnda direnmenin adýdýr.
***
Kerbelâ ayný zamanda geleceði inþa eden bir okuldur. Mezhebi, meþrebi ne olursa olsun herkesin bu mektepten alacaðý dersler vardýr. Ve bu mektebin en büyük muallimi þüphesiz Hz. Hüseyin’dir.
Þurasý iyi bilinmelidir ki, Hz. Hüseyin ve arkadaþlarýnýn uðruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed Mustafa’nýn yoludur.
Hz. Hüseyin’in en büyük gayesi, kendisinden sonra yeni Kerbelâlar yaþanmamasýdýr.
Mina’da okuduðu hutbede “Rabbim benim þehadetimi ümmetin vahdetine vesile kýl!” duasýný hiçbir zaman aklýmýzdan çýkarmamamýz gerekmektedir.
***
Bugün Kerbelâ’da þehit olanlarýn hangi ulvi deðerler uðruna can verdiklerini düþündüðümüz kadar onlarý katleden Yezidlerin hangi sapmalar yaþadýðýný, Allah’ýn ayetlerini nasýl deðiþtirdiklerini, Resul-ü Ekrem’e (sas) hangi iftiralarý attýklarýný da yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Eðer biz bugün hala 14 asýr geçtikten sonra Ýslam coðrafyasýnda Kerbelâ’nýn ahu figanlarý üzerine bir güç ve iktidar inþa etmeye devam ediyorsak, bu Kerbela’yý hiç anlamadýðýmýz ve Yezitlerin düþtüðü hataya düþmekten kendimizi koruyamadýðýmýz anlamýna gelir.
Bugün Ýslam âleminin içinden geçtiði zorlu süreçte, mezhebini, meþrebini dinin önüne geçirenler, mezhep sultasýndan dolayý Müslüman kardeþlerini katletme cürmünü iþleyenler, Kerbela’yý hiç anlamamýþ, hiçbir ders ve ibret almamýþlardýr. Bugün Kerbelâ, hepimize taze bir bilinç aþýlamalýdýr. Kerbelâ, aramýzda ayrýlýk-gayrýlýða deðil, birlik ve beraberliðe vesile olmalý bizi birbirimize sýmsýký kenetlemelidir.
Kerbelâ’nýn bizlere yüklediði görev ve sorumluluk, gönül kapýlarýmýzý ardýna kadar birbirimize açmak, yüreklerimizi sahrâ-ý Kerbelâ’ya dönüþtürmemektir.
***
Bu duygu ve düþüncelerle Kerbelâ’dan gerekli dersleri alarak topyekûn Ýslam âlemi olarak savaþtan barýþa, zulümden adalete, þiddetten merhamete, zilletten izzete yükseldiðimiz gönül coðrafyamýzýn ve bölgemizin tekrar barýþ, huzur ve esenlik yurduna dönüþmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Ümmeti olmakla þeref duyduðumuz Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, onun âline, ashabýna salat ve selam ediyor; þehitlerin serdarý, seyyidü’þ-þüheda Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbelâ þehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet, ahlâk, erdem ve fazilet için, izzet ve þeref için can veren bütün þühedayý rahmet, minnet, þükran, saygý ve tazim ile yâd ediyorum. “