Yüreðimiz paramparça.
Yüreðimizin bir yaný kanýyor çünkü.
Diktatörün Þebbihalarý ve asker üniformalý alçaklar Halep’te ölüme doymadýlar.
Kan içici vampirler sadece bedenleri hunharca topraða gömmüyorlar, gencecik kýzlarýn ve kadýnlarýn namuslarýný da kirletiyorlar.
Bütün bir dünyanýn gözü önünde yaþanan bu insanlýk dramý nedense demokrat diye geçinen dünyanýn umurunda bile deðil.
Varsa yoksa Erdoðan deyip duruyorlar hayasýzca!
Diktatör diye belledikleri tek kiþi, ne hikmetse halkýnýn kahir ekseriyetinin gönlünde taht kurmuþ Erdoðan.
Halkýnýn hür ve helal oylarýyla doðrudan seçilmiþ Erdoðan.
Sandýktan yedi düvele karþý tek baþýna çýkmýþ Erdoðan.
Esed diktatör deðil!
Sisi eli kanlý darbeci ve diktatör deðil!
Esed’in gitmesi halinde, yerine halktan birinin gelecek olmasý onlarý rahatsýz ediyor.
Halktan biri.
Yani onlara boyun eðmeyecek biri.
Týpký Erdoðan gibi biri…
Onlara göre, “Suriye’nin baþýnda Erdoðan gibi biri olacaksa, varsýn Esed kan içmeye devam etsin…”
Zulmüne zulüm katsýn…
Diktatörlüðünü en kanlý biçimde sürdürsün…
Ayný beyinlerden akýlsýzca çýkan diðer cümleyse, “Mýsýr’ýn baþýnda Erdoðan gibi biri olacaksa þayet, varsýn eli kanlý darbeci Sisi bulunsun!”
ABD’nin ve Avrupa’nýn demokrasiden anladýðý bu iþte!
Ýnsan haklarýndan anladýðý bu iþte!
ABD ve Avrupa istemeseydi, Mýsýr’da Sisi darbe yapmayý aklýnýn ucundan dahi geçiremezdi.
Esed, ABD ve Avrupa istemiþ olsaydý çoktan yýkýlýp gitmiþti.
Halep’te bugün yaþanan insanlýk dramýnýn asýl sorumlularý, bugün Erdoðan düþmanlýðý üzerinden bölgeyi þekillendirmeye ve Türkiye’yi parçalamaya çalýþan malum küresel güç odaklarýdýr.
Terör örgütlerini üzerimize salarak bize diz çöktürmeye çalýþýyorlar.
Bizim, Halep’e uzanacak yardým elimizi kesmeye çalýþýyorlar.
Hem üzerimize terör örgütlerini salýyorlar, hem de o terör örgütleriyle utanmazca iþbirliði yapýyorlar.
En geliþmiþ silahlarýný, taþeron olarak kullandýklarý terör örgütlerine veriyorlar.
Ve o terör örgütleri, bu topraklarda aziz milletimizin yiðit evlatlarýný alçakça ve hunharca katlediyor!
***
Halep’te ölen biziz!
Beþiktaþ’ta þehit olan biz!
Ýçimizdeki iþbirlikçi hainleri de asla unutmayacaðýz.
Týpký Halep’te adý Hizbullah olan, ama gerçekte Allah’ýn ismine ve pak davasýna aþaðýlýk diktatörün safýnda yer alarak leke süren o milis güçlerini asla unutmayacaðýmýz gibi…
Irak’ýn Haþdi Þabilerini de, Suriye’nin Hizbullahçý geçinen aþaðýlýk Þebbihalarýný da unutmayacaðýz.
Bu ülkenin Þebbihalarýný da unutmayacaðýz.
Beþiktaþ’ta bomba patlýyor.
PKK terör örgütü üstleniyor, ama buna raðmen birileri PKK terörünü kýnamaya yanaþmýyor.
Aklýmýzla alay edercesine soyut “teröre karþýyýz!” laflarý altýnda bir de utanmadan tehditler savuruyorlar.
Bu ülkenin siyasi Þebbihalarý, Esed’in yoldaþlarýdýrlar.
Çünkü Esed’in ülkesinde, Esed diktatörüyle iþbirliði yapýyorlar.
Esed’in ordularýyla birlikte Halep’te katliam yapýyorlar.
Dibine kadar mezhepçilik yapanlar, mazlumlarýn hukukuna sahip çýktýðýmýz için kalkýp bizi utanmazca mezhepçi ilan ediyorlar!
Mezhepçi olsaydýk, Sünni diye bilinen darbeci diktatör Sisi’ye karþý çýkmazdýk.
Biz diktatörlerin ve darbecilerin mezheplerine bakmayýz.
Kim ki zalimse bizim hasmýmýzdýr.
Kim ki mazlumsa bizim canýmýzdýr.
Ama kendileri sýrf mezhepçilik saikiyle Hizbullah adýný ve Ýslâm Cumhuriyeti adýný kirleterek, mezhepçi bir diktatörün rejimi yýkýlmasýn diye kan dökmekten kaçýnmýyorlar.
Esed’in Halep’teki katliamýný sevinçle karþýlayan A. Þener gibi Þebbihalarýn, içimizden çýkýp bir dönem bize baþ olmalarý ilginç deðil mi?
Gün, saflarýmýzý daha saðlam tutma günüdür.
Gün, devletimizin ve milletimizin bekasý için birlik olma günüdür.