CHP’den Mahmut Tanal dostumuz, geçenlerde meclis genel kurulunda, AK Parti sýralarýna dönüp ‘halkýn desteði aslýnda sizden ziyade Erdoðan’a’ mealinde bir þeyler söyleyince, AK Parti grubu; Tanal gibi, meclisteki militan muhalefetle yetinmeyip, fýrsat buldukça bu muhalefeti sokaklara taþýyan bir politikacýnýn ‘Erdoðan’ýn hakkýný Erdoðan’a teslim’ etmesinden çok hoþlandý ve Sayýn Tanal’ý coþkuyla alkýþladý. Bu itiraf aslýnda, AK Partiyi bölmek veya içerden zayýflatmak için peþ peþe çekilen operasyonlarýn dayandýðý, gerçekliði olmayan iddia ve görüþlerin iflas ettiðinin ilaný gibiydi.
Öyle ya bu iddialarýn kritik süreçler için ileri sürdüðü tezlere bakýldýðýnda görülen aþaðý yukarý þuydu:
AK Parti’de doðru kabul edilen birçok þeye Erdoðan müdahale ediyor ve bu doðrular, Erdoðan’ýn eliyle altüst ediliyor, bu yüzden de Erdoðan’ýn yanlýþ tutumu yüzünden parti irtifa kaybediyor ve Türkiye kutuplaþýyor!
Oysa bu kolaycý ve art niyetli yorumlarý bir yana býrakacak olursak, tek tek olaylar bazýnda yaþadýðýmýz ve Türkiye’yi sarsan birçok nokta ve sonuç, Erdoðan’ýn yanýlmadýðýný, tam tersine doðru düþünüp doðru karar verdiði için, Türkiye’nin birçok kez uçurumun kenarýndan döndüðünü ve bu gerçeði halkýn gördüðünü ve Erdoðan’ý desteklediðini açýkça gösteriyor.
Bu kadar büyük bir sorumluluk üstlenmiþ bir liderin çok kritik safhalarda doðru düþünüp doðru kararlar almasý, Erdoðan’a Allah’ýn bir lütfu ya da Allah’ýn Türkiye’yi koruyup kollayan ilahi adaletinin bir sonucu olsa gerektir.
Gezi’de Erdoðan yanlýþ yapmadý. Oysa yakýndan biliyorum ki çevresindeki birçok insan, yanlýþ yapmasý için bilerek ya da bilmeyerek onu adeta teþvik etti. Yurt dýþýndaydý ve gezi olaylarý baþladýðýnda sürekli olarak bilgi alýyordu. Söylenen basitçe þuydu: Her þey normal, her þey kontrol altýnda, yurt dýþýndan geldiðinizde, Keçiören’deki konuta gidebilir ve Emine Haným’ýn demleyeceði yorgunluk çayýný ayaklarýnýzý bir pufa uzatarak gönül rahatlýðý içinde içebilirsiniz.
Erdoðan bu söylenenlerin doðruluðuna inþallah inanmaz ve kurulan tuzaðý fark eder diye, milyonlarca insan gibi içinden dua edenler arasýndaydým. Dualar kabul oldu ve Erdoðan, havaalanýna iner inmez hodri meydan dedi. Ankara’da ve Ýstanbul’da insanlar sokaklara, caddelere birikmiþ, liderlerinden gelecek mesajlarý bekliyorlardý. Erdoðan uçaktan indi ve halkýn beklediði o mesajlarý verdi. Türkiye rahat bir nefes aldý.
MÝT TIR’larýnýn durdurulmasý ve sonrasýnda da, MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’ýn sorguya alýnmak istenmesi olayýnda da Erdoðan doðru olaný yaptý ve Fidan’ýn ifadeye gitmemesini istedi. Tersi bir kararýn nelere yol açabileceðini bugün ortaya çýkmýþ bunca gerçeðin süzgecinden geçirerek, varýn siz düþünün.
Erdoðan, sözde Dolmabahçe ‘mutabakatýna’ müdahale ederken de sonuna kadar haklýydý. Bu haklýlýðý, isteyen bugün Kürtler’e reva görülen hendek zulmünün ortaya çýkardýðý gerçekler ýþýðýnda bir daha düþünebilir. PKK/HDP’nin derdinin Dolmabahçe veya baþka bir mutabakat olmadýðýný daha kaç hendeðin kazýlmasý ve o hendeklerin içine daha kaç ton bomba yerleþtirilmesi gerekir acaba? Mutabakat arayan, diyelim ki, bu mutabakat olmayýnca gidip silahlý gruplarla ilçeleri ve þehirleri iþgal mi eder, yoksa muhatabýnýn mutabakattan kaçýnamayacaðý koþullarý yaratmak için sivil ve demokratik siyaset mi yapar? Hem de seksen milletvekili çýkarmýþken..
Erdoðan, koalisyona sýcak bakmayýp AK Parti’nin önüne yeni bir seçim yarýþý koymakla da doðru yaptý. CHP, olup biteni hala anlayamamýþ. Araþtýrma komisyonu kurulmasýný talep edip duruyor. Cizre ve Sur görüntüleri bile, ulus-devlet kurmuþ, üniter birliðimizin sözde yegane bekçisi olduðunu iddia eden CHP’yi yakalandýðý Erdoðan sendromundan uyandýramamýþsa, bugün CHP’li bir koalisyonla, PKK eliyle, Türkiye’ye karþý savaþ açan uluslararasý güçlerle nasýl mücadele edilebilecekti, hiç düþündünüz mü?
Son olarak.. 1 Mart tezkeresinin geçmesi gerekirdi diyen Erdoðan’ý tarih haklý çýkardý. Kimse kusura bakmasýn, ama solun Ýslami versiyonu bir anlayýþla, Irak iþgaline karþý çýkmak belki o günün koþullarýnda ahlaki bir tavýr olarak görülebilir. Ama 1 Mart tezkeresi geçseydi, Türkiye’nin Irak’taki ve Ortadoðu’daki gücü bugün daha ilerde bir güç olacaktý. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle inþa edilen iliþkiler, þehirlerin fiziki inþasýný mümkün kýldý, ticaret geliþti filan ama bu iliþkilerin siyasi yaný istenilen düzeye bugün de varabilmiþ deðil. Bu tartýþmada hatýrlanmasý gereken bir þey daha var. 1 Mart tezkeresinin bedelini Türkiye’ye ödetmek istedi ABD, PKK’ya teklif üstüne teklif gitti. Savaþý baþlatmasý için tabi. Ama o dönemde PKK’yi yöneten Osman Öcalan ve Nizamettin Taþ bu teklifi reddettiler ve sonrada ilk kongrede tasfiye oldular.
Sonuçlarýna bakýldýðýnda, 1 Mart tezkeresi meselesinde de hayýr diyenlerin övünecekleri bir þey yok ortada.