Geride býraktýðýmýz hafta içinde Ýstanbul’da üç ayrý panele katýldým. Perþembe günü yer aldýðým TRT World Forum kapsamýnda düzenlenen kapalý oturumlardan “Turkey’s Humanitarian Role” (Türkiye’nin insani rolü) baþlýklý tartýþma platformunda konu baþlýðý insani yardým ve dolayýsýyla da mülteciler ve Suriyeliler idi.
Ancak Cuma günü Baðcýlar Belediyesi Kadýn ve Aile Merkezi’nde düzenlenen “Kadýn ve Medya” paneline sadece iletiþim ve medyaya iliþkin konulara odaklanarak gittim. Ve aslýnda bu ilçede Suriyeli mülteciler konusunun ne derece büyük bir istismar konusu haline gelmek üzere olduðunu üzülerek gördüm.
Buluþmanýn organizasyonunda yer alan Yönetmen Yeþim Tonbaz’ýn daveti üzerine katýldýðým bu toplantýda, bu ilçenin kadýnlarýnýn Suriyeli mültecilere karþý tam anlamýyla doldurulmuþ durumda olduklarýný gözlemledim.
Her söz alan katýlýmcý, panelin asýl baþlýðý olan medya konusunda deðil, ilçede yaygýn bir þekilde yaþamakta olan Suriyelilere sözü getiriyordu.
En çok da, “Bizim gençlerimiz onlar için Suriye’de savaþýrken, onlar burada keyif çatýyor” cümlesi ön plana çýkýyordu. Elbette, medyanýn olaylarý yansýtma biçimi ve sosyal medyadaki algý operasyonlarý, dünyada en çok mülteciye ev sahipliði yaparak dünyaya insani yardým dersi veren Türkiye’ye yönelik olarak övgü ya da olumlu bir bakýþ açýsý yerine, suçlayýcý bir dil yöneltilmesine neden oluyordu.
“Onlar yüzünden ev kiralarý yükseldi”, “Ýþ bulamýyoruz Suriyeliler yüzünden,” gibi cümleler, biraz da heyecanlý ses tonlarýyla dile getirilince, bir haným dayanamayýp ayaða kalktý.
Halep’ten kaçarak Baðcýlar ilçesine gelen Zeynep idi bu haným. Salonda herkesi gözyaþlarýna boðan o konuþmasýný yaptý ve mülteciler adýna özür diledi.
“Bize kapýlarýnýzý açtýnýz. Allah sizden razý olsun. Rahatsýz ettik. Suriyeliler adýna sizden özür dilerim” þeklinde konuþan Zeynep, aslýnda salondaki o (medya tarafýndan yapay olarak büyütülen) tepkinin derin bir mahcubiyet duygusuna dönüþmesine neden oldu.
Baðcýlar’da yaþayan Halepli Zeynep, kendilerinin de Körfez Savaþý sýrasýnda Irak’tan kaçarak Suriye’ye gelen Iraklýlarý istemediklerini anlattý. Sözün özü, Suriyelilere yönelik artan ötekileþtirici ve yargýlayýcý dile kýnamak bir yana, anlayýþ gösteriyordu. Belli ki çaba harcamýþ ve Türkçe konuþmayý da öðrenmiþti Zeynep. Zaman zaman kýrýk kelimeler çýksa da aðzýndan, yumuþacýk ama ayný zamanda titreyen bir sesle, özür diledi.
TRT World Forum’da katýldýðým insani yardým konulu oturumda da, yabancý dinleyicilerden bir kýsmý, Türkiye’nin mültecilerle ilgili yaptýklarýný dünyaya tanýtma konusunda yetersiz kaldýðýný söylerken, bir baþka yabancý katýlýmcý da, mülteci politikamýzla birileriyle rekabet ettiðimizi ve birilerini alt etmeye çalýþtýðýmýzý ifade ediyordu. Özetle birbiriyle taban tabana zýt iki yaklaþým.
Hem iç kamuoyunda, hem de uluslararasý algýda, Suriyeliler ve mülteci politikamýz ile ilgili önemli çalýþmalar yapýlmasý gerekiyor. Baðcýlar’da, sokaðýnda gördüðü Suriyeli'yi tüm sosyal ve ekonomik sorunlarýn sorumlusu olarak gören Türk kadýnlarýný, mülteci karþýtý medya manipülasyonlarýna maruz býrakmamak ve ülkemize sýðýnan bir Halepli genç kadýnýn “Size rahatsýzlýk verdik. Özür dilerim” cümlesinden derin bir mahcubiyet duymak gerekiyor.
Uluslararasý planda da, atýlan adýmlarý yok sayan, görmek istemeyen ya da yanlýþ yansýtan çevrelerle mücadele edip, kendimizi anlatmaya çalýþmamýz olmazsa olmaz bir görev.
Ýstanbul’da katýldýðým bir baþka buluþma olan NEYAD’ýn “Kadýn ve Medya” semineri de üç usta gazeteciyi, Ayþe Böhürler, Özlem Albayrak ve Binnur Feyizli’yi bir araya getirdi. Konu baþlýklarý medyada kadýnýn rolü, haber dilinde kadýn ve kadýn izleyici profili ile medyanýn kadýna bakýþýný þekillendiren kapitalizm idi.
Acaba diyorum, Suriyeliler ve mülteci sorunlarý örneðinde görüldüðü gibi, yaygýn önyargýlarý ve algý operasyonlarýný kýrmak için haberci ve sinemacý kadýnlarýn daha fazla katký sunmasý az da olsa bir çare olabilir mi?