Halep’in düşmesine hazır mıyız?

Durumun dramatikliğini daha iyi anlatamayacağım için, sevgili Ayhan Altıntaş’ın sözlerini naklediyorum: Halep’in düşmesine hazır mıyız?

Suriye direnişinde önemli bir nokta olan Halep şu anda rejim güçleri tarafından muhasaraya alınıyor. Eğer rejım güçleri Handerat bölgesi ile Leramon bölgesini birleştirirse Halep komple bir muhasaraya alınmış olur. Bu muhasarayla birlikte Zehra, Nübül ile Yeni Halep arasındaki yol da rejim lehine kullanıma açılmış olacak. Rejimin Lazkiye, İdlib, Humus ve Halep’e getirdiği yabancı askerler Sefira Bab bölgesini dolaşmadan Yeni Halep’ten direk Zehra Nübül bölgesine çıkabilecek. Haleple Kilis arasındaki bölgelerin irtibatı kesildiğinde Kilis ve Rasulayn bölgesini muhaliflerin tutmasına imkan kalmayacak. Diğer taraftan Zahra bölgesinden Afrin içinden hareket edecek Esed güçleri Reyhanlı karşısında bulunan Atme’ye kadar hiçbir zorlukla karşılaşmadan gelecekler. Atme ile BabülHava arası yaklaşık 10 km.

Muhaliflerin bu kayıpları Türkiye-Suriye sınırında ciddi güvenlik zafiyetlerine yol açacaktır. Aslında Halep’in kaybedilmesi Suriye muhaliflerinin değil Türkiye’nin kaybedilmesi gibi okunmalıdır. İran, Esed yönetimine gizli ve açıktan silah ve askeri yardımda bulunmuş ve bunu tüm dünyaya karşı açıklamıştır. Türkiye Esed’e karşı muhalifleri el altından desteklemiş ancak sahadaki yöneticilerini iyi seçemediği için kaybetmeye aday bir ülke olmuştur. Halep’in muhasarasının kırılması Türkiye’nin geleceği açısından çok kritik bir noktadır ve daha geç olmadan Türkiye Halep’teki muhasarayı kırmak için Halep bölgesindeki muhaliflere gerekli askeri bilgi ve lojistik desteğini vermelidir.

Bugün Suriye’ye yardım ediyormuş gibi gözükmenin ve nitelikli yardımların düzenli ve emin ellere verilmemesinin bedelini Türkiye halkı çok ağır ödeyeceğini bilmelidir. Halep’teki yerel gruplar acilen desteklenmeli ve sesleri dünyaya duyurulmalı.

Eğit donat, ılımlı İslamcı, ılımsız İslamcı, düzenli ordu sistemine geçiş ile uğraşılacağına Halep’teki muhaliflerin silah gücü ve gerekli silahlar temin edilmeli. Öte yandan bugün Halep’te direnen gruplar yiyecek gıda dahi bulamamakta, çok basit ve el yapımı silahlarla Halep’i korunmaya çalışmaktadır. Bugün Halep’te direnenlere gerekli yardımları yapılarak muhasara kırılmaz ise yarın Türkiye’ye can ve mal maliyeti yüzlerce kat daha büyük olacaktır.

Halep düşerse Türkiye sınırında 900 km boyunca Türkiye ile savaşmaya hazır örgütler olacaktır. Türkiye’nin muhaliflere yardım etmesinin cezasını İran ve Esed yönetimi Türkiye’ye kesmek isteyecektir. Türkiye içindeki birtakım bürokratların ise Esed sonrası donem için Batı eliyle yaptığı baskı da bunda etkili olmakta, savaşın aslında Türkiye içinde olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin İsrail ve Amerika’ya kafa tutması ve bunların hepsi beraber düşünüldüğünde savaşı Türkiye’nin içerisinde görmemek ya da olmayacağını düşünmek basiretsizlikten başka bir şey değildir.

PEKİ SİZE SORUYORUM TÜRKİYE HALKI VE YÖNETİCİLERİ OLARAK HALEP’İN DÜŞMESİNE HAZIR MISINIZ?